1

74 5 1
                                    

Gözlerini açtığında güneş yeni doğuyordu. İşte, yeniden uyuyamamıştı. Kaç gündür düzgün uyuyamıyordu fakat günün kalanını uykulu geçirmesi gibi bir durumu yoktu. Söz konusu kız kardeşi olunca.

Ayaklarını yatağından çıkarıp gerindi. Yorgun hissediyordu. Kendini yatağına atıp uyanmamak üzere uyumak istiyordu. Fakat bunun olmayacağını kendisi bile biliyordu. Hem bunu gerçekten, tam anlamıyla istemek için kız kardeşinin ölü ya da güvenebileceği biriyle olması gerekiyordu. Onu kendi canından daha çok seviyordu, bu onun için vazgeçilmez bir gerçekti.

Küçüklüğünü onunla paylaşmış, onun için her şeyiyle yaşama tutunmuştu. Güçlü görünmek zorunda kalmıştı. Tek bir gözyaşına bile izin yoktu. Gülümseyip "Her şey daha iyi olacak." sözünü söylemek hep onun üzerine düşmüştü. Babası öldüğünde bile.

Kardeşine hep o anlatmıştı. Babasının çok daha güzel bir yerde olup onları izlediğini o söylemişti. İleride daha mutlu bir aile olacaklarını söylemişti. Güzel bir eve taşınacaklarını, ona biraz daha büyüdüğünde beraber alışveriş yapmaya çıkacaklarını, gezineceklerini, iş bulacaklarını söylemişti.
Bir kardeşe sahip olmasaydı, bu dünyadan göçüp gitmek için bir saniye daha beklemeyecekti.

Pencereye yöneldi. Saçlarının birbirine girdiğini bilmek için aynaya bakmaya gerek yoktu. Her gece yatağında tepinip duruyordu. Çok hareket ediyordu. O da emindi, gözlerinin altında mor halkalar orada olduğu gibi duruyordu.

Pencereden dışarıya baktı. Gözleri yeşil bahçenin arasında gezindi. Her zamanki gibiydi. Her nedense içini bir şey yiyip duruyordu. Başlarına bir şey geleceği hissi. Kendisine bir şey olması, kardeşine bir şey olmasıyla aynı şeydi. Kardeşine bir şey olması çok kötü bir histi. Bununla yaşayamazdı. Kendisine bir şey olursa, onu koruyamayacaktı. Onun için bir şeyler yapamayacaktı.

Onu tek başına bırakabilmesi için onun yanında birisinin olması gerekti. Gerçekten, tam anlamıyla güvenebileceği biri. Ki onu annesiyle bile bırakmıyordu. Ona bakabileceği konusunda annesine bile güvenmiyorsa, birisine güvenmesi imkansız gibi bir şeydi.

Bakışlarını çevirip yavaş adımlarla odanın kapısına yöneldi. Adım sesleri küçük odada yankılanıyordu. Çıplak ayağıyla odanın dışına adım attığında, soğuk betona temas eden ayağıyla birlikte bütün vücuduna bir soğuk çarptı. Bu hisle ürperdi fakat adımlarını kesmedi.

Koridorun ortasındaki odaya doğru ilerlemeye devam etti. Kendisine büyük gelen eşofman altı ayaklarının bir kısmını örtse de, soğuk dalganın vücuduna çarpmasına engel olamıyordu. Yine de düşündüğü şey bu değildi. Evin zemini soğuk olabilirdi, fakat kardeşinin odasında uyuduğunu görünce içi ısınacaktı.

Kapıyı ittirerek açtı. Gördüğü görüntüyle rahatladığını hissetti. Kız kardeşi açık kahverengi saçlarıyla yüzünü örtmüş, duvara doğru kıvrılmıştı. Uyuyordu. Odayı nefes alışları dolduruyordu.

Yavaşça yatağa doğru ilerledi. Yatağın yanına oturdu. Onu izlemek hoşuna gidiyordu. Onu öyle çok seviyordu ki! O onun için her şeydi. Kız kardeşi olmadan mutlu olamazdı. Keşke diğer şehir insanları gibi rahat ve güvenli yerlerde yaşasalardı. Ama burada yaşamak onu güvende hissettirmiyordu. Eve birisi girse ruhları bile duymayacaktı.

Kız kardeşinin yüzünü okşadı. Rezalet hayatının tek neşesiydi o. Onu çok seviyordu. Mutluluk kaynağıydı, tek sevinciydi, onsuz hayat yaşanmaya değmezdi.

Yavaşça ayağa kalkıp odadan çıktı. Fakir bir aile değillerdi, fakat zengin de değillerdi. Bu yılda iş bulmak zor değildi, işi olmayan kişilere bile devlete bir katkısı olsun diye ufak bir maaşla iş vermişlerdi. Okula başlamamak gibi bir seçenek yoktu. Her yerde okullar vardı, hepsi de biraz destekle geliştirilmişti.

VİRÜSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin