Tüm zorluklara rağmen ayakta durmayı
başaran kadınlara...İyi okumalar:))
🍂
İlk nefes. Sessiz bir mırıldanış, haykırış dolu bir kıyamet.
İkinci nefes. Kaybolan ses, acı dolu bir feryat.
Üçüncü nefes. Yok oluş, boyuna takılan bir urgan.
Nefes, sadece nefes. Dudaklarımdan içeri sızıp ciğerlerimle buluşmak için can atan şey. Asırlardır muhtaç olduğum tek şey. Ciğerlerimle buluşmak isteyen nefesimi zorlaştıran soluk boruma takılan hıçkırıklardı. Hayır. Koca mavi varilin içine doldurulan suya başım gömülüp duruluyordu ard arda, bu da nefes alışverişlerimi zorlaştırıyordu. Arkadan ellerim bağlı olduğu için karşı koyamıyordum, aslında hiç bir zaman koyamıyordum aciz bir durumdayım her zamanki gibi. Acizlik, asırlardır peşimi bırakmayandı, bulunduğum her zor durumda oradaydı, yerini koruyor peşimi bırakmıyordu, sanki kendini bana mühürlemişti bir virüs gibi yayılmıştı ruhuma ve ben buna engel olamıyordum.
Ben hızla soluk alıp verirken saçlarıma asılan adam çenemi sıkıp konuşuyordu ama ben onu bir türlü duyamıyordum, o kadar hızlı soluk alıp veriyordum ki kalbim şiddetle çarpıyor, kulaklarım uğulduyordu. Çok suya maruz kaldığım için üstüm tamamen sırılsıklamdı ve suyun buz gibi soğuk olması istemsizce dişlerimin birbirine çarpmasına sebep oluyordu. Tir tir titriyordum.
"...Cevap ver lan bana!" Diye bağırdı yine aynı şahıs.
Mehmet Kutseli!
Babam! Babalık haricinde tüm boku yiyen herif! Annemin katili! Çocukluğumun katili! Ben İzel Alin Kutseli, daha yeni beşinci yaşımı doldurduğum günden sonra çocuk olmayı bırakmıştım. İzel ismini bana koyan kişi Mehmet Kutseli'ydi, namı diğer babam. Daha önce hiç anlamını merak edipte bakmamıştım ki zaten bakmama gerek bile yoktu çünkü Mehmet Kutseli bunu hafızamı kaybetsem bile hatırlayacağım bir şekilde açıklamıştı. İzel, İz bırakan el demekti ve Mehmet Kutseli ben daha beş yaşındayken bunu bana en net şekilde açıklamıştı. Ellerinin bıraktığı izler her yıl artıyordu durmadan. İsmimi ruhuma kazıyordu, kirleterek. Bir baba öz kızına bunu yapar mıydı? Ona dokunur muydu? Ben o yaşta bile dayağa razıydım, tek istediğim şey çocukluğumu benden almaması olmuştu fakat almıştı. Hiç acımadan.
Her akşam uyumadan önce annemin suyuna uyku ilacı katıyordu, yardım çığlıklarımı duymasın diye. Annemin derin bir uykuda olduğundan emin olduktan sonra odasından çıkar adımı bağıra bağıra söyleyerek odama gelirdi. Bense korkudan hiç uyuyamaz ne zaman geleceğine dair hep tetikte olurdum. Adımı onun ağzından duyduğum an hızla dolabımın içine saklanır ve gözlerimi sımsıkı yumarak bu korkunç anın bitmesini beklerdim. Fakat bitmezdi. Asırlarca bitmeyen şey sadece bir günde bitmezdi, kendimi bitecek diyerek avutuyordum. Bana her dokunmaya çalıştığında hırçınlaşır engel olmaya çalışırdım. Fakat bana uyguladığı şiddetin haddi hesabı yoktu. Küçüktüm daha fazla şiddet görmemek için kendimi susturuyordum. Bazı geceler lavaboya saklanıyor bazenleri ise çatı katına çıkıp buz gibi havada, buz gibi zeminde yatıyordum. Ben İzel Alin Kutseli, çocukluğu henüz 5 yaşındayken elinden alınan ama asla dik duruşundan ödün vermeyen, canımı yakan herkesi küle çeviren o kadındım.
Çenemi kırarcasına sıkması canımı yakıyordu fakat bundan daha beter acılar çektiğim için pek etkisi yoktu. Alışkındım. Bu sefer net duyuyordum onun sesini, nefes alışverişlerim düzene girmiş, kalp atışlarım yavaşlamıştı. Ona cevap vermediğim için sağ yanağıma yediğim sert tokadın etkisiyle yüzüm sağ tarafa doğru dönmüştü. Yanağımdaki karıncalanma hissi yüzümün sağ tarafını komple abluka altına almaya başladı. Fakat umursamadım. Hissis bakışlarım tiksinircesine yüzündeydi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH BEYAZA KÖRDÜĞÜM
Actionİlk nefes. Sessiz bir mırıldanış, haykırış dolu bir kıyamet. İkinci nefes. Kaybolan ses, acı dolu bir feryat. Üçüncü nefes. Yok oluş, boyuna takılan bir urgan. Ben İzel Alin Kutseli, babasının şiddetleri ve istismarlarıyla büyüyen kız çocuğu. Yanmas...