Aile için gerekmez kan bağı
Biz her koşulda aile olacağız-
"Şimdi Lee ailesi!".
"Hadi Minho!". Büyüğünün elini çekiştirip heyecanla kamera önüne koşan minik ile Minho güldü.
Miniklerin okulun son günüydü ve bu son günde karneleri ile beraber fotoğrafları çekiliyordu.
Felix karnesini havaya kaldırmış, onunla boynuna eşitleyen Minho ise bir eliyle karneyi gösterirken diğer eli küçüğünün sarı saçlarındaydı.
"Tamam çok güzel çıktınız!" diyen Jiho ile gülüp kenara çekildiler. "Jeongin bak karneme" diyerek gururla gösterdi.
Siyah minik ise dil çıkarıp "Benim de var ki" diyerek kendi karnesini salladı. Bununla kavga başlarken iç çekerek ayırdı onları Chan.
"Bakın bakın karnem!" diyerek yanlarına geldi Seungmin. "Seungmin çok güzel bu".
"Hey!" diyen Felix alıştığı ihanetler ile yanaklarını şişirdi. "Minho beni sevmiyor sanki bu ikisi" demesi ile büyüğü gülüp saçlarını okşadı.
"Hayır çok seviyorlar bir tanem, sadece seninle uğraşmak istiyorlar". Felix anladım diyerek başını sallamış, kısık gözlerle karşıya bakarken "Bende onlarla uğraşacağım" diyerek hızla yanından ayrılmıştı.
Minho başını iki yana sallayıp güldü, yerden kalkıp "Hyunjin ağlıyor mu?" diye sordu. Hepsi gülerken"Susun bakım aşkımın duygusal zamanı tamam mı?" diyerek çıkıştı Jisung.
Hyunjin ise hala ağlarken "Büyüdü bu şapşallar Jisung" demiş tekrar diğerlerinin gülmesine neden olmuştu.
Yavaştan herkes birbirine veda edip ayrılırken birleşik elleri ile ilerledi ikili.
"Evet ne yapmak istermiş benim kedi?" diye sorması ile Felix heyecanla "Lunapark!" demişti.
Minho başını salladı "O zaman rota lunapark" diyerek eliyle ileriyi göstermiş, Felix de kahkaha eşliğinde ona katılmıştı.
Biraz uzak olsa da yürüyüşü tercih etmişlerdi. Felix ile aralarında olan sözsüz bir şeydi bu, ikiside yürümeyi tercih ediyor yürürken olan gülüşmelerini seviyorlardı.
"Geldik!" diyerek heyecanla yerinde zıpladı minik. Minho ise jetonları almış, sıkıca tuttuğu minik el ile ilerlemişti.
"Evet neye binelim Lix?" diye sordu. Felix elini çenesine götürüp düşündü bir süre "Um atlı karınca?".
"O zaman koş!". İkisi gülerek koşturmaya başlamış, geldikleri oyuncak ile jetonları vermişlerdi.
Minho ilk önce miniğini seçtiği mavi ata oturtmuş daha sonra kendisi arkasına oturmuştu. Makine çalışıp dönmeye başladığında ise miniğinin mutluluk çığlıkları gülümsemesini sağlamıştı.
"Minho aynı masallardaki gibi değil mi?" diye sordu. "Hm mavi atlı prens oldun sen".
Felix gülüp "Evet! Ben mavi atlı prensim!" diyerek yumruğunu kaldırdı.
Atlı karıncadan indikten sonra farklı farklı oyuncaklara binmiş, Felix'in isteği üzerine taç almışlardı.
"Aaa Minho! Pamuk şeker var bak!" dedi Felix heyecanla. Tişörtünü çekiştirmesi ile Minho güldü "Tamamdır bebeğim alalım hadi".
Felix mutlulukla abinin yanına koşmuş arkasından Minho da hızlı adımlarla gelmişti.
Felix'e sarı bir tane alırken kendisi içinde klasik pembe almıştı. "Hepsini ye tamam mı?"
"Tamam!" diyerek büyük bir parça aldı. Gerisi ise Minho'nun tahmin ettiği gibi gelmemiş yarısında büyüğüne vermişti.
Artık hava kararmaya başlarken son oyuncak olarak dönme dolaba binmişlerdi.
En tepede Felix heyecan ve mutlulukla manzaraya bakarken Minho gülüp onun fotoğrafını çekti.
"Minho" demesi ile başını fotoğraftan kaldırıp miniğine baktı.
"Biliyor musun benim ailemde annem yoktu hiç. Tam hatırlamıyorum ama baba da kötüydü. Beni bıraktığında ise çok ağladım ben, korktum da. Ama sen geldin yanıma şey ben güvende hissettim".
Parmaklarıyla oynayarak anlattığı şeyler ile Minho şefkatle gülümsedi. Miniğini kendisine çekip sıkıca sarıldı, saçlarını okşadı.
"Güvendesin bebeğim. Ben yanında olduğum sürece güvendesin, hep seninleyim".
Başını salladı "Hm öyleyim".Dönme dolaptan inip lunaparktan çıkmış, günün son durağı olarak küçük bir yerde yemeklerini yemişlerdi.
Yemek sırasında çekindikleri fotoğrafları Minseo'ya atarken Felix'in ısrarları ile de görüntülü sohbet etmişlerdi.
Evinin yolunu tutarken Felix hala Minho'nun kucağına Minseo ile konuşuyordu.
"Sonra o çocukta bize çarptı Minseo çok sinir oldum ben" dedi sahte bir sinirle.
Minseo gülmüş "Ama bebeğim çarpışan arabaların amacı o-" derken arkadan gelen ses ile sözünü yarım bırakmıştı.
Minho başını uzatıp "Hayatım sen işine dön istersen, patron kızmasın" dedi ilgiyle. Minseo gülümsedi"İyi olur dikkatli gidin sizde. Yarın pasta ile geleceğim".
"Yaşasın!" diyen Felix ile gülerek aramayı bitirdiler. Evlerine ulaştıklarında ise Felix uyuya kalmış Minho da ona gülüp içeri girmişti.
İlk önce Felix'i yatağına bırakıp üstünü değiştirip. Yorganı üstüne örtüp saçlarına öpücük kondurdu.
Kalktığı sıra miniği elini tutmuş "Minho benimle uyu" demesi ile "Tamam bebeğim üstümü değiştirip geleceğin" diyerek saçlarını okşadı.
Kendi odasına geçip üstünü değiştirmiş, kedilerini kontrol etmişti. Odasına geri girip ceketinin cebinden Jiho dan aldığı çekindikleri fotoğrafı çıkardı.
Mutfağa ilerleyip su içmiş daha sonra buzdolabına ilerleyip resmi magnet ile tutturmuştu. Geri geri adımlayıp buzdolabına baktı ve yüzünde gülümseme oluştu.
İç çekti "Hayatıma renk getirdi gerçekten" dedi.
Eskiden bomboş olan şimdi ise çizimler ve resimler dolu buzdalabını arkasına bırakarak miniğinin odasına adımladı.
-Son-
Evet bu da bitti :')
Benim için ayrı bir yeri oldu bunların, çok tatlı bir ikili oldular.
Umarım sizde sevmişsinizdir 🤍
Başka minlixlerde görüşürüz
Baysss💛🤎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Baby // Minlix ✓
FanfictionSoğuk kış gününde işten çıkıp evine dönen Minho yolda donmak üzere olan küçük bir çocuk görür. 2Lee Minho & Felix (Ship kitabı değildir!)