Misty'nin yaşadığı dünyada 6 farklı tür vardı elfler, şeytanlar, periler, şekil değiştirenler, element kullanıcıları ve türlerin arasında en güçsüz ve şanssız olarak bilinen alba türü.
Misty sizinde tahmin etiğiniz gibi alba türündendi ve gideceği...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
-----------------------------------
**Hatırlatma**
"Sence bir daha karşılaşır mıyız?"
"Sanmıyorum, sonuçta biz karşılaşmadık sen beni takip ettin" Dediklerimi hiç üzerine alınmadan "Bence bundan sonra sürekli karşılaşıcaz, daha önce hislerimde hiç yanılmadım" Nedense bende bundan sonra sürekli karşılaşacağımızı düşünüyordum ama bunu ona söylemedim ve arkamı dönüp oradan uzaklaştım. Geriyeyse yüzümdeki yaraları kızlara nasıl açıklayacağım kalıyordu.
**** "Misty uyan hadi ders bitti." beni sarsan kişi yüzünden kafamı gömdüğüm sıradan kaldırdım ve uykulu gözlerimi açmaya çalışarak bana seslenen kişiye baktım. Elena sıramın başında dikilmiş gülümseyerek bana bakıyordu. Esneyerek gerindim ve ayağa kalktım. Sabah kızların yanına döndüğümde okul için hazırlandıklarını görmüştüm. Zorla da olsa yüzümdeki izleri, sevmeye çalıştığım vahşi bir kedinin yaptığına inandırabilmiştim onları. Aslında ikisinin de inanmadığını bakışlarından anlamıştım ama anlatmak istemediğimi gördüklerinde üstelememişlerdi. Odadan çıktıktan sonrada Aster ile ayrılıp Elena'yla ortak dersimize girmiştik. Uykumu alamadığımdan da sınıfa girer girmez kafamı sıraya gömmüştüm, gerisi karanlıktı.
"Kalktım"
"Keşke uyumasaydın çok önemli bir konu işlemiştik."
"Sen bana anlatırsın ama değil mi?" dedim masumca gülümseyerek.
"Anlatırım merak etme" dedi ve koluma girip beni sınıfın çıkışına doğru ilerletmeye çalıştı ancak donmuş bir şekilde karşıya bakan beni yerimden oynatamamıştı. Daha bu sabah dövüştüğüm ve öldürdüğüm yaratığın gölgesi ben onu çağırmamama rağmen karşımda duruyordu. Bu imkansızdı, hiçbir gölgem ben çağırmadan karanlıktan çıkıp ta dünyaya gelemezdi. Uyurken farkında olmadan çağırmış olmalıydım.
Gölgeyi bilinçsizce çağırdığım kanısına vardıktan sonra siyah rengindeki ve kırmızı parlak gözlere sahip olan gölgeye diğerlerinin yanına dönmesini emrettim. Bana itaat etmeyip olduğu yerde kalan gölgeye baktım dikkatle. Kırmızı gözlerini bana dikmiş öylece bakıyordu. Elena'nın kolundan ayrıldım "Olman gereken yere dön" diye emrettim.
"Misty ne yapıyorsun?" Elena endişeyle suratıma bakıyordu. Ona cevap vermek istiyordum ama önümde şuanda daha önemli bir sorun olduğundan onu duymazdan geldim. Gölge bir adım atarak yaklaştı ve garip sesler çıkarmaya başladı. Elim bir gölge üzerinde işe yaramayacağını bilmemem rağmen refleksle belimdeki hançere gitti. Herhangi bir atağa karşı hazır bir şekilde beklememe rağmen o atak hiçbir zaman gelmedi. Onun yerine o garip sesleri çıkarmaya devam ediyordu. Fark ettiğim gerçekle elimi hançerden çektim ve çıkardığı seslere dikkat kesilerek bende ona doğru bir adım yaklaştım. Sanırım benimle konuşmaya çalışıyordu.
