dördüncü bölüm, sokak kenarları

214 46 53
                                    

Seungkwan günlerin acısını ve sancılarını iki haftadır görmediği bir yüzü karşısında gördüğünde tamamen kenara itmişti. Mingyu'yu bir anda karşısında görmek o kadar iyi gelmişti ki o anın heyecanıyla ona adeta atlarcasına sarılmasının sebebi de buydu.

Sarıldığı beden ile birlikte hayatından yedi seneden fazlasını alan kişiyi görmeyi beklemiyordu aslında. Gürültülü kahkahası sönerken gözlerini kaçırıp onu hiç görmemiş gibi yapmayı tercih etti. Sarıldığı bedenden ayrılıp Mingyu'ya gülümseyerek baktı.

"Günlerdir sizden haber alamıyorum, otursana."

Birlikte oturduklarına dersten çıkmak üzere olan nişanlısı ve kendisine kahve alan Vernon kasanın önünde duruyordu. Seungkwan sakin bir bakış atıp arkadaşına döndü. Chan da geleni fark etse de anı bozmamak için sesini çıkarmamıştı.

"Seni öyle ağlarken görünce dayanamadım, sınavım geçtikten sonra ilk fırsatta uçağa atlayıp geldim."

Seungkwan onun için o kadar yol kat edip gelmesini o kadar beklemiyordu ki inanamıyordu.

"Jihoon nasıl?"

Mingyu omzundan indirdiği çantasını açıp içinden çıkardığı kutuyu uzattı.

"Jüriye az kaldığı için gelemedi ama sana bunu gönderdi. O yokken sapıttığımızda bizi tutacak kimse yokmuş bu yüzden uslu duracakmışız."

Seungkwan her zamanki klasik konuşmasını yapan Jihoon'a şaşırmıyor aksine gülüyordu. Dediğinin haklılık payı olduğunu bilerek uzatılan kutuyu alıp açtı. İçinde sade bir kâğıttan başka bir şey olmadığı için kutuyu bırakıp kâğıda baktı.

Tebrikler, bekârlar dünyasına girmeye hak kazandınız. Bundan daha iyi bir hediye olamaz!

Seungkwan okuduğu şeye sesli bir şekilde güldüğünde bir anda Mingyu şaşkınca baktı.

"Şu kasada duran Vernon iti değil mi?"

Seungkwan defalarca fotoğrafını göstermesini hatırlamadan tek seferde tanımasına şaşırırken Mingyu ayaklanıyordu.

"Dur."

Bağırmamak için özen göstererek onu yerine geri oturttuğunda Mingyu sinirle bakıyordu.

"Bırak ağzını yüzünü dağıtayım."

Seungkwan gözlerini kocaman açmış Chan ile birlikte dev adamı kocaman tutuyorlardı.

"Sakın, o hiçbir şey bilmiyor."

Mingyu inanmamış gibi baktı.

"Bahane uydurma."

Seungkwan sandalyesini karşısına çekip tamamen kendisine bakmasını sağladı ve kalkmasından korkarak her an durdurabilmek için ellerini tuttu. Sesini kısmaya özen gösterdi.

"Gerçekten, nişanlandığını öğrenince sadece eski anıların hatırına sözümü tutmak için geldiğimi söyledim. Hislerimden haberi yok."

Mingyu gerçek söylediğini tartmak için ona şüpheyle bakarken Seungkwan tüm ciddiyetini gösteriyordu. Bu sırada elinde iki kahve bardağıyla el ele tutuşan onları görerek kafeden çıkan Vernon tamamen konu dışıydı.

"Öyle olsun."

Chan fırsat bu fırsat diyerek olayın tuzu biberi olacak ayrıntıyı ekledi.

"Asıl eğlence yarın, birlikte yemek yiyeceksiniz."

Seungkwan derin bir soluk aldı. Mingyu'nun böyle tepki vermesi üzerine o yemek nasıl geçecekti çok merak ediyordu ya orası apayrıydı.

"Yarın mutlaka ama mutlaka onu içimde tamamen bitirdiğim izlenimini vermem gerekiyor."

lean on me | verkwanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin