Tarifi imkansız duygularım ve ona eşlik eden kederlerim her sabah olduğu gibi bugün de yalnız bırakmadılar. Üzerimi seri bir şekilde giyinip dışarı çıktım. Telefonuma baktığımda saat 7.30'u gösteriyordu. Adımlarını daha hızlı atıp okula varmak için gereken eforu harcadım.
Sınıfa girdiğimde bomboş olmasının verdiği sevinçle en arkaya kurulup uykuya teslim olmak isterken kapının hızlı çarpılma sesiyle irkildim. Arkamı döndüğümde tam kızacakken susmam için elini dudaklarına götürdü.
"Sessiz ol yoksa biterim." dedi. Susmakla yetindim. Yeni gelmiş olmalıydı ve büyük ihtimalle Yiğitler yeni gelen bu çocukla uğraşıyorlardı. Adımlarını ilerletip pencereye doğru yaklaştı dışarıyı kontrol ediyor olmalıydı. Pek umrumda da değildi zaten.
"Yeni gelenlere genelde böyle mi davranıyorlar bu okulda?" sanırım soruyu bana yöneltmişti. "Belki, biraz." dedim.
Sıkıcı dersler birbirini takip ederken uyuma eylemimi gerçekleştirmeye devam ediyordum. Yeni gelen çocuk bizim sınıfta değildi ki zaten aynı sınıfta olmayı aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Bayan çatlak tahtada soru çözerken soruyu takip ettim. Matematik zordu. Matematik her insan gibi en korkulu rüyamdı. Zil çalmış ve ayaklanmıştım. Rüya'nın yanına gitmek için sınıftan ayrıldım. Karşı sınıfın kapısında Rüyayı beklerken dikkatimi çeken sabah gördüğüm çocuk oldu. Rüyalarla aynı sınıftaydı.
"Günaydın İzem."
"Günaydın minik kuş." Dedim şen sesle.
"Nasıl gidiyor, hadi bahçeye çıkıp herşeyi anlat. Tüm haftasonu merak ettim."
Bahçeye çıkıp banklardan birine oturduk.
"Ne bilmek istiyosun Rüya ?" Şimdi peşpeşe sorular sıralayacak ve şu 10 dakika içerisinde hepsinin detaylı bir cevabını bekleyecekti.
"Ne yaptınız
Ailenin tepkisi ne oldu
Çok kızdılar mı
Ne konuştunuz
Ailenle anlaşabildi mi?"
Heh. Bende bundan korkuyordum işte.
"İstediğim sorudan başlayabilir miyim yavrum ?"
"Tabii. Ama en ince ayrıntısına kadar her şeyi bilmek istiyorum." Dedi m harfini uzatarak.
"Biz ayrıldık." Dırırırım. Gözlerini mümkünmüşcesine açarak bana bakıyordu. "Ben yapamadım, üzgünüm bağlanamadım." Dedim pek umrumda olduğu söylenemez açıkçası.
"Hayret içindeyim neyi paylaşamadınız?"
"Zengin züppenin teki Rüya onun paralarının miktarını dinleyecek kafam olmadığını düşündüm ve ayrılma kararı aldık ailemle tanıştırma gereği duymadım bu yüzden."
Sonrasında Rüya pek bir şey demedi. Sınıflara girdik ve ders zilini beklemeye başladım. Saatler geçmiyor ve geçmemekte ısrarcıydı.
Çıkışta Rüyayı bekledim. Rüya sabah gördüğüm çocukla beraber bu tarafa doğru yürüyorlardı. İçimdeki anlamsız kıpırdanmayı kesip ciddiyetle karşıya bakmayı sürdürdüm. Rüya ve yeni yanıma geldiklerinde "İzem , seni tanıştırayım." Dedi. Tanıştırmasına gerek yoktu sabah yeterince tanımıştım. "İzem , Güney. Güney, İzem." Vay canına.
Elimi uzatıp selam vermesini bekledim. Elleri elimin içine kaydı ve " Memnun oldum." Dedim aynı şekilde o da tekrarladı. Rüya " Bir kafeye gidip yeni oluşunu kutlayalım." Dedi. Kahkahama engel olamadım. Sabah yeterince hoş bir şekilde karşılanmıştı. Güney'in bakışları beni bulduğunda, hiç de hoş bakmadığını sezdim.
Kafede iki saati sonlandırdıktan sonra eve doğru yürüdüm. Pek konuşkan birisi olduğunu söyleyemeyeceğim. Aramızdaki zayıf etkileşimlerin hoşuma gittiği gerçeğini reddedip adımlarımı daha da hızlandırdım.
Eve geldiğimde, yemeğe inmeyip kendimi uykuya teslim ettim.
