VİRÜS
Sonraki günler hiç basit geçmemişti.Eve döndükten günler sonra yeniden aynı yere gitmek için uyarı almışlardı ve annesi yine A7'ye basarak ölümünü garantilemişti. Gölge kardeşini ellemelerine izin vermemişti ve kendisine enjekte edilen şeyin ona enjekte edilmesi gibi bir konu ortaya atıldığında çıldırmıştı. Kendisine ne enjekte edildiğini bilmiyordu ve kardeşini riske atmamıştı.
Başkan açıklama yapmıştı.
Bir virüsün ortaya çıktığını, ama virüsü kapanlara tedavi olarak enjekte ettikleri şeyden bahsetmişti. Ama birkaç gün sonra, herkes evdeyken acil yayın yapmış, tedavinin virüsü güçlendirdiğinden bahsetmişti. Tedavinin sonucunda virüs hücrelerin aynı yere toplanması ve toplandıkları yerde kısa bir süre sonra yok olmaları gerekiyordu. Ama tedavi doğrudan hücrelere doğru ilerlemiş ve sonucunda onları aynı yere toplamak yerine güçlenmelerini sağlamıştı.
Bir tedavi yoktu.
Dünya ülkeleri beraber anlaşma yapmıştı. Dünyayı üçe ayırmışlardı. Hastalığı çoktan kapmış olanlar en dar ve en kötü yere hapsedilecekti. Oraların çoğu ıssızdı. Hastalığı henüz kapmamış olanlar, virüsün yayılmadığı ülkelerde bulunuyordu. Bir de bağışıklığı olanlar vardı. Onlar ise özgürce, büyük bir alanda yaşayacaklardı.
Gölge, çirkin ve dar olana hapsedilecekti. Bunu henüz bilmiyordu.
Bilim adamları çalışmalara başlamıştı. Aslında sadece bir ay içinde bunu bitirmeleri mantıklı gelmiyordu ama dünya üzerinde bulunan bütün bilim adamlarından bahsediyorduk, sayıları kaçtı acaba?
Büyük, bir o kadar da geniş duvarlar inşaat edilmişti. Yine, inşaat işlerinden anlayan herkes bir araya gelmişti. *Herkes* diyerek hiç abartmıyorum.
Hazırlanacak ne varsa hazırlanmıştı. İnsanlar bu virüsten kesinlikle korkuyor olmalıydılar. Virüsü henüz kapmamış olanlar, o kadar azdı ki, sadece iki ülkeye sığdılar. Çalışmalar bitince, herkes ait olduığu yere gönderilecekti.
En sonunda çalışmalar bitmişti.
Gölge, Derin ve anneleri aynı uçaktaydılar. Uçak ile kendi duvarlarının ardına gönderileceklerdi. Fakat anneleri virüsü kapmamıştı ya da bağışıktı çünkü henüz hiç belirti yoktu. Aslında Gölge'de de yoktu ama o virüsü kaptığını biliyordu. Bunu zihninde görmüş olduğu çoğalan mikroplardan ve doktorlardan anlamıştı.
Ama Gölge kendisinde çok geç etki edeceğinin farkındaydı. Çünkü testler esnasında doktorlardan birinde bunu duymuştu. O, gri koridordan siyah koridora kadar koşmayı başarmıştı. Fakat normalde mikroplar göz yoracak kadar fazlaydılar, koridorda koşmak değil, adım bile attırmayacak kadar çoklardı. Gölge'ninki büyük bir başarıydı.
Varış yaptıktan yaklaşık on dakika sonra dört asker ve üç silahlı, maskeleri olan adam geldiler. Tam yanlarına.
"Hanginiz Ömür?" Adamlardan biri konuştu. Silahlarını dikkatle kendilerine tutmuş adamlar daha da yaklaştı.
"Ben." dedi pürüzlü sesiyle anneleri.
"Bizimle geliyorsun. Kaç kere yalan söyledin acaba?"
"Benim annem yalan söylemez!"
Polis, karşısında gördüğü küçük kıza bir an için acıdı. Fakat sonra aklına önceden kendini kandıran çocuklar geldi ve bu histen hemen kurtuldu. Onlar alay eden, aptal çocuklardı. Saygısız, maddi değere tuhaf bir önem veren çocuklardı. Gerçi, bu hiç onlara benzemiyordu ama olsundu. Çocukları sevmiyordu, yavru köpeği andırsalar bile.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRÜS
Ciencia Ficción2050 yılında, insanoğlu tarafından öngörülemeyen bir virüs başlamıştır. Virüs tehlikeli ya da bulaşıcı değildir, fakat bilim adamlarının yarattığı yanlış tedavi sonucunda hızla yayılmaya ve tehlikeli bir hal almaya başlamıştır. Dünya üçe ayrılıyor. ...