6. Bölüm: Buzlar Eriyor

51 5 7
                                    

Loki'nin ağzından

Sabaha karşı 5 gibi uyandığımda doğrulduğum yerde kendime gelmek için gözlerimi açık tutmaya çalışarak beklerken aklıma Rose'un dün gece bıraktığı kitap gelmişti. Parmaklarımı şıklatarak ışığı açtım. Kitabı koyduğu yeri kontrol ettim. Hâlâ oradaydı.

Genç Werther'in Acıları

Fakat karanlıkta fark etmediğim bir şey daha vardı.

Küçük bir kağıda yazılmış bir not.

Battaniyeyi düzgünce katlayıp kenara koyduktan sonra sihirle hızlıca kıyafetlerimi değiştirip arkamda duran salonla bitişik yapılmış mutfaktaki lavaboda yüzümü yıkadıktan sonra kanepeye geri oturduğumda kitabı ve üzerindeki notu aldım. Kitabı dizlerimin üstüne bırakıp notu okumaya başladım. Güzel bir el yazısı ile yazılmıştı.

"Şey, merhaba Loki.
Belki uyanınca okursun diye senin için bir kitap getirdim. Bu kitap kişisel olarak favorilerimden ve senin de bir ihtimal beğenebileceğini düşündüm. Umarım kitaplara olan sevgin bana olan kızgınlığından fazladır. İyi okumalar^^
– Rose"

Derin bir iç geçirip bu kez notu yanıma koydum ve kitabı elime aldım. İlk sayfasını açıp okumaya başladım.

"... Ne garip, kendinden yakınan, yakınabilen insanlar ne anlaşılmazdır."

Kabul etmek gerekirse etkileyiciydi. Okurken farkında olmadan geçen 3 saatte, bir yandan zihnimin içinde konuşan ses susmamıştı. Okuduğum her sayfada ya kendimden ya da Rose'dan parçalar bulup duruyordum. Belki de Thor haklıydı ve bir noktada biz gerçekten benziyorduk.

Asansörün kapısı açıldığında kimin geldiğine bakmak için gözlerimi birkaç saniyeliğine okuduğum kitaptan ayırdığımda Thor'u gördüm. Başkasını bekliyordum... Canım kardeşim yine sinirimi bozan o sırıtmayı yüzüne yerleştirdiğinde gözlerimi devirip kitabı okumaya geri döndüm.

"Günaydın kardeşim!" derken yanıma oturdu. "Günaydın." dedim işaret parmağımı azıcık yaladıktan sonra sayfayı çevirirken. Nereden geldiğini anlamadığım yüksek yaşam enerjisiyle aniden yanıma bıraktığım notu kaptığında tepkisiz kalmayı tercih ettim. 1000 yıllık kardeşimi iyi tanıyordum, engellemeye çalışsam yanlış anlayacaktı. "NEEE İNANAMIYORUM KARDEŞİM ROSE BAYA BAYA SANA NOT YAZMIŞ ÇOK ŞEKEEERR!!" diye bağırarak ayağa fırlayıp zıplamaya başladığında ona şeytani bakışlarımı gönderirken asansör kapısı tekrardan açıldığında bu kez gelen Rose'du.

Beyaz, bol bir pantolon ve açık kahverengi örgü bir kazak giyiyordu. Saçlarını at kuyruğu yapmış, birkaç perçemin yüzünün kenarlarına düşmesine izin vermişti. Yaptığı hafif makyaj kahverengi gözlerini ve dudaklarını ön plana çıkarıyordu.

Açıkçası dünkü tüm o davranışlarımdan sonra bana karşı mesafeli davranacağını düşünmüştüm. Fakat yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ve keyfi yerinde gözüküyordu. Thor ve benim olduğum tarafa ilerlerken sordu. "Bir yerlerde ismim mi geçti ne?" Kıkırdadı. "Günaydın." diye de ekledi Thorla benim önümde dururken. Ben elimde kitapla oturuyordum, Thor ise ayaktaydı, bazen bu çocuğa küçükken ne yedirip de bu hâle getirdiklerini merak ediyorum. Aynı anda "Günaydın." diye karşılık verdik.

Rose elimdeki kitabı fark eder etmez Thor'un yanından sıyrılıverdi, "Vay canına, bayağı okumuşsun! Beğenmeyeceğinden korkmuştum." derken mesafeye dikkat ederek yanıma oturdu. Ben cevap veremeden Thor o benzersiz sırıtmasıyla nispet yapar gibi "Ben gidip KASLARIMI geliştireyim, siz de konuşun YALNIZ YALNIZ." deyip aşağı katlardan birindeki spor salonuna gitmek üzere asansöre bindi.
Arkasından göz devirdim. Kitabı kapatıp sehpaya bıraktıktan sonra başımı çevirip Rose'a baktığımda başını önüne eğmiş parmaklarıyla oynuyordu. "Kitap cidden güzelmiş." deyiverince bakışları ışık hızıyla benimkileri buldu. Kendimi tutamayıp ağzımdan küçük bir kahkahanın çıkmasına izin verdim. O da gülüyordu. Gözlerinin içi parlıyordu. "Beğenmene sevindim!" dedi çekingen tavrıyla. Boğazımı temizledikten sonra konuştum. "Asgard'dayken Midgardlı yazarlardan okuma şansım pek olmuyor. Odin, kütüphanede Asgard kitaplarının her zaman çoğunlukta olmasına dikkat eder de..."

We Fell In Love In October | Loki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin