Tören(özel bölüm)

25 5 2
                                    

"sorma ne haldeyim, sorma kederdeyim sorma, "

Gitmişti bir can bir Albayrak uğruna. Gözlerim önünde gitmişti. Ve daha ne canlar bu bayrak altındaki vatan, millet uğruna.

Elbette bir gün bizlerde bu bayrak altında kalıcaktık. Bizim cenazemiz sizin tabirinizle nasıl olur bilmem? Ailem gelirmi onu bile bilmem? Aklım vasiyetime gitmişti yazdığım sözlere oradaki satırlara. Ve Erva'nın eşyalarını toplarken bulduğum vasiyet,

Ben Erva ,
Yada siz şuan okuyorsanız Şehit Erva Deniz.
Bu mektup elindeyse Şehit olmuşum ve nasıl Şehit olduğumu bile bilmiyorumdur. Bir insanın ölüceğini düşünüp eline bir kalem bir kağıt parçası alıp vasiyet yazması nasıl bir duygu yaşamadan anlayamazsınız hissetmeye çalışırsınız fakat gerçekten hissedemessiniz.

Bu satırları yazarken bile içimde bir korku veya bambaşka bir his yok. Neden olsunki? Neden bu güzel Şehitlik mertebesinden korkayım? Unutmayın ki biz ölmeyiz! Bizler bedenimiz elbette kara toprakta fakat ruhumuz sizle inancımız Allah'ta.

Yazarken bu satırları tekim sadece bir yanan kul olacak sigarayla. Ateşi çiğerim gibi tutuyor. Benim nedenmi çiğerim tütüyor? Kimim varki? Ne annem Ne babam? Ama biri var , kendini bana feda edecek , hiç bir şey düşünmeden beni destekleyen var biri Abim. Canım abim bana yalvardım bu mesleği seçmemem için ne diller döktüm saçımın teline zarar görmesinden korktun ama abi bende vatan sevgisi vardı bir yandan tek kalmış yetimlik.

Özür dilerim gözünden düşen yaşlar için, sen bana kıyamadın ama abim ben senin devam edicek göz yaşlarına kıydın. Allah'a emanet olun. Tek derdim bu vatan için ben canımı verdim Allah sevgisi ile sizlerin beni unutmaması. Bizim gibileri unutmayın.

Erva
(Üstü çizili)
ŞEHİT ERVA DENİZ

Hatırlamak ne mümkündü o satırları? Gözlerim indirilen tabuta kaydı. Geliyordu Erva gelinliğiyle kırmızı olan gelinliğiyle geliyordu.

En önde abisi Demir. Elinde tuttuğu çerçeve Erva bir yüzdeki gülümseme nasıl sığmıştı bir çerçeveye?

Adımlarla geliyordu. Bir adım, iki adım ve daha fazla ama kısa adımlarla geldi. Tabutu koydular mermerin üzerine ve önüne çerçevesi.

"Selam Dur!" Askerler selam durdu. Bende ve timde. "Rahat!" Komutu verildi fakat o komut pek önemsenmeli saygı ve selamla duruldu!

Demir al bayraklı tabuta dokundu sonra sarıldı. Öptü göz yaşları bayraklı tabuta dağıldı. "Güzelim, saçının teline kıyamadığım. Nereye gidiyorsun abini bırakıp? Beni neden kolundan bırakıyorsun güzelim?" Ağladı ben hayatımda ilk defa Demiri böyle yorgun bitik görmüştüm. Göz yaşlarım aktı durmadım arkamda bir omzuma koyup kendine çeken Kara'yı hissettim.

Demir'i çekmeye çalıştılar. Demir bırakmadı! "Ayrımayın bizi" dedi. Kalbim sızladı. Kara beni bırakıp Demir'in yanına gitti onu çekmeye çalıştılar. Zor zar aldılar tabut önünden.

Sıra gelmişti namaza herkes sıraya koyulup namaza başladılar. En ağır ve birilerinin son kez görüldüğü namaza.

Namaz bittiğinden hocanın ağzından dört cümle çıktı,

"Şehidimiz Erva Deniz'e hakkınızı helal ediyormusunuz?"

"Helal olsun "

"Hakkınızı helal ediyormusunuz?"

"Helal olsun "

"Hakkınızı helal ediyormusunuz?"

"Helal olsun "

Ve tek ve son cümle

"Vatan sağolsun "

Erva'nın yanında tabutuna askerler yanına sıra aldı. Selamla omzuna aldılar o anda kılıç timi bende dahi Erva'nın bütün bedenini sırtladık. Melek olmuştu gerçekten Erva.

Asker adımlarına ayak uydurarak cenaze arabasına doğru ilerledik. Her adım ciğerimi yakıyordu!

Hiç düşünmedim değil bu cenaze törenine benim dahil olmayıp sadece ölü bedenimin bulunduğu cenaze? Acaba nasıl olurdu? Nasıl ben şehit olucaktım? Mayına basarak? Bir kurşunla? Yada terör tarafından işkenceyle? Nasıl şehit olacaktım ben? Acım nasıl olucaktı? Arkamda kiler ne yapacaktı? Unutulacakmıydım? Yada hep beni anacaklarmıydım? Ailem gelirmiydi? Beni unutan ailem ne yapardı? Hiç bilmiyordum fakat çok düşünmüştüm.

Çerçeveyi tutan Demir havaya kaldırdı gururla şanla. Gözümdeki akan yaşları Zar zor sildim.

Arabanın önüne geldiğimizde tabutu askerler araca yerleştirdi. Son bakışımızdı Erva'ya güzelliğine. Şimdi kara toprağa koyulmak için görülüyordu. Kara Toprağa

🇹🇷

Şehitlik mezarlığındaydık gömülen çukura Tabutu koydular. Üstünü kılıç timi sırasıyla toprak atarak kapattı ve bir tahta parçası üstünde;

ŞEHİT ERVA DENİZ
MEMLEKET ANKARA
D.T 22.08.1999
Ö.T02.11.2023

Anne veya baba adı yazmıyordu. Acıydı hisettim. Üzerine toprağına kırmızı beyaz karanfiller konultu ve baş ucuna Kıpkırmızı büyük bir bayrak dikildi. Diğer tarafına bir fotoğrafını koydular. Zamanı gelince mezar taşı yapılacağını söylediler ve ,

" Vatan sağolsun" cümlesiyle gittiler. Geriye bir Erva kara toprakta ve bizler kaldık. Demir toprağa dokunuyor gözyaşlarını toprağa akıyordu. Kara ve diğer erkekler yanına geçip omzuna dokunup sarıldılar. Ben ve İlay dayanamayıp birbirimize sarılarak ağladık.

Demir ağzından bir cümle, "neden komutanım? Biz iyiler neden hep erkenceyiz?"

Tek bir cümle hayatın ne kadar adil olmadığını ifade etmişti.
Bizler tarihte olucaz fakat bizleri unutanlanlar bizleri unuttukları gibi unutulan olucaktı eminim. Bizler bu dünyama yaşadığımız acıyı Allah öbür dünyada en güzel cennetiyle taçlandıracaktı. Emindim.

Biz vatan kurtarmaya bir çok atalarımız gibi devam edeceğiz sizler rahat ve güzel bir hayat yaşayın diye kendini saçma ve gereksiz konulardan birbirinizi öldürüp doğrayın diye değil!

🇹🇷

ÖZEL ALAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin