Bu bölümü okuyan sana itafen yazıldı.
____________________________________
Aşk mıydı seni bana düşündüren
Yoksa o ellerin miydi ellerimi titreten
Zaman mıydı seni bana özleten
Yoksa o gözlerin miydi gözlerimden gitmeyenU.Devranlı
____________________________________
Neden ağlıyorsun?
"Gidiyorum buradan, artık oynayamayacağız beraber. Kaybedeceğiz birbirimizi, bir daha göremeyeceğim seni."
Minik elleriyle, küçük kızın gözlerinden düşen yaşları silerek konuştu: "Üzülme papatya'm... Hem biz birbirimizi hiç kaybetmeyiz ki."
Bu duruma şaşırmış küçük kız şaşkınlıkla sordu: "Nasıl?"
"Büyüyünce seni bulurum. Ne olur şimdi üzülme papatya'm..."
"Büyüyünce beni nasıl bulacaksın?"
Küçük çocuk çantasından tükenmez kalemi çıkarttı ve kızın yüzük parmağına minik bir papatya çizdi."Böyle..."
"Ya ben seni unutursam!"
"Ben ikimiz yerine de hatırlarım.""Çok uzaklara gitsem bile mi?"
"Çok uzaklara gitsen bile...""Söz mü?"
"Söz," dedi şu ana kadar asla söz vermemiş olan çocuk....
Güneş tepede cayır cayırdı, keskin gözlerinin değdiği yerleri yakıp kavuruyor, kendisinden korunmaya çalışanların üzerine ise harlı nefesini sunuyordu. O nefes, saklanabilecekleri yanılgısına düşenleri nerede olursa olsun buluyor, yakıp kavuruyordu. Kavuracaktı da...
O sıcak haziran gününde, başına vuran tam tepedeki güneşi umursamadan dışarıdaydı Esin. Ufak esintiye minnettardı. O da olmasa hastaneden toplarlardı artık. "Kim gelir?" diye düşündü. Daha sonra da kendine gelerek düşüncesini yeniledi. "Gelen olur mu?"
Yaşadıkları yerin az uzağında kendine ait bellediği bir yer vardı. Kendisine aitti. Orayı benimsemişti, bir şeyden kaçmak istediğinde sığındığı bir yer...
Denizin kenarında, kimsenin aklına gelmeyecek bir yerdi. Sadece Esin bir de...
Orası kapkaranlık bir geçmişti.08/08/2016
"Ben bakarım" diyerek koşturdu genç kız. Birkaç gün önce görevinin biteceğini haber vermişti sevdiği. Gözlerinin içi parlamıştı bunu duyunca Esin'in. Cıvıl cıvıl, hareketli, hayat dolu bir kızdı Esin, kapıyı açana kadar...
Her açılan kapının ardında bir kapı kapanır. Öyle ya, hayatın dengesi böyledir çünkü. Terazi böyle dengede kalır. Bazen denge bozulur, iyi şeyler yukarı çıktıkça çıkar. Kötüler ise en dibe çöker. Bu sefer zincirin kırıldığını sanarken, kendini kötülüklerle aynı seviyede bulursun. Artık sen de diptesindir, en dipte...
Esin'in de hayatının dönüm noktasıydı o kapı. Bir kapıyı açarken diğerinin kapanacağından o an haberi olmuş, gencecik yaşında öğrenmişti hayatı. İçinde dolmuş olan hayat bir anda yerini kara, kapkara bulutlara bırakmıştı.