5.BÖLÜM: "EĞİTİM"

371 23 5
                                    

Uzun, geniş koridorda attığım her adım daha da gerilmemi sağlarken kafamda kurduğum yol haritasını gözden geçiriyordum. Yaklaşık 5 dakika sonra akreple dersim başlayacaktı. Bugünden sonra ona karşı daha dikkatli ve temkinli olmaya karar vermiştim. 1 saat önce türkçe konuşmasıyla beni büyük bir şaşkınlığın kollarına atarak öylece çekip gitmişti ve ben o andan itibaren neden bu dili öğrendiğini kafamda sorgulayıp durmuştum. Evet bende büyük devletlerin dilleri yanı sıra afganca , ermenice ve arapça gibi bizden- kapitalist düşünceye göre- düşük seviyede ülkelerin dillerini biliyordum ama benim durumum farklıydı. Ben bu lanet olası dünyada ki her türlü kast sistemine karşıydım. Adalet benim ruhumun en temel ilacıyken, eşitlik bedenimin gıdasıydı.

Peki ya o? O neden öğrenmişti ki bu dili ? Kuzey Amerika da önemli bir rütbeye sahipken parçalara ayrılmış bir devletin dilini neden merak etsin ki ?

Sorularımın cevabını yalnızca ondan öğrenebileceğimi bildiğimden tırnaklarımı kemirmemek için zor tutuyordum kendimi. Sabır bu hayatta ki en büyük sınavımdı benim. Içimde günden güne artan kor bir yangın varken sabırlı olmaya çalışmak , koca bir kartalı küçük bir kafese kapatmayla eşdeğerdi benim için.

Merak ettiklerimi öğrenmek için sabırlı olmam gerekiyordu lanet olsun ki. Pervasızca sonunu düşünmeden beynine düşen her soruyu diline göndermek aptalların işiydi yalnızca. Sonunu düşünmeden haraket etmek , ölüme kucak açmaktan başka neydi ki ?
Susmalıydım. Susup öncelikle akrep ve diğer herkesin hareketlerini özenle izlemeliydim. Çok soru , çok şüpheyi beraberinde çekerdi ama ayarında bir sükunet amaca giden yolda en vefalı yoldaş olurdu.

Uzun koridorun sonuna geldiğimde sıkıntıyla yanaklarımın içini dişlerken ifadesiz yüzüm için tanrıya şükürler ettim. Neden herkes bana bakıyordu ki ? Tamam üzerimde ki kalçalarımın bir karış aşağısında biten normal bir erkeğe göre kısa kollu olmasına rağmen  benim dirseklerimde biten v yaka siyah tişört ve yine normal bir erkeğe göre dizlerde biten , lakin bende bir pantolon edasıyla duran şortla oldukça komik görünüyordum ama bu böyle siyah bir havuç görmüş tavşan gibi bakmalarını gerektirmez değil mi ? Aptallar !

Beni bu duruma düşüren mavi şeytandan intikam almak içinde sabredecektim. Bekleyecektim doğru zamanı . Hiç beklemediği anda gelen bir darbeyle sarsılacaktı o koca cüssesi. Şuan benim düştüğüm durumdan cok daha fazla rezil bir hale sokacaktım onu.

Üzerimde dolaşan bakışları, sinirden kudursamda aldırmıyormuş gibi yaparak yok saydım ve çıkış kapısına yönelip kapıda bekleyen üniformalı solucana akrebin beni beklediğini söyledim. Aval aval bakıp, üzerimdekilere göz gezdirdikten sonra hiçbirşey demeden kapıyı açtı.

Ne var ne! Lanet olsun bakıp durmayın!

Dişlerimi sıkıp dışarıya yönlendim ve hemen merdivenlerin sonunda elleri üniformasının ceplerinde , kısık keskin bakışlarıyla tam karşısında ki Derek Lorey'in heykelinin bulunduğu büstü izleyen akrebi farkettim. Kapkara ,yırtıcı bir şahinin bakışlarıyla eş değerdi gözleri. Neden öyle bakıyordu ki ? Keşke burdan gözlerini tam net görerek içinde bulundurduğu duyguyu tanımlayabilseydim.

Kaşlarımı çatıp merdivenlerden inerek ona doğru yaklaştım. Ayak seslerimi duyup başını mekanik bir hareketle ağır ağır bana doğru çevirdiğinde göz göze geldik.Bir an duraksadı. Ardından gözlerini kırpıştırıp beni baştan aşağı yavaş yavaş süzmeye başladığında çığlık atmak için yanıp tutuşuyordum.O an sanki karşısında çıplak kalmışım gibi kollarımı vucuduma dolayıp arkama bakmadan koşmak istedim. Gecenin siyahıyla buluşuncaya dek koşmak ve o huzur bulduğum karanlıkla kendimi sarmak istedim. Bakma öyle lanet olsun! Göbek mi atıyorum ben burda ne var !

Özgürlük Çığlığı#Düzenleniyor#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin