Sabah uyandığımda pek de sabah olmadığını saate bakınca fark ettim. Kafamı çevirdiğimde camdan mileyi gördüm. Odanın balkonunda, sandalyede oturarak masadan kupayı kaldırıp dudaklarına getirdi, muhtemelen kahve içiyordu ve de boş boş dışarı bakıyordu. Arda Turan derin düşüncelere dalmış gibi...
Onu böyle düşünceli hallere girmesi hoşuma gitti,çünkü amacım oydu. Bir süre dudaklarının bardağa olan temasını,çok sessiz bir şekilde kupayı masaya koyuşunu ve arada kısacık saçlarını avucunun içine alarak gezdirmesini izledim.
Sessizce yataktan kalktım ve açık olan balkondan girip milenin yanağından öptüm. "Günaydın kanka" dedim, bana meşhur side eye bakışını atınca gülümsedim. Aslında içimde nasıl kahkahalar atıyordum...
Karşısına oturduğumda, gözlerini tekrar dışarı doğru çevirdi. "Bana günaydın yok mu?" dedim,sorduğum soru ile bakışlarını tekrar bana çevirdi "Hayır" aldığım kısa cevap onu nasıl çıldırttığını belli ediyordu. Çok geçmeden oturduğum yerden kalktım,milenin yanından geçerken dudaklarına götürmek için eline aldığı kupayı elinden aldım.
Kafasını soluna çevirerek bana baktı,ne yapacağımı biliyordu. Kupayı biraz çevirdim,nedenini anlayan mile pişkin pişkin bana bakmaya devam etti. Kupayı dudaklarımı değdirdim ve bir yudum alıp masaya koydum. Masaya koymak için biraz değildim kafamı çevirdiğimde mile ile göz gözeydim ve yakındım, tam da istediğim gibi.
Gözlerinin içine bakarak pişkince gülümseyice gözlerimdeki bakışları dudaklarıma indi. "Bana öyle bakma" dedim,olduğum yerden dikleştim.
İçeri geçerken "Nasıl bakıyormuşum"dedi, sorusuna cevap vermeden banyoya geçtim ve elimi yüzümü yıkadım. Banyodan çıkınca mile tam karşımdaydı "soruma cevap ver" dedi, ellerimi gövdesinde birleştirdi.
"Sen nasıl baktığını bilmiyor musun?" sorusuna soruyla cevap verince bi afalladı gibi oldu. Valizimden çamaşır çıkarıp giyinmeye başladım. Mile de sorumu düşünüyordu sanırım.
altımdan şortumu çıkarıp eşofmanımı giydim. Milenin bana olan bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum, ama sırtım ona dönük olduğu için görmüyordum. Üstümdeki tişörtü çıkardım ve mileye döndüm. Aşşağıda olan bakışlar ona dönmem ile gövdeme çıktı.Bir süre gövdemde kalan bakışlarını, dudaklarımda daha sonra da gözlerimde buluşturdu.
Tişörtü kafamdan geçirdim, mile hala bana bakıyordu. Mile bana doğru adımlayınca tişörtü tamamen üzerime geçirdim. Tam karşımda durup "İstediğim gibi bakarım sana KANKA" dedi, gülmeye başlayınca"Ne gülüyorsun?!" diye sordu.
Dediğine cevap vermeden "Üstünü giy korku evine gidicez"
Benden istediğini alamayacağını fark edince üstünü giydi ve tüm somurtganlığıyla asansöre bindik.Asansör dolu olunca kalabalığı yarıp en arkaya geçtik. İnsanlar bize garip garip bakış atsa da aldırış etmeden asansörün inmesini beklemeye başladık. Bir kat sonra bir kişi indi,o sırada elime değen ve hemen geri çekilen el ile irkildim. Elin mileye ait olduğunu fark edince gülümsedim. Kolumu kaldırmadan işaret parmağımla milenin elinin üstüne dokundum,ilk başta elini çekse de daha sonra hiç tepki vermedi.
Sürekli insanlar eksilip artıyordu ve asansör bol bol duruyordu bu yüzden rahattım. Bu sefer tüm parmaklarımla Milenin elini avcuma aldım ve baş parmağımla bir süre oynadıktan sonra parmaklarımı Milenin parmakları arasına geçirip el ele tutuşmamızı sağladım.
Mile tepki vermeden benim bir şeyler yapmamı bekliyordu,bana bakmadan. Sanıyorum ki 7. kat da sadece biz kalmıştık ve daha inecek çok kat vardı.
Herkes 7. katta inince mile elimi bırakmadan 6. kata inerken asansörü durdurdu. Mile bana bakıyordu bir şey demeden, ne yapacağını merak ettiğim için bir şey demeden izliyordum. Bana baktı, yaklaştı. Hala elimi bırakmamıştı,diğer eliylede elimi sardı. Tam karşımda iki elimi de tutarak bana bakıyordu. Dudaklarıma bakıp, alt dudağını ısırdı. Beni delirtmeye çalışıyordu, oysa beni öpse hepimiz rahatlıcaz da...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keko ve Karakurt
FanfictionBir varmış,bir yokmuş, kübalı bir kadın varmış.İyi ki varmış...