Operasyon birliği görevi tamamlayıp Gölge'yi yakalayalı sadece iki gün olmuştu ancak bu süre içerisinde çok fazla şey yaşanmıştı. Çavuş Brown operasyonu kurtaran kişi olarak görülmüş ve böylece kıdemli çavuş rütbesine yükseltilmişti. Blake ise Işık Birliği'nin malı sayılan on askerin ölümünden sorumlu tutulmuş, askeri mahkemeye çıkarılmış ve rütbesinin düşürülmesine karar verilmişti, artık yüzbaşı değil üsteğmendi. Bu onun askeri hayatı boyunca deneyimlediği ilk başarısızlık olmuştu. Her şeyden önemlisi on askerin ölümünden dolayı o da kendini suçluyordu. Işık Birliği sözleşmesi gereği bağlanmak, aşık olmak, evlenmek, aile olmak, arkadaşlık kurmak ve daha birçok şey yasak sayılıyordu hatta bunlar toplum tarafından da aşağılanan davranışlardı. Ancak Blake açıkça olmasa da hala insanlarla bağ kuran bir tipti. Bu kendinden utanmasına neden olsa da doğru olanın bu olduğunu hissederdi hep.
İki gün içerisinde olan bir diğer önemli olaysa Gölge'nin sorgusuydu, daha doğrusu sorgulanamayışıydı. Çünkü ne zaman sorgu odasına alınmaya çalışılsa bir vahşi hayvan gibi askerlere saldırıyor, kavga ediyor hatta sık sık karşısındakilerin uzuvlarını kırıyordu. Eğer askerler şanslıysa ona vurdukları darbelerle bayılmasını sağlayarak kurtulabiliyordu. Bu şekilde bilgi alamayacaklarını anlayınca onu uyutup ameliyatla ve ilaçlarla beynindeki bilgileri almak istediler ancak ne zaman vücuduna neşter değse vücudu adeta elektrik akımına kapılmış gibi şiddetle sarsılmaya başlıyordu ya da ne zaman konuşması için ilaca başvurulsa vücudu kusarak, aşırı terleyerek ya da idrar yoluyla atarak bunları da reddediyordu. Sonuç olarak bu iki gün yaşananlar sorgudan sonuç alınamamasıyla birlikte boşa gitmiş oldu.
Blake bütün bu olanları düşünürken Işık Birliği Ana karargah binasının binlerce devasa koridorundan birinde yürüyordu. Operasyon sırasında hatalı olduğu birçok konu vardı ama yine de bazı şeyler kafasını kurcalıyordu. Örneğin; onlarca deneyimli operasyon birliği varken neden böyle riskli bir dış göreve onun yeni yetme askerlerini gönderdiler? Neden binayla ilgili istihbarat bu kadar yetersizdi? Neden bu kadar az adamı böyle bir bilinmeyene yolladılar? Her şeyden önemlisi böyle üst düzey kabiliyetleri olan bu suikastçıyı yakalamak için neden bu kadar kısıtlı zaman verdiler? O hararetli düşüncelere dalmışken arkasından duyduğu sesle kendine geldi.
"Yüzbaşı Blake?"
Blake ciddiyetle selam durarak komutanı Akira Saim'e döndü. Binbaşı Saim askersoy olmasının yanı sıra dünyada kalan üç büyük gezegenötesi şirketin bir tanesinin sahibi Stella Saim'in soyundandı. Blake'den tam on yaş daha büyüktü ancak genetik müdahalelere o da maruz kaldığından ellilerinde değil de yirmilerinde gibi duruyordu. Hem Hint hem de Japon kökenlerinin fiziksel görüntüsünü taşıyordu. Siyah gür saçlar, esmer ten hem çekik hem de oval gözler ve ciddi bir yüz."Binbaşı Saim. Emredin efendim."
"Rahat ol Blake." Komutla birlikte Blake kollarını indirince birlikte yürümeye başladılar.
"Operasyon birliğinin başına gelenleri duydum, senin için zor olmalı yüzbaşı."
"Artık üsteğmen efendim."
Akira biraz kaş çatar olmuştu ama yürümeye devam etti. "Anlıyorum, demek ceza verdiler. Aslında ödül alman gerekirdi."
"Tam on asker kaybettim efendim. Hem de karşımızda ufak tefek bir kadın varken. En kötüsü de biz üstün teknoloji teçhizat kullanırken onun elinde sadece bir bıçak vardı. Bence cezam hafif bile kaldı."
"Senin yerinde olsam kendime çok yüklenmezdim Blake, o kadın bu dünyanın en büyük askeri dehalarının ve çok büyük bir komutanın eğitimini almış."
"O asileri övmeyin efendim. Kendi pisliklerinin içinde yuvarlanan geri kafalı yaratıklardan başkası değiller. Ne kadar iyi olabilirler ki?"
Binbaşı Akira düşünceli bir şekilde güldü. "Tam otuz yıldır yakalanmayacak kadar, hatta burnumuzun dibine girip büyük bir varisi öldürecek kadar. Bence daha saymayalım da asıl söylemem gerekeni söyleyeyim. Gölge'nin sorgusu var daha doğrusu deneyecekler, analiz ekibinin başında duracağım ve holofonuna bakmadığın için görmedin sanırım ama senin de ekipte olman emredildi."
![](https://img.wattpad.com/cover/353625264-288-k288637.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av Çizgisi - Askıda
Science FictionAllak bullak bir gelecekte yolları kesişen iki düşman asker ve birbirlerine öğretecek çok şeyleri var. Peki siz bu geleceği keşfetmeye hazır mısınız?