kırk altıncı

6.8K 413 50
                                    

İyi okumalar!

***

"Jim Clark," diye konuştu Merih oturduğu bilgisayarın önünden. Sanırım baktığım posterdeki adamdan bahsediyordu. Başımı omzumun üstünden ona çevirdim ve devam etmesini bekledim. Normalde ilgimi çeken konular değildi yarışlar falan fakat Merih, odasına asacak kadar sevdiği için merak etmeden edememiştim.

"Adam manyak bir şey. Yarışmak ve yarış kazanmak için yaşamış resmen. Tam 33 pol pozisyonu, 2 şampiyonluğu sayısız birinciliği var. The Times dergisi tarafından 2009 yılında en iyi f1 pilotları listesinde en başa yerleştirildi."

Dudaklarım vay be dercesine bükülse de, "Şampiyonluk ve birincilik arasında ne fark var ki? Ayrıca pol poziyonu ne?" diye sormadan edememiştim. Adamı 1900'lü yılların şartını bir kenara bırakıp bugünün kriterlerine göre değerlendirince bile oldukça yakışıklıydı. Yine de bunu Merih'e söylemedim. Sonra kıskanıyordu.

İlgimi duvardaki posterden çekip bilgisayarın başında oturmuş, oyunu açmakla uğraşan Merih'e doğru yürüdüm. Aramızdaki mesafeyi kısa sürede kapatırken bir taraftan da sorumu yanıtlamasını dinliyordum. "Bak şimdi, güzelim." dedi anlatacaklarından keyif alıyormuş gibi. "Bir yarışta 20 f1 pilotu yarışır ve ilk 10'a çoktan aza doğru puan verilir. Birincinin grubuna de ekstra puan yazılırken sezon sonunda en çok puanı olan pilot, şapmiyon olur. Pol poziyonu ise yarışa başlamadan önce pitolatların yarışıp, yine birinci olanın en önde olmasına denir. "

Bu konuyu bu kadar keyifli anlatıp, gülümsemesi beni de gülümsetmişti. Üstelik sürekli tepkimi kontrol etmesi de beni gülümsemeye zorluyordu. Sanki anlattıklarıyla ilgilenmediğim fark ettiği an keyfi kaçacak gibiydi.

"Sen baya ilgileniyorsun bu konuyla." dedim sesime yansıyan şaşkınlıkla. Güldü ve yanında duran bedenimi kolumdan tutarak kendine çekti. Hazırlıksız yakalandığım bu hareket karşısında kucağına düştüğümde ağzımdan da ufak bir şaşkınlık nidası çıkmıştı. "Ne yapıyorsun?" diye sordum dehşetle. Geçen gün girdiğimiz iddia sonucunda bugün Merih'lerde kalacaktım. Zor bela annemi ikna etmiş, annemin de babamı ikna etmesini sağlamıştım. Eyşe'lerde kalacağımı söyleyerek...Abimin ise haberi yoktu. Haberi olsaydı babamın haberinin olması için her şeyi yapardı çünkü.

"Ayakta durmayı düşünmüyorsun, değil mi?" diye sordu alayla. Omuz silktim konuşmama tezat olacak şekilde kucağına yerleşirken. "Çalışma masasının sandalyesini çekerdim." Merih, boynuma sert bir öpücük bıraktıktan hemen sonra dudaklarımı tenimden çekmeden, "Böyle daha iyi işte." demişti. Güldüm ve aksi bir şey söylemeyerek oyunu açmasını bekledim. Annesigil uyumamış olsa bu kadar rahat olabilir miydim, bilmiyordum. Leyla teyze odaya girerken her ne kadar kapıyı çalsa da kucağında bu kadar rahat durabileceğimi sanmıyordum. Üstelik Melin ani heyecanlarıyla odaya pat diye dalmıştı uyumadan önce. Bizi böyle yakalaması utanç verici olurdu.

"Ben beceremiyorum bu silah oyunlarını." dedim Merih silah seçerken. Hiçbir tepki vermeden silahını seçip, birkaç bir şey daha yaptı. En sonunda ekranda 'yükleniyor...' yazısı çıktığında, "Ben öğretirim sana." demişti. Onaylayan mırıltılar çıkarıp, sırtımı göğsüne yasladım. Başımı da boyun girintisine soktuğumda, "Bence sen oyna, ben de seni seyrediyim." demiştim.

"Hayır." dedi net bir dille. "Beraber oynayacağız." Dudaklarımı büzüp, omuz silktim. Kendi bilirdi. Sonuçta ben vasattım. Sürekli ölünce ya da abuk subuk yerlerde hata yapınca anlardı.

"Işığı kapatsam olur mu?" diye sordum rahatsızca yerimde kıpırdandığımda. Göz ucuyla, bana baktığını gördüm. Sandaleyi döndürerek çıkmam için yer açtığında, "Rahatsız mı oldun?" diye sordu. Onaylarcasına kafamı salladım ve yarattığı boşluktan çıkarak ışığı kapattım. Geri Merih'in yanına döndüğümde tekrardan bana kalmadan beni kucağına çekmişti. Zaten o çekmeseydi de ben geri oturabilir miydim, bilmiyordum.

gay misin? | texting ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin