Rose'un ağzından
Sabah olup pencereden sızarak yüzüme vuran güneş ışığıyla gözlerimi açtığımda ilk kez bu kadar rahat uyuduğumun farkına varmıştım. Tavana boş boş bakarken aklıma dün gece terasta Loki ile geçirdiğim zaman aklıma gelince utançtan yüzümü yastığa gömdüm. Ses çıkmaması için suratımı yastığa olabildiğince bastırarak çığlık attıktan sonra nihayet başımı kaldırdığımda tam anlamıyla aptal gibi gülümsüyordum.
Söylediği o cümle tam yataktan doğrulurken zihnimde bir şimşek gibi çaktığında -belki de Thor'un işleridir belli olmaz- önüme gelen saçları elimi bir tarak gibi kullanarak geriye attığım sırada donup kalmıştım.
"Eh, bana öyle bakınca bir an bana aşık olduğunu falan sanmıştım."
Bu cümleydi beni kaskatı kesen. Nasıl bakmıştım ki ona? Sorun sadece bakışlar mıydı? Ellerine dokunduğumda, ona sarıldığımda her defasında kalbimin göğüs kafesimden fırlayacakmışçasına attığını yeterince iyi saklayamamış mıydım yoksa? Muhtemelen ikincisi. Yalanların tanrısı diye bilinen birine yalanımı yutturmaya çalışıyordum resmen.
En kırıcısı da, umutsuz vaka olmamdı. Zaten Loki'nin benim gibi birine bakabileceği ihtimalini aklımdan bile geçirmemiştim ama yine de bu düşünce beni incitiyordu. "Hiç şansım yok, değil mi?" diye sordum kendi kendime ve acınası halime güldüm.
Gözüm bir anlığına saate iliştiğinde kapımın tıklatılması da bir olmuştu. Saat henüz 8.23'ü gösteriyordu. "Kim o?" diye seslendim yatağımı düzeltirken.
Kapının dışından "Benim, Thor!" cevabı geldiğinde duraksadım. Thor bu saatte özellikle odama gelecek kadar önemli ne söyleyebilirdi ki? "Bir saniye!" diye bağırdım etrafı ve üstümü başımı rastgele düzeltmek için zaman kazanmaya çalışırken.
Kapıyı açtığımda önümde duran Thor'un, her zaman güler yüzlü olan Thor ile hiçbir alakası yoktu. "Konuşmamız gerekiyor." dedi kalın sesiyle. Doğrusu oldukça tırsmıştım. Yutkundum. "T-tabi. Ne hakkında?" diye sordum zar zor. Yüzü düştü. "Jane." dedi. Ne olmuştu ki Jane'e? Zaten tüm geceyi birlikte geçirmemişler miydi? Kapı eşiğinde konuşmaktansa konuşmak için beni nereye sürükleyecekse oraya sürüklemesinin daha iyi olduğunu düşünüp elime geçen rastgele bir hırkayı üzerime geçirdim. Telefonumu da hırkamın cebine attıktan sonra odamdan çıkıp kapıyı arkamdan kapattım. Asansöre doğru giderken Thor tek kelime etmedi.
Asansördeyken yüzündeki endişeyi gördüm. "İyi misin Thor? Meraktan çatlayacağım. Anlatacak mısın?" diye sordum. Asansör kapısı açılıp lobiye indiğimizde duvar kenarına doğru ilerlerdik. En köşedeki koltuğa yan yana oturup vücutlarimizi birbirimize döndük. Dirseklerini dizlerine koydu, ellerini ise önünde birleştirdi. Sağ dizini aşağı yukarı titretirken konuştu. "Rose. Jane ile ilgili bir şey sormak istiyorum sana."
"İyi de..." dedim, "Zaten bütün gece birlikte değil miydiniz?"
Ofladı Thor. "Sorun da o. B-biz dün gece odada şey yaptık." dedi benimle göz teması kuramayarak. Yoksa, düşündüğüm şey miydi? "Thor çatlatma beni ne yaptınız?!" diye sitem ettim. Sesim birazcık sinirli çıkmıştı sanırsam ki Thor bir an irkildi. Elini saçlarına götürüp ensesini kaşıdı. "Anla işte, siz salonda film izlerken biz Jane'le odada hazır yalnız kalmışken-"
(Yazar notu için küçük bir ara: Yazarınız 2 dk ciddi bir şey yazamıyor...)
Bir türlü o kelimeyi söyleyemeyeceğini anladığımda lafını böldüm. "Anladım. Peki ama sorun ne Thor? İkiniz de birbirinizi seviyorsunuz niye endişeleniyorsun?" diye sordum. Gerçekten de bunu niye bu kadar dert ettiğini anlayamamıştım. "Jane'in hamile kalmasından korkuyorum." dediğinde anlık gelen şokla ayağa fırladım. "NE!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
We Fell In Love In October | Loki
Fanfic"Her acıyı çektin ama hiç göstermedin." -Hamlet, W. Shakespeare - - - [TEKRARDAN YAYIMLANDI] Nick Fury tarafından başarılı görüldüğü için SHIELD'a psikolog olarak alınan NYU Psikoloji 3. sınıf öğrencisi Rose ve Avengers ile birlikte yaşayan fesatlı...