1. BÖLÜM

965 44 8
                                    

Veee ilk bölümle karşınızdayım. Keyifli okumalar.

Soğuk zeminde acıyla açtım gözümü ellerim ayaklarım zincirli sırtımda ise yukarıdan aşağıya doğru inen bir çakı bağırmadım. Acıya dayanıklıydım Bodrum küf ve kan kokuyordu benim kanım hep böyle kokmazmıydı zaten... Küçük pencereye baktığımda güneş doğmamıştı. Sırtımdaki yarığı dikmeye başlamıştı. Acı katlanılmazdı zorla kendimi sıkıyordum.

Zincirlemişti beni zincirlemezse ona karşılık vereceğimi biliyordu benim yerimde kendi olacağını bildiği için zincirliyordu döverken. Kafama gelen sert darbeyle bilincim kapandı.

...

Doğan güneşle gözlerimi açtım. Ezan daha yeni okunuyordu. Bayıldıktan sonra odama getirmişti. Yataktan kalkıp banyoya girdim aynadan vücuduma baktım ten rengimden çok mor ve kırmızı ile doluydu vücudum iki rengi de severdim ilk vücudumda tanıdım bu renkleri... Abdestimi alıp üstümü giydim başörtümü yapıp namazımı kıldım. Namazdan sonra duşa girdim. Kendimi tanıtayım. Ben Efnan... Efnan koç on beş yaşındayım.  Duştan sonra sırtımdaki yarığa elimden geldikçe pansuman yapıp okul formamı giydim. Görünen yaralarımı kapattım. Aşağıya inip kahvaltıyı hazırlayıp annemgili uyandırdım.

Söylene söylene inmişlerdi her zamanki gibi. Onların gözünde ne kadar da kötü bir evlattım ...

"Ben okula gidiyorum" diyerek evden çıktım.

"Geç kalma yoksa olacakları biliyorsun" diye bağırdı arkamdan babam. Cevap vermeden okula yürüdüm.

Sınıfa girip oturdum derslerim iyiydi. Genelde kimseyle konuşmazdım. Asosyal biriyim hastalığımdan dolayı tek konuştuğum kişi doktorumdu. Bir ona yakındım bu dünyada.

Ben SCLS hastasıyım yani kapiler kaçış sendromu tam sebebi bilinmiyor aslında...

Okul bitmiş ve eve gidiyordum. Ne kadar gitmek istemesemde zorundaydım üç yıl daha katlanmam gerekiyordu sonra gidicektim. Hem reşit olmayı hemde lisenin bitmesini bekliyordum.

Hem nefret dolu hem de katı bir ailem vardı. Evle okul arası on beş dakika sürüyordu. Ve okul çıkışından en fazla yirmi dakika sonra evde olmam gerekiyordu olmazsam neler olacağını biliyordum. Benden güçlüydüler gücüm yettikçe karşı geliyordum.

Yolda yavru kedi görmüştüm. Yavaşça yanına yaklaşıp elime aldım. O kadar tatlıydı ki. Biraz sevdikten sonra yanıma anne kedi geldi. Miyavladı yavrusunu istiyordu yavaşça yavruyu koyup anneyi sevdim o kadar tatlıydı ki telefondan fotoğrafını çektim.

Saate baktığımda okuldan çıkalı on yedi dakika olmuştu ve ben daha yolu yarılamıştım. Üç dakikada yetişmem imkansızdı yine de hızlı gidiyordum.

Eve vardığımda. Altı dakika geç kalmıştım. Kapıyı açıp içeri girdim korkuyla. Abim karşımda sinirle bakıyordu.

"Nerdesin sen sü****"

"Geldim işte" deyip içeri geçtim.

"Akşam babama da bu cevabı ver bakalım" deyip gitti. Odama çıkıp üstümü değiştirip namazımı kıldım. Başımı açıp aşağıya indim ve yemek yapmaya başladım. Akşam yemeğini hazırlayıp annemgili beklemeye başladım. Geldiklerinde sofraya geçtik. Yemek sessiz geçmişti.

Yemek bitince hepsi salona geçti bu fırtına öncesi sessizlikti. Nerde olsa tanırdım. Birazdan kıyamet kopacaktı.

Hızla sofrayı toplayıp çay koydum. Demlemince katıp servis ettim. Oturacağım sırada babam konuştu.

"Geç gelmişsin eve nerdeydin sen!" dediğinde duygusuzca baktım gözlerinden alevler fışkırıyordu sanki.

"Yolda kedi gördüm onu severken vakti geçmiş" dedim. Babam sinirle bardağı bırakıp ayağa kalktı. Yanıma gelip "Demek kedi ha gösterecem ben sana kediyi" dedi ve tokat atıp saçıma yapıştı. "yürü lan" dedi ve sürüklemeye başladı.

Yalvarmıyordum bağırmıyordum artık hiç bir işe yaramıyordu sonuçta. Bodruma getirip yere attı beni kapıyı kitleyip elimi ayağımı zincire bağladı. kemerini çıkarmaya başladı engel olmadım sadece bekledim. Hiç engel olamamıştım ki... şimdi de olamayacaktım acının gelmesini bekledim ve sırtımdaki acı başladı gözümü kapattım bağırmamak için kastım kendimi zor dayanıyordum.

Yorulduğu için durdu her yer yine kanımla süslenmişti. Ona baktığımda yüzündeki nefret çok belliydi. Yanıma yaklaşıp saçıma yapıştı. "Bana bak bir daha geç kalmayacaksın benim sözümden çıkmayacaksın bir daha abine karşı gelmeyeceksin duydun mu?" Dediğinde güldüm.

"Yoksa naparsın döver misin he yapmadığın şey değil" dediğimde yüzüme attığı yumrukla başım yana düştü. Geri ona baktığımda sırıttım. "Çözsene beni neden çözmüyorsun korkuyor musun yoksa kıyamam" değip kahkaha attım yüzüme tekrar yumruk attı. "Senin dilin fazla uzamış" deyip ayağa kalktı.

"Sinan" diye bağırdı bir kaç kez abim gelince kapıyı açtı. "ilgilen şununla dili fazla uzamış" dedi ve gitti abim yanıma eğildi. Spora düşkündü abim benim nerdeyse üç katımdı. Zincirleri çözdü. Abim babamın aksine benden korkmazdı. Çünkü biliyordu ona gücümün yetmeyeceğini. "Evet neyle başlamamızı istersin sevgili kardeşim" deyip pis pis sırıttı. Cevap vermedim sadece boş boş baktım  "peki " dedi ve rutin başlamıştı.

Bir saat geçti iki saat geçti üç saat geçti ve daha nicesi sürekli karşılık vermeye çalışıyordum. Ve defalarca bayıltıp ayıltıyordu. Kaç saattir burdayım bilmiyorum artık tek hissettiğim vücudumdaki yoğun acıydı. Göz yaşlarım acıyla akıyor ağzımdan iniltiler kopuyordu ne kadar kendimi sıksam da acı kendini belli ediyordu.

"Seni günlerce dövebilirim biliyorsun dimi. İstersem yıllarca bir daha gün yüzü göremezsin duydun mu. Sabah atarlanıyordun noldu şimdi tek kelime edemiyorsun. Sözlerine dikkat edeceksin duydun mu beni ben ne istersem o olur anladın mı" deyip bir kaç defa tekme attı. Cevap vermeyince saçımı çekip "anladın mı dedim lan" sinirle söylediği sözlere güldüm. "Anla-mazsam na-naparsın" nefesim daralıyordu.

"Kaşınıyorsun dikkat et" dediğinde sırıttım. "Naparsın tekrar tecavüz mü edersin" dediğimde yumruk attı. "tam üstüne bastın" dedi. Biraz bekledi tekrar konuştu "Ama bugün yapmayacağım" dedi ve kalkıp gitti. Daha fazla dayanamayıp acıyla yumdum gözlerimi.

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim.
Pansuman yapan biri ve doktorum Banu abla vardı. Zorla "Ba-nu abla" dediğimde bana baktı. "Efnan kuzum nasılsın" dediğinde pansuman yapan kişiyi gösterdim. "yeni stajerin mi?" Dediğimde kafasını salladı."anladım merak etme iyiyim ben" dediğimde stajer konuştu.

"Adım yağız" dediğinde ona baktım. "Efnan" dediğimde başını salladı. Banu abla konuşmaya başladı. "Yağız bir haftalığına yanımda staj görecek. " dediğinde kafamı salladım.

"Yaraların çok derindi dikiş attım dikkatli hareket etmelisin" dedi yağız "alışığım birşey olmaz" dediğimde şaşırmıştı. Banu abla hastası olduğunu söyleyerek odadan çıktı.

Nedense yağızı kendime yakın hissetmiştim. "Kaç yaşındasın?" Dediğimde bana baktı "22 sen" dediğinde "15" dedim. "Küçükmüşsün" dediğinde ona baktım. "Efnan sana birşey sorabilir miyim" dediğinde "sorabilirsin yağız abi... Abi diyorum ama sıkıntı olur mu?" Dediğimde "hayır abi diyebilirsin" dedi ve devam etti. "Efnan şiddet mi görüyorsun" dediğinde gözlerimi kaçırdım.

"Şikayet etmemi istermisin?" Dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. "Neden peki" dediğinde ona baktım. "Daha önce hiç şikayet etmediğimi mi sanıyorsun hep bir yolunu bulup beni geri aldılar ve sonucu daha berbat bitti o yüzden boşver ve takma" dediğimde pansuman bitmişti malzemeleri koyup karşıma oturdu.

"Bak Efnan daha küçüksün ve bu yaşadığını haketmiyorsun. Ağır geliyor sana anlatmak istermisin beni abin olarak sayabilirsin ve ne zaman ihtiyacın olursa beni arayabilirsin" dedi numarasını uzatırken.

Gelecek bölümde görüşürüz
oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın.

EFNANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin