3 Ay SonraParmaklarım narince yüzüme gidiyordu, 3 kalın ve uzun çukurdan geçerek alnımdan başlayıp yanağımda son buluyordu. Zamanla kurumuş kan lekeleri ve parçalanmış derinin izi kalmıştı, vahşi bir hayvanın pençelerine kapılmış gibi.
Göz kapağıma değdiğinde parmağım bir süre orada bekledim. Sol gözüm kahverengisiyle parıl parıl parıldarken sağ gözümün siyahı gitmişti, rahatsız edici bir griye dönüp küçük damarlar halinde kan saçılmıştı içine. Kırmızı uzun çizgiler her zaman orada dururdu, ince kan sızıntılarıydı bunlar; gözümün içine dolan.Aynada bir süre daha silüetime bakıp yüzümü yıkamaya eğildim, soğuk su yüzüme çarptığında ve tekrar aynaya döndüğümde bir kez daha gerçekle yüzleştim; göz etrafımdaki bu yara asla suyla geçmeyecekti.
Asıl garip olan ona kızgın değildim, bu hale geldiğim için ve insanların beni ilk gördüğünde anlık olarak duraksamaları için onu suçlamamıştım.Banyo kapısını kapatıp salona geçtiğimde Seungmin ve abim oturmuş konuşuyorlardı. Seungmin'in yanında sargı bezleri ve cam şişeli sıvı ilaçlar vardı, onların arkasına da hafif kan bulaşmış bir bez koyuvermişti.
Abim ceketini çıkartmış ve koltuğun kenarına atmış, bembeyaz tişörtünü ortaya çıkarmıştı. Karnının sarıldığı tişörtün altından oldukça da belli oluyordu..
Evet, o gün doktora gitmeyi reddedip onu Seungmin'in tedavi etmesini istediğini söylemiş, bu süre boyunca onunla birlikte iyileşmişti. Onun yumruğu öyle sertti ki bir an olsun abimin karnını parçalayacak sanmıştım, fakat sadece biraz darbe almıştı.Derin bir nefes alarak canım sıkkın bir şekilde, parmaklarımın ucundaki göz bandı düşecek gibi sallanır halde onların yanına gittim, varlığımı hissetmiş olacaklar ki vücutlarını bana döndüler. Koltuğa yayıldığımda abimin gözü hafif de olsa göz bandıma kaymıştı, yine de bozuntuya vermeden tekrar bana döndü.
"Karnın iyileşmedi mi?"
Ona bakmıyordum, yeri izliyordum. O günden sonra ne zaman konuşsak aramızda garip bir yabancılık, bir gerginlik yatardı; şimdi olduğu gibi.
"İyiyim, Seungmin sayesinde."
"Ben kötüyüm ama, değil mi? Onun sayesinde.."
"..."
"Abi neden onu birden affettin? Çok geç kaldığını da mı geç anladın?"
"Sanırım öyle oldu.."
Yüzümü ikisine dönerek beni net bir şekilde görmelerini sağladım, anlığına da olsa yüzlerinde bir tiksinti ifadesi oluşuyordu.
Ona sert bir şekilde baktığımda ve ses etmediğimde abimin yutkunduğunu, ikisinin gözünün de benim gözümde olduğunu anladım. Yoksa neden onlara bakıp tiksinmelerini sağlayacaktım ki?..
Yüzümü daha fazla incelemelerine izin vermeyip beyaz göz bandını hızlıca kulaklarımdan geçirdim ve kusurumu kapatıverdim.
"Korkunç, değil mi?"
"Değil."
"Yalan."
"Git Jisung'u kontrol et. Bir şeye ihtiyacı olabilir.."
"Onu görmeye mi gitmeliyim?..Peki."
Ona kızmasam da nedense adını ağzıma almak istemiyordum, bir yabancılık duyuyordum.
Ayaklanıp odadan çıkacakken abimin bu sefer sert çıkan sesini işittim.
"Ona adıyla seslen."
Durduğum yerde gözlerim hayal kırıklığı dolu bir şekilde başımı yere eğip sırıttım, sinirlerim bozulmuştu.Odamın önüne vardığımda nefes alarak kapıyı araladım ve arkamı dönerek kapıyı tekrar kapattım.
Ona baktığımda yatağın başında dizlerinin üzerine oturmuş, parmakları ile uğraşıyordu başı yere eğikken.
"Jisung."
Başını bana dönmüyordu, hala tırnaklarına odaklanmıştı, o günkinin aksine kısa olan tırnaklarına.
Beni dikkate almayacağını farkettiğimde nefes vererek yatağın köşesine oturup başımı ona döndüm.
Yüz ifadem yumuşakken onun ifadesini asla göremiyordum, yine aynısını yapıyordu.
Benimle yüzleşmek istemediğinde yüzünü ölümüne yere eğiyor, gebe olduğundan beri her seferinde aynı şekilde dizlerinin üzerine oturuyordu.
"Jisung bana dön."
3 ay öncesinden beri ihtiyacı olan şeyleri benimle paylaşıp suçluluk duygusu yüzünden hiçbir duygu ifadesi göstermeden ortadan kayboluyordu. Yani mümkün olduğunca benden kaçıyordu sürekli..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHÇEDE ZOMBİ VAR BEYİM! -Minsung
LosoweYıllarını birlikte geçiren ve asla uslu durmayan gençler ya bela açar, ya da bela bulurlar. Ki buldukları bela açtıkları beladan daha uzun ömürlü ve acıdır. Peki ya bu sefer bu bela ömür boyu sürmek zorunda kalmış olsaydı? "Bedenim..Ne oldu buraya...