İstanbul Hanımefendisi

215 18 11
                                    

"Hocam benim kendimi tanıtıcak birşeyim yok. Ben yazmak istemiyorum" Rüzgar

Ben neden her sene aynı olayı yaşıyorum. İki kelime yazmak ne kadar zor olabilir acaba.

"Rüzgarcım kaç defa diyeceğim? Kendinizi tanıtmak zor değil! Enazından iki kelime yazki seni tanıyabileyim"

"Hocam istediğimiz herşeyi yazabilirmiyiz?" Gizem

Bunlar nasıl 11. sınıf, hiçbişey anlamıyorlar ya.

"Kızım mal olsa anlar. Kaç defa diyecek hoca" Furkan

"O kadar çok konuşuyorsunuzki duymuyorum. Hem sensin mal" Gizem

"Arkadaşlar sizden rica ediyorum. Lütfen birbirimize hakaret etmeyin. Bu çok yanlış birşey. Hem yakışıyormu size hiç"

"Hocam burada edebiyat yapmayın bari. Şu zamana kadar hiç kimseye gerizekalı bile demedinizmi ya! Nasıl bu kadar sakinsiniz? Yemin ediyorum sizin yerinizde ben olsam sinirden herkese dalaşırım" Rüzgar

Rüzgarın dediğiyle herkes gülmeye başlayınca, bende tebessüm ettim. Daha ikinci dersteydik ama gayet güzel geçiyordu. Ön yargılı olmak istemem ama bu sınıfın beni anlayacağını düşünüyordum.

"Pekelaaaa. Hepiniz bana bakın. " Dediğimde, gülmeyi bırakıp bana baktılar.

"Ben Mısra İzel. Büyüyünce edebiyat öğretmeni olmak istiyorum. Edebiyatı çok seviyorum çünkü bitek o beni yargılamıyor, değiştirmek istemiyor, beni anlıyan edebiyat var bitek. Herkes deliymişim gibi bakıyor ama çoğu kişiye benzemek istememem beni deli yapmazki. Herhangi bir şiir okumam, veya hikaye yazmam gözlerine batmaya başladı artık. Herkesin deliymişim gibi bakışları çok üzmeye başladı. Ama onları aldırmayacağım artık. Ben kendimim ve kimse beni değiştiremez. "

Bu sözleri söylediğimde herkes hala susmuş, birşey anlamayarak bana bakıyorlardı." Ben sizin yaşınızdayken genellikle bunları yazardım kağıda. Benim o zamandan bu zamana tek derdim bu. Artık insanların bana deliymişim gibi bakması üzmeye başladı. Ama biliyormusunuz... Ben her sene okullar açıldığında çok mutlu oluyorum. Azda olsa beni anlayan kişiler oluyor. Şimdi kağıdı önüme koyup, kendini anlat deseler, yine bunları yazarım. Yada şiirlerden, masallardan, edebiyattan bahsederim. Şimdi rica ediyorum. İçinizden ne geliyorsa kağıtlara yazın. Asla yargılamayacağıma emin olabilirsiniz. "

Dediklerimle herkes kağıdına dönmüştü. Bende o sırada yoklamayı almaya başladım.

" Herkes burada değilmi? "

" Evet hocam" Eray

"Tamam teşekkür ederim"

▪️▪️▪️▪️▪️▪️▪️

"Bugünlük dersimiz böyleydi. Hem sınıf hem edebiyat hocanız olduğum için, haftada en çok beni göreceksiniz. O yüzden yarın yine görüşürüz. Sormak istediğiniz birşey olursa ya bahçe, ya öğretmenler odasındayımdır." Diyerek sınıftan çıktım.

Öğretmenler odasına girdiğimde herkes bana gülümseyerek baktı. İyi insanlara benziyorlardı aslında. Ama Çağ beyin şuan bana hala sırıtarak bakması normalmiydi? Serserilere benziyordu. Nasıl öğretmen yapmışlar bunu anlamıyorumki.

Koltuklarda oturan bir öğretmen bana gülümsedi ve yanıma gelip elini uzattı. "Merhaba Mısra, Emre ben. Bu sene 11 ve 12. sınıflardan ikimiz sorumluyuz edebiyat yönünden." Diyen adamın elini sıktım.

"Memnun oldum Emre Bey." Dedim tebessüm ederek. "Bey demene gerek yok Emre yeterli. Herhangi bir konuda yardım istersen hiç çekinmeden sorabilirsin. " Dediğinde sevinmiştim. Gerçekten kibar biriydi.

Ne Diyorsunuz Hanımefendi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin