six

154 30 9
                                    

Aynadan son bir kez kendine bakıp uzun saçlarını düzelttikten sonra odasından çıktı Beomgyu. Uzun siyah ceketi, beyaz gömleği ve ceketle aynı renkte bir pantolon vardı üzerinde, kestane rengindeki uzun saçlarını özenle taramıştı.

"Çok yakışıklı olmuşsun abi!" dedi Yunjin, odadan çıkan abisini görünce. Gözleri heyecanla parlamıştı.

"Teşekkür ederim." diye cevapladı küçük kızı, Beomgyu. Kardeşinin tepkisi utanmasına sebep olmuştu. Yakışıklı olduğunu biliyordu, daha önce birçok insandan duymuştu bunu.

"Oğlum, mükemmel görünüyorsun." dedi Mrs. Choi salona giren çocuklarıyla. Heyecanla oturduğu koltuktan kalkmıştı. O da tıpkı kocası gibi düşünüyordu. Oğlunun baloya gitmesinden ve zengin kişilerin arasına katılmasından gayet memnundu.

"Beni utandırıyorsunuz." deyip bakışlarını kaçırdı genç oğlan. Zaten yeterince gergindi, bu tepkiler de yardımcı olmuyordu ona.

"Eminim çok güzel bir kızla dans edersin." deyip karşısındaki genci baştan aşağı süzdü yaşlı kadın. Annesinin imalı ses tonu yüzünden Beomgyu yutkunmuştu.

"Ben yola çıkayım artık. İyi akşamlar." dedi utançla ve saygıyla eğildikten sonra evden çıktı.

***

Genç oğlan balo salonuna girdiği vakit, dudakları hafifçe aralandı. Salonun tavanında gösterişli avizeler asılıydı, bir duvarda büyük pencereler, diğer duvarda ise pencerelerle aynı boyda aynalar vardı. Duvarlara yapılmış kabartmalar hoş bir görüntü sunuyordu. Salon epey kalabalıktı.

"Hoş geldiniz." diyerek selamladı bir kâhya, Beomgyu'yu. Genç oğlan da hemen karşılık verdi. Ne yapması ya da nereye gitmesi gerektiğinden hiç emin değildi.

Salonun ortalarına doğru ilerledi yavaşça. Birkaç göz üzerine dikilince başını önüne eğdi. Soylu oldukları her hâllerinden belli insanların, hiç istemese de dikkatini çekmişti ve bu çok rahatsız ediciydi. O, böyle şeylere hiç alışık değildi ki.

"Gelmenize sevindim." Beomgyu duyduğu sesle başını kaldırdı.

Kang Terry Taehyun, iki aydır bekleyişin ardından şimdi tam karşısında dikiliyor ve hafifçe gülümsüyordu. Alnı açıktı, siyah saçları hâlâ aynı görünüyordu, belki birazcık uzamış olabilirlerdi. Üstünde, yakaları ve kollarında işlemeleri olan siyah bir ceket vardı. Ceketin açık olan düğmeleri arasından, oğlanın giydiği beyaz gömlek belli oluyordu. Kollarını belinde birleştirmişti. Bu duruşuyla adeta masaldan çıkmış bir prens gibi görünüyordu.

Beomgyu ilk başta duraksadı fakat kendine geldiğinde oğlanın gülümsemesine karşılık verip saygıyla eğildi.

"Umarım iyisinizdir."

"İyiyim Mr. Kang. Umuyorum ki siz de iyisinizdir." dedi uzun saçlı genç. Kalbi gittikçe hızlanıyor, onu korkutuyordu. Karşısındaki oğlanın, bir şairin kaleminden yazılmış gibi duran kusursuz yüzü de hiç yardımcı olmuyordu.

"Teşekkür ederim." diye karşılık verdi Taehyun gülümsemesini büyütürken. Genç adamın belli olan gamzesiyle Beomgyu şaşırdı. İlk kez Taehyun'u bu şekilde görmüştü. Gerçi zaten sadece bir kez görüşmüşlerdi, onun bu hâline şaşırmamalıydı.

"Daha önce hiç baloya geldiniz mi?" diye sordu Taehyun. Bakışlarını salondaki çiftlerde dolaştırmış ve en sonunda tekrardan karşısındaki oğlana çevirmişti. Aslında cevabı tahmin ediyordu. Beomgyu'nun yabancı olduğu fazla belliydi.

sculptural, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin