san sakin adımlarla sokağı yürürken çaprazdaki cafeyi görünce duraksadı,buluşacakları mekan burasıydı.derin bi nefes alıp tekrar yavaş yavaş cafeye ilerledi.içeriden kahkaha sesleri geliyordu diğerleri çoktan gelmiş olmalıydı zaten birazcık gecikmişti san.kapıyı yavaş itti,içeri girdi zaten kalabalık olduklardan hemen gözleri buldu grubunu ve sonrasında parlak gözleriyle çevresindekileri merakla dinleyen bedeni.sessiz gözüküyordu,normalde ortamda kahkahaları yankılanan kişi o olurdu.
"san,burdayız."
hongjoong'un seslenmesiyle irkildi ve gülümsedi sakince.
wooyoung san'ın geldiğini fark edince aniden ayağa kalktı.ne yapacağını bilemiyordu koşup sarılmak istiyordu ama san'ın vereceği tepkiden onu rahatsız etmekten çok korkuyordu.kendinden biraz uzun ve iri beden ona yaklaşmaya başlayınca her adımında biraz daha gerildi,kokusu burnuna çarptığı anda durdu san'ın bedeni ve kollarını iki yana açtı.wooyoung bunu beklemediğinden algılayamamıştı bi süre.san'ın sesini duyunca fark etti olanları.
"sarılmayacak mıyız,özlemedin mi beni yoksa?"
wooyoung sanki bunu demesini bekliyorcasına bi adım atıp ellerini sıkıca sardı san'ın beline.kafası göğsüne denk geliyordu iyice yasladı kafasını kalbinin üzerine.ağlamak istemiyordu ama gözlerinin doluşuna engel olamıyordu bi türlü.
"özledim san'ım çok özledim hem de."
diğerleri sessizce izliyordu onları sadece hongjoong ve jongho birbirine bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.yeosang bi anda burnunu çekince herkesin bakışları ona yöneldi.wooyoung bile kafasını kaldırıp arkadaşına baktı.yeosang'ın ağladığını görünce kısa bir kahkaha atarak ayırdı kollarını san'dan ve arkadaşının yanına gitti.
"yeo'm ağlıyor musun sen?"
ellerini yüzüne kapatıp utanan çocuğa sardı kollarını.herkes gülmemeye çalışıyordu ama wooyoung tekrar kıkırdayınca gülmeye başladı herkes.
"hayır ağlamıyorum be."
"ellerini yüzünden çek o zaman."dedi zorla ellerini tutup yüzünden ayırarak.
yeosang'ın kendini sıkmaktan kızarmış yüzünü görünce dayanamayıp gülümsedi arkadaşına."of özür dilerim tutamadım kendimi sizi öyle görünce" dedi yeosang wooyoung'a bakarak.wooyoung kafasını eğip gözleri dolu dolu tebessüm etti ve sarıldı arkadaşına.
"ay ben de ağlayacağım şimdi yeter."
"tamam durun artık ağlatmayın sevgilimi." mingi kolunu yunho'nun omzuna atarak başını göğsüne yasladı.
"ben anlamadım hiçbir şey neden birbirinizi yeni görmüş gibi davranıyosunuz?"diye sordu jongho san'a dönerek.
san ne diyeceğini bilemediğinden kafasını önüne eğdi.konunun açılmasını açıklama yapmak zorunda kalacağı bi ortam olmasını istemiyordu,sadece sustu.
"bi süredir yoğun olduğumdan görüşemiyorduk da."
wooyoung'un sesini duyunca hızlıca kafasının sesin geldiği yöne çevirdi.gülümseyerek ona bakan yüzü görünce sakince gülümseyerek kafasıyla teşekkür etti.
"anladım."dedi jongho fazla üstelemeyerek.
"ee ne yiyoruz?"
mingi ortamdaki gergin havayı fark ederek masanın üstündeki menüleri herkese dağıtmaya başladı.
"karışık pizza yiyeceğim ben"dedi wooyoung menüye bile bakmadan.herkes ne yiyeceğine karar verdiğinde hongjoong garsona seslendi ve teker teker söyledi.garson arkasını dönüp gideceği an san bir şey unutmuşcasına kıpırdanıp seslendi garsona.