72 11 11
                                    


"Sen benim uğruna öldüğüm vatanımsın..."

Bağarış sesleri hayla kulaklarımdaydı. "Dağda kız başına ne yapacaksın? Bir tek senmisin vatan kurtaracak ha?" Babamın sözleri kulaklarımda hıçkırıklarım arasında yankılanıyordu. "Polis olmana izin verdim ve ne güzel işini yapıyorsun. Ne gerek varda dağda sürünmeye gebermeye ne hefeslisin?" Can yakıyordu sözleri, bir baba kızının özel harekat polisi olmasını istemesi gururdu ama benim babam utanıyordu!

"Sakın Umay! Bak sakın! Asla benden habersiz böyle bir boka karışma öldürürüm seni!" Ne acıydı değil mi?

Kapımın arkasında dahada çoğalan sesler beni zor tutuyordu. Bir yandan Yusuf abimin bir yandan babamın ve diğer büyük abim Enes. Bir olup benim hayallerim den vazgeçirmeye çalışıyorlardı, zaten zar zor polis olmuştum. Sadece tek hayalim tek umudum, tek isteğim kalmıştı oda özel harekat ama bana bunu bile layık görmeyen bir ailem vardı.

Sahi? Neden? Bir insan vatanını koruması cinsiyetemi bağlıydı? Kadın , erkek ne farkı vardı? Söz konusu vatansa bizler kaç tane şehit verdik, kaç tane kadın şehit , kaç tane erkek şehit verdik. Onlar kadın erkek diye şehitlik mertebesi değiştimi? Hayır.

Ben Umay , Polis komser yardımcısı Umay Şahin. Hayıtını, yıllarını sırf Polis özel harekat olmak için çalışmış , yetmemiş lisede bambaşka bölüm okuyup , polisliğe zar zor hazırlanan ben. Onca çaba sonucu , onca baskı sonucu yinede polis olan ben Umay, ve artık 2 yılın sonunda o konu gelmişti Özel harekat polisliği konusu.
Asıl benim istediğim özel harekat'tı. Fakat aile söz konusu yüzünden direk polis olmuştum. Tabi bu polislik en güzel anılarımın olduğu, gurur verici zamanlarım olduğu zamanlar. O kadar memnunumki fakat hayla hayallerim yarıda çünkü asıl hedefim daha gerçekleşmedi.

Dün karakolda bana gelen tercih mektubu ile hayatımın başka dönüşünü yaşadım. Saatlerce aileme nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum ve bunu bugüne yani yarına ertelemiştim. Ve aileme danıltığımda kıyamet koptu.

Arkadaki sesler yavaş yavaş dinerken ama hayla alaylı cümleler devam ederken artık sinirinin son derecesiydi!

Sinirime yediremeyim hızla gözyaşlarını sildim, ve kapıyı sertçe açıp salona herkesin olduğu yere gittim. Artık ben değil sözlerim kalbimi dinlemeye başladı. "Siz misiniz ya? Yıllardır ömrünü, gençliğini derslere harcıyan ha? Siz miydiniz sadece tek derdi polislik olup bütün dalgalara baş eğen sizmiydiniz? Bendim o ben! Yeter! Ben sizin hayatınızı yitirdiğiniz gibi kendi hayatımı mahvetmem! Hayal benim! Hayat benim! Ve, ŞEHİT OLUP HAYATIMI BU VATANA VE MİLLETE HARCIYIP HUZURA KAVUŞACAKTA BENİM!" Gözümden diğer akan yaşı silip sözler devam etti, ama kısa. " o yüzden ne siz neden kimse bana karışamaz! Kimseye muhtaç değilim! İster yanında olun ister olmayın, umrumda değil. Ben o kağıdı imzalıyacağım ve bu evden s*ktir olup gideceğim! Çünkü bu benim meselem sizin değil!"

Oyle konuştuki kalbimi artık beynimmi o hızla kağıdı odama giderek sımsıkı götürüp bulduğum ilk tükenmz kalemle imzaladım. İçerdeki artık o gürültü o ses yoktu. Demek anlaşılmıştı.

Telefonumu ve çatamdaaki araba anahtırımı alıp koşarak kimseye demeden evden hızlıca çıktım. Artık ne onlar nede ben kendimi durdurabilirdim.

Binadan çıktığımda Ankara'nın soğukluğunu hissetmiştim. Aceleyle kapıda duran arabama binip , telefonumu çıkardım. Ve tek beni anlayan tek ruhum olan arkadaşım ama resmen kardeşim İlay'ı aradım.

"Alo güzelim?"
"Alo , İlay. Ben kabul ettim sen?" Bir gülüp "benimkinde soru işte tabi kabul ettin."

Sesindeki o gülüşü hissetmiştim.

"Öyle ama senin durumun neyse bizde de öyle oldu..."

Anlamıştım, yada zaten ikimizinde sonu belliydi.

"Ama boş versene. Bizler gurur duyulucaz onlar elbet farkına ericek güzel Umay'ım."

Hafif gülüşümle "Tabi be kızım. Öyle olacak. Hadi neredesin?"

" Sence?"

"Anlaşıldı komutanım. Hemmmenn geliyorum bekliyiniz. Son saatler hayallerimizi gerçekleştirmeye."

ÖZEL ALAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin