3=Kürk Mantolu Madonna

143 26 107
                                    

Seungmin'den

Saçma diyaloğumuzdan sonra ikimiz de köşedeki bir masaya oturmuştuk. Bana bir şeyler anlatacağını söylediği için onun konuşmasını beklerken Changbin hâlâ arkamızda kalan kitaplıkların oraya bakıp duruyordu. Sıkıntıyla oflarken Changbin'i dürtüklemiştim.

"Ne oldu Changbin, ne anlatacaksın?"

"Ha, şey. Ben birkaç gün önce bir rüya gördüm." demesiyle şaşırmış gibi ona baktım.

"Vay be! Ne kadar da ilginç bir olay. İnanır mısın ben de rüya görüyorum."

"Seungmin şakanın sırası değil ya bir şey anlatacağım. Sonra da seni de ilgilendiren bir şey söyleyeceğim."

"Önce beni ilgilendiren kısımdan başla."

"Yok, o zaman dinlemezsin. Hem uzatmayacağım çok."

"İyi ki uzatmıyorsun, teşekkürler." dememle Changbin hâlâ anlatmaya başlamayınca "Anlatsana hadi." dedim.

"Heh işte ben rüya gördüm, tamam mı? Ama nasıl desem böyle garip bir rüyaydı. Birinin peşindeydim, ona sarılamaya çalışıyordum. Sonra-"

"Konu nereye varacak çok merak ediyorum."

"Sonra çocuk çok güzeldi işte, ben aşık olmuş gibiyim Seungmin. Çok saçma, değil mi?"

"Evet, çok saçma. Beni ilgilendiren kısı-"

"Ya sadece bunu söylemek için gelmedim Seungmin, dur bi'. Ben rüyamda sanki o kişi gerçekte de varmış gibi hissettim. Biliyorum garip ama cidden o kişi yaşıyormuş gibi hissediyorum."

"Bak, sana ne anlatacağım." dememle bana odaklanınca gülmemek için zor tuttum kendimi. "Geçen rüyamda ben de birini gördüm ama böyle turuncu ile kırmızı arası bir saç rengi var falan. Ben de yanına gidiyorum konuşuyoruz. Sonra ne olsa beğenirsin?"

"Ne olsa beğenirim?"

"Saat gece on iki oluyor."

"Ee çok doğal. Ne oluyor kül kedisine mi dönüşüyorsun tekrar?"

"Yok, yanımdaki turuncu kafa kurt adama dönüşüyor oğlum. Bak içimde bir his var, kesin gerçek." derken gülmeye başlamıştım. Changbin'in benden normal bir şey beklediği aşikarken bu yersiz şakamla sinirlenmiş ve elini kaldırmıştı ki onu durdurdum.

"Tamam, tamam. Sonra ne oldu?"

"Ya ben o rüyadan uyandım ama sanki hayalini hep etrafta görüyormuşum gibi."

"Bunun için bana mı geldin Changbin? Felix'in odası diğer tarafta."

"Biliyordum böyle diyeceğini ama hayır Felix'lik bir durum yok."

"Doğru, onun yeterince hastası var."

"Ya! Onu mu diyorum? Az önce de gördüm işte şu raflardan birinde kitap seçiyordu."

"Hmm, peki nasıl görünüyor? Eğer dediğin gibi gerçekse karşılaşırsak tanımış olurum. Sana da gösteririm gördüğümde."

"Nasıl anlatacağım ki Seungmin? Benim, gerçek olduğunu düşünsem de gerçekliğine inanamadığım kadar güzel. Sarı saçları var, derin derin gamzeleri var güldüğünde yanaklarına yerleşen. Yüzü silikti hatırlayamıyorum ama elleri aklımdan çıkmıyor. Uzun ve ince parmakları var, o kadar zarif duruyor ki."

Changbin anlatırken yüz ifadelerini inceliyordum ve şu ana kadar görmediğim duygular seçiyordum yüzünden. Sanırım gerçekten seviyordu. Anlatırken arada duraklayıp sanki hatırlamak ister gibi düşünse de bir yandan da onu betimlemekte aceleciydi. Gözleri parlıyor ve farkında olmadığına emin olduğum bir şekilde azıcık gülümsüyordu. Kaslı bedeninin aksine şu an tam bir çocuk nasıl annesine bir şey anlatıyorsa Changbin de bana o hevesle anlatıyordu.

Kaçmak (JeongBin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin