5 2 5
                                    

"Dile gelse zalım toprak söylesede derdi"
(Taş duvarlar - KIRAÇ )

- 1YIL SONRA

Ellerimde karanfil, çok severdi Erva bir gün çay içerken bahsetmişti. Kırmızı , kırmızı karanfille geldim ona.

Şehitlik mezarlığına girdim. Ve o görüntü her mezar başı al bayrak. Her toprağın altında bir manevi değer. Adımlarım yavaş yavaş bu karla karışmış havada adımlarım Erva'nın mezarının önünde durdum. Mezar taşına baktım,

ERVA DENİZ
MEMLEKET ANKARA
D.T 22.08.1999
Ö.T 02.11.2023

Aradan 1 yıl geçmişti. Koskoca bir yıl o mezar taşını hemen sağ üst köşede onun gamzeli fotoğrafı. Ne güzel gülmüş oysa gözlerim dolmadan edemedi. Ellerim onun fotorafının üstüne gitti, okşadım o güzel fotarafını.

"Güzel gamzeli, abisinin gamzelisi..." göz yaşım onun toprağına düştü. " Güzel kardeşim, abin Demir sen gittin sanki ömrü gitti. Ne vardı bizi bırakıp gitmeseydin. Sana beyaz gelinlik yakışırdı gülüm, beyaz kefen değilki. "

Bir göz yaşı daha...


"Benim yüzümden gittin bunu gayet iyi biliyorum, zaten ben kendim zararım sizede zararım dokuntu o senin gül gibi gamzen soldu. Erva affet beni olurmu? Affet ben kendimi affedemem ama sen beni affet Allah'ım yaradanım o affedendir ama sende Saffet olurmu? Bu veballa yaşayamam ki." Göz yaşım akmaya devam etti.

Toprağına elimle tek tek üstündeki çöp yaprakları aldım o güzel toprağını getirdiğim suyla suladım güzel çiçekler çıksın, mezarın yanı başındaki gül diktiğim yeri suladım , gül gamzesi gibi oda solmasın o açsın diye suladım.

Mezara öylece baktım bir mezar bu kadar güzel olabilirdi geçmişi acı ama dışı parlak. Mezar taşına öylece bakarken omzumda bir elle irkildim. Arkamı döndüğümde İlay'dı,

"İlay."
Ellerini yüzümü tuttu,
"Güzelim, iyimisin?"
Kafamı eğdim, iyi değildim gerçekten iyi değildim.
"İlay, yapamıyorum ki? Hep aklımda suçum olduğumu hissediyorum, yetmiyor rüyalarımda,"
Derin nefes aldım ve tutamadığım göz yaşım aktı, İlay sildi.
Her zamanki gibi.
"Her rüyamda bana , 'senin suçun değildi. Hepimiz bir gün burada olacağız' diyor ama , " elimle kafama vurup , İlay tuttu,
"Hayır Umay sakın! Yapma kendine bunu! Senin suçun değildi ki. Kendini suçlama sana dediği gibi elber hepimiz bir gün burada olucağız bin ölür bin diriliriz bu söz boşunamı?"

Nefesimi toplamaya çalıştım, kendi nefesimi bile bu aralar toplayamıyordum.

"Affedermi? "
İlay sımsıkı kendine çekip sarıldı , "onun öyle bir kalbi varki affader fakat senin suçun değildi ki." Ağzımı açmaya yer vermeden "hayır dinlemicem Umay! Senin suçun değildi. Konu burda kapandı!" Söz dahi etmedim , çünkü timle kavgam gibi konu gene uzardı. Zaten kimse daha toparlanamamıştı. Hayla acı geçmedi.

"Bazen hiç düşünmeden edemiyorum,"
İlay 'neyi?' Der gibi baktı.
"Onun çektiği acıyı onun yandığı her can acısını çekicezmi? Biz nasıl ölücez?"
İlay sustu, ne diyecektiki?
"Mayına basarak? Kurşunla? Yada bir işkenceyle Erva gibi? Nasıl ölücez biz?"
Nefes aldım hemde derin bir nefes,
"Baksan neler yaşandı lan neler yaşadık! Ölümden döndük biz ama bir can verdik! Biz İlay biz! Biz ölüyorduk o kadar şeye rağmen ailemiz lan ailemiz aramadı! Bu kadarmı değersisiz? Bu kadarmı onlarda bir evlatlık değerimiz yok? Lan, lan acıyorum gerçekten onlara acıyorum şu hallerine baksınlar! Yazık ya yazık!"

Dolmuştum zaten çatacak yer arıyordum İlay'a çatmıcaktım o zaten ben ne yaşadıysam o yaşadı. Ben ne gördüysem o gördü onunda benden farkı yoktu.

"Gidelimmi?"dedi İlay. Ne diyecektiki?
Kafamı salladım.

***

İlay'da ile yolda giderken yan şeritteki sürücülerin hepsi aynı yönde gitmeye bir karışıklık olmaya başlamıştı. Ben dikiz aynasına baktığımda ise yanımda bulunan İlay kafasını camdan çıkarıp belinden aniden silahı çıkarım emniyeti açtı,

"Bas Umay bas!"
Arkama bakıp ,
"Ne oldu İlay? Neler oluyor?"
"Teröristler peşimizde iki arabayla! Kalabalık yere sakın götürmeyelim insanlar zarar görmesin ormanlık taraflarına sürmeye çalış!"

Gaza basa bildiğimce bastım!

"Tamam tamam bir dakika."
Belimdeki tabancayıda çıkartıp,
"Bunuda al , aynı zamanda torpido gözündede var yede mermide var camdan çık ateş et!"

İlay camı açtı ben bir elimle bacağımdaki tabancayla hazırdaydım. Dikiz aynasında fark ettiğime görem bir arabayı halletmiştik fakat diğeri resmen alay eder gibi bir sağa bir solaydı. Ben gaza bastıkça bastım git gide uzaklaşıyordukki , ormanlı yola gitmiştik.

Fakat bu bok gibi havada tabiki araba çamurlu yola takıldı.

"Ne oldu?" Dedi İlyada.

"Sıçtık! Çünkü araba çamurda takıldı."

"Siktir!"

"Kapıları kilitle İlayda yat arabaya!"

Kapıları hemen kilitledin ellerimdeki silahları saklayarak tuttum. Arkadan araba sesi geliyorduki araba anında durdu.

Arabanın camına doğru gelen genç bir oğlan tabi denirse cama hızlıca vurmaya başladı  Arapça ve Kürtçe bir şeyler deyip birden camı kırdı!

"Hassiktir! O senin arabama zarar veren ellerini kırıp bir yerine koymazmıyım ulan!"

Kapı birden açıldı! Ve o soğuk namluyu enzemde hissettiğimde bana bakan İlayda nında arkasında bulunan teröriste baktım. Bitmişmiydik bilmiyorum ama şuanlık galiba evet.

🌹

Evet arkadaşlar merhaba uzun zamandır hatta bayadır bölüm atamadım çünkü yeni bir kurgu yazmaya başladım onunla elimden geldiğince bölüm atmaya çalışıyorum fakat burayıda unutmayacağım elbet atıcağım hayla fakat yeni kurguma bakmaya ve destek yaparsanız çok sevirinimm
🌹

-ÖZEL GÖREV-
ÖZEL ÖRGÜT PATRONU
ÇEVİK KRALŞAN
VE
ÖZEL ASKER POLİSİ
ASUDE AREN

Şimdiden iyi okumalar🌹

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 26 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÖZEL ALAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin