"umudun doğduğu yer..."
Hayat her türlü devam ediyor. Bizler bu devam eden zamanlarda bir yerde illa takılı kalıyoruz. Bende haya takılı yerlerdeyim. Şuana kadar neler yaşandı fakat ailemden bir kişi bile arayıp sormadı. Gerçekten bu kadar mı unutulmuştum? Bu kadar mı değersiz dim? Onlar beni bir kalemde silecek kadar ne yaptım? Suçum nedir? Vatanımı sevip kurumammı? Yoksa kadın olduğum için bu mesleği seçmemmi?
(1 hafta sonra. )
Yanıbaşımdaki İlay gözleri kapalı güzel yüzüyle artık ne güzel rüya görüyorsa gülümsüyor. Daha 1 hafta önce uyandığım an İlay'ın ölüm haberini almıştım fakat bir mucizeye İlay resmen hayata geri dönmüştü. Allah'ın kadir gücü ne diyebilirim ki bu saatten sonra şükür etmek kalırdı bize. İlay o günden sonra 2 gün daha yoğun bakımda kalmıştı fakat iyi seanslardan sonra normal odaya almışlardı. 1 hafta resmen ölüm gibiydi bizlere Umut'a, bana, Kara'ya, Azize, çağrıya fakat benim gibi aynı duruma gene sahiptik asla aramayan ailesine gene bir umut bulunamadık.
Olduğu yerden huzursuzlanan gibi olan bacım İlay kırplanmaya başlamıştı. Hemen kendimi düzeltip İlay'a döndüm İlay Yavaş yavaş gözlerini açmaya başlamıştı.
"Güzelim, İlay'ım" gözlerini kırpıştırıp "Umay, Umay sen nasılsın?" "Biz çok iyiyiz güzelim bizi düşünme! Sen, sen iyimisin? Bir yerin ağrıyomu?" Kafasını hayır anlamda sallayan İlay anında paldur kültür bir sesle içeriye giren kılıç timi... "İlay!" Diye atlayan Umut...
Umut'un gözlerinde ki yorgunluk şuan ki mutluluğuna değerdi. Kafamı çevirmeden belime tutunup kendine çekip saçlarımın üzerine buse konduran Kara... En çokta yorumlanlardı, kendini bile toplamayı , iyileştirmeyi düşünmeden bizi iyileştirdi kalbim. Gözlerindeki o toprak rengi daha da koyulaşmıştı. Yorgundu hemde hiç olmadığı kadar fakat beni nasıl iyileştirdiyse o güzel kalbiyle ben onun için canımı feda ettiğim gibi onu her türlü iyileştirecektim. Başka kimim vardıki?
( 1 ay önce. (Operasyon anı ). )
"Umay çabuk oradan uzaklaş" kulaklığıma gelen emir sesiydi. Fakat içeride Kara mahsurdu, "siz ne dediğinizin farkamasınız? Kara içerde birazdan bomba patlıcak! Siz hayla oradan git diyorsunuz? Hayla zaman var acele edip çıkarmamız lazım!" Karşımda kocaman terk edilmiş bir boş sanayi bölgesi ama içinde her katında 1 kat aralıklı bomba. Fakat dahada önemlisi içinde Kara. Ben timin 1 metreden biraz daha fazla ilerisinde fakat sanayi bölgesine 1.50 metre yakın."Umay bak içeride Kara varmı onu bile bilmiyoruz? Kara'yı oraya koyduk dediler teröristler fakat orada olmadığında belli tuzak olduğu belli. Lütfen bacım oradan uzaklaş." İlay'ın sözlerinde de ihtimal olabilir di ama içimden bir ses kara' oraya koyduklarını söylüyordu. Çünkü tam 15 dakika önce birden Kara ortadan kaybolup onun tesisinden teröristler orada olduğunu söyledi.
"İlay haklı yenge , pardon şefim lütfen Kara orada olmayabilir. Emin değiliz!" Çağrıda aynı kelime ve onu onaylayan demir ve Aziz fakat Umut "ya Umay'ın dediği gibiyse o ihtimaldir var! Bir şey yapmamız lazım! İhmal edin şu bombayı!" Umut'un dediği gibi aynı zamanda bomba dakikası 2.30 kalmıştı!
Aziz "yapamam komutanım yapamam bu bomba ihmal edilemez tek çare içiriye girip bakmamız başka çare yok!" Umut bir şeyi tekmelediği kesindi. Telsizi elime alıp "ya benimle gelip bakarız kurtarırız yada ben tek giderim! Amaç birlik olmamız değilmi!" Telsizden Demir"şefim bakın haklısınız ama hepimizin özellikle Kara'nın da canını hiçe atamayız biliyoruz fakat bunu yapamazlar ihtimal yok çünkü zaten uzaklaşmışlardı Kara'yı oraya koyarken bile görürdüm." "Aynen öyle yengecim pardon şefim adımın çağrı olduğunu kadar bilirim onu geçin İlay'da görürdü." Onu dinlerken silahının dürbünün hiza aldığı camın orada bir asılı insan görmüştüm formalı fakat sırtı dönük!
"Hayır , hayır , hayır Kara!" Derken silahı bile unutup koşmaya başladım! "Umay dur!" Diye bağıran tim arkadan koşarak bağıran İlay!
Ben hayla öyle bir koşuyorum ki bazen tökezliyordum. Adımlarım hızlanırken binaya varmıştım. İçeriye girdiğimde bomba süresi 1.50 dakikaydı. Koşarak adım larla 3 kattaki Kara'nın yanına çıkıyordum. Camdan gördüğümde ise İlay varmıştı bile.
Adımlarım hızlanıyordu ama titreyen korku panikten hissizleşiyordu. 3 katın yarısı da tökezlemiştim ellerime batan cam parçaları acıyla gözlerimdeki yaşı fark ettirmişti.
Ayaklanıp sürüne sürüne "Kara! Kara ses ver!" Diye bağırarak odalara baktım. Tam odaya girdiğimde büyük bir boşluğa uğradım! "Hayır , hayır bu olamaz sıçtım" arkamdan gelen sese döndüğümde İlay ise "ben sana dedim yalan" demeye kalmadan o ses kulaklarımı doldurdu!
Kısa süreliğine süre bile değildi sanilise içinde yerde buldum ve üzerime gelen taşlar. İlay'ın bana sesleniş sesleri hayla bir bilinçteydi. "İlay..." Diyordum ama duymuyordu yada ben diyor sanıyordum. Böbreklerime inen o basınç nefessiz bırakıyordu. Öksürüklerim çoğalıyordu karnımı tutuyordum fakat beynim paylıyordu resmen. Kalbimi sormayın o zaten varla yok arasındaydı şimdi yok olmuştu tam.
Ölüyordum pardon bizler ölmeyiz şehit oluruz şehitlere ölü demek hakarettir. Bizler ölmeyiz toprağa gömülür bedenimiz ama ruhumuz hep sizlerledir bizler yani şehitler hep bizi izler görür. Bazen size bir şey derler ama biz onları yok sayarız duymayız. Sahi bizler neden onları unuturuz? Onlar kahraman değilmi vatan kahramanları , kahramanlar unutulmaz ki fakat bizim milletimiz kendi kahramanlarını unutuyor ne acı değil mi? Kahramanlar heleki vatan kahramanları unutulmasın lütfen onlar şehit olunca 1,2 yıl yada daha az bir süre yas tutup hiç saymayalım. Onlar çünkü unutulmak için değil hep anılmak hep gurur duyulmak için şehit yani kahraman oldular.
Gözlerimi zorlayarak açtığımda kulaklarımda ki çınlama yükseldi ama o çınlamanın ardında bir sesler geliyordu. Kara'nın sesi. O yaşıyordu, gerçekten yaşıyordu sahi o yaşasın diye canımı feda ederdim. Ellerini yüzümü avcuna alıp bir şeyler diyordu fakat gözlerim ayak ucumda Umut'un kollarındaki İlay'daydı. Evet benim başka bir pişpanlığım şuan oydu benim yüzümden bu halde olmasıydı fakat hep aynı sözümüz aklıma geldi "eğer şehit olacaksak beraber olacağız çünkü biz bu meslek ve bu şehitlik mertebesi için neler yapmadık hep beraber yaptık o yüzden bu şehitlik mertebesine beraber ulaşacağız anca beraber kanca beraber ne bacım." Vay be İlay demekki gönülden isteyince Allah'ım , yaradanım olaya değil cevaba baktı bize bu gönülden isteğimizi beraber yaşattı.
Tabi güzel kardeşim senin canının bile yanmasını istemezdim şehit olman gurur heleki beraber olmak. Fakat o can yarısı benim şuan yandığı gibide yanmasını istemezdim Allah kalbimi bilir.
Bana bakıyordun İlay gülüyordun ve "oldu isteğimiz şuan oluyor" diye söylüyordun fakat bana sadece ağız oynatarak diyordun. Oluyordu gerçekten çünkü ben artık etraftaki kimseyi duyamıyordum sadece kulağımı saran çınlama sesi vardı tek görüntü ve tek gördüğüm sendin. Kafamı kendine çevirmişti sonra Kara bana ağlayarak yalvararak bir şeyler anlatıyordu. Kara'nın bu hali canımı acıtıyor du fakat elimden bir şey gelmiyor du. Kim bilir onun canı nasıl yanıyordu 2. Defa...
Kulaklarım çınlaması geçiyordu fakat gözlerimde kapanıyordu bedenim bedenimden ayrılıyordu resmen artık anlamıştım bizde diğer şehitler gibi unutulucağımızı. Ailem ne düşünürdü acaba yas tutar mıydı yada beni takmayıp benim cenazeme bile gelmezlermiydi. Emindim bir gün unutulucağıma...
( Günümüz. )
Etrafına ve yanımdaki adama bakıyorum Allah bana bir tane daha yaşam hakkı vermişti ve bir güzel daha an. Tekrardan şükürler olsun şuanki halimize sevdiklerim yanımda sevdiğim adam yanımda.
***
"Unutmayalım, kahramanları özellikle vatan kahramanlarını..."
İyi zamanlar yeni bölümde görüşmek üzere.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZEL ALAN
De Todo"bizler uğruna can verdiğimiz bu vatanı daima ayakta tutmaya çalışan askerleriz. Bizler kahraman diye geçeriz ama asıl kahramanlar kırmızıdır, toprağı kırmızı yapandır. Onlar şehitlerdir. Onlar bizler için bizleri bu mevkiye ulaştırmak için çabalıyı...