Felix'ten
Gözlemler ve seanslar sonucunda artık Jeongin'in hangi kategoride olduğuna emin olmuştum. Tüm belirtileri göstermişti. Bu yüzden de buradaki tek arkadaşımı Jeongin'e yem etmemeye kararlıydım. Ona da açıklamam lazımdı bu her ne kadar hoş olmasa da. Duygular her zaman olayların gidişatını değiştirirdi ama ben bir türlü duygularımı aşamıyordum işte.
Jeongin'in odaya gelmesiyle son kez kontrol amaçlı soracağım sorularımı kafamda toplamıştım. Zaten önümdeki kâğıda da not almıştım. Changbin, onu getirmişti ama ikisi arasında herhangi bir etkileşim görememiştim. Bu iş garibime gitse de ikisiyle de konuşacağım için bu detayı atlamıştım.
Jeongin, karşıma oturduğunda başlangıç konuşması yapmaya bile gerek duymadan ilk sorumu yöneltmiştim. Hem Jeongin'in de diğer hastaların da bu selam sabah muhabbetini ilgi çekici bulmadığını biliyordum.
"Jeongin." dedim. "Diyelim ki sen burada kriz geçirirken birisi içeri girdi."
"Kapıyı kilitleseydiniz o zaman."
"Sorumun bununla alakası yok. Varsayım yapıyoruz. Bu gelen kişi hakkında ne düşünürsün? Onu kovar mısın veya daha farklı bir tepkin mi olur?"
"Şu an bu düşünceler veya tepkim ne alaka?"
İçimden zaferle gülümserken "Ne alaka mı? İnsanların düşüncelerini önemsiyorsun diye düşünüyordum. Öyle söylemiştin, hatırlıyor musun?" dedim.
"Ah, evet. Düşünceler. Onlar değerlidir Doktor, bunu demiştim."
"Peki senin düşüncelerin?"
"Benimki en önemlisi zaten."
"Duygularını diğerlerinin duygularına göre şekillendirir misin?" diye sormamla Jeongin'in gözleri adeta parlamıştı ve gülümsemişti.
"Elbette."
"Bana bir kişiyi örnek verebilir misin?"
"Changbin." dedi. Ben dudaklarımı dişlerken "Onun duyguları çok eğlenceli." demesiyle bir açık yakaladığımı düşünerek "Yani onun duyguları sadece seni eğlendirdiği için mi duygularını ona göre yönlendiriyorsun?" diye sordum.
Jeongin sorumla bana bakmış ve tek kaşını kaldırırken "Sence Felix? Beni mi denemeye çalışıyorsun?" diye sormuştu. Önümdeki defterde yazan "zeka" kelimesinin yanına tekrar bir çizik atmış ve diğer maddeye geçmiştim.
"Eğer onu üzdüğünü görürsen ne hissedersin?"
"Hiçbir şey. Bunun hakkında bir şey hissetmem mi gerekli?" dedikten sonra koltukta yatar hâle gelmişti.
"Hayır, sadece seni anlamaya çalışıyorum. Doğru ya da yanlış etiketlemesi yapmıyorum." derken ikinci madde olan "pişmanlık veya utanç eksikliği" yazan maddenin yanına da bir çizik atmıştım.
"Bir şey daha sormam gerekiyor." derken defterdeki notlarıma göz gezdiriyordum. Jeongin'den bir tepki gelmeyince "Takma bir ad kullanıyor musun günlük hayatında?" diye sordum.
Jeongin, gözleri kapalı yatarken kıkırdamış ve gözlerini araladığında "Bunu çoktan polislere verdiğim ifadeden öğrenmediniz mi? Sence beni neden bu kadar uzun zaman sonra yakaladılar?" diye sordu.
"Sahte bir süre kişiliğin var çünkü. Her biri farklı onlarca isim."
"Evet. Ben kişilik değiştirip dururken Hyun-"
"Hyunjin'in bunlara ihtiyacı yoktu çünkü o zaten böyle. İstese de istemese de her an farklı bir duygu durumuyla farklı bir kişiliğe bürünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçmak (JeongBin)
Fanfiction[Tamamlanmıştır (×37)] Changbin, hayallerini ve rüyalarını Jeongin'le süslüyordu. yan shipler: chanmin, hyunlix, minsung İyi okumalar,