Öndersoylar

11 3 0
                                    

Melike Karina'nın, haber vermesinden birkaç saat sonra Blake ve Gölge'yi almaya gelen bir ekip kapıda belirmiş, başlarındaki sorumlu, ikisini yeni yerleşim yerine götürmekle görevli olduklarını söylemişti. Hiç hazırlık yapılmaksızın çıktıkları bu yolculuk Blake için en başından itibaren hayret verici olmuştu. Onları almak için gelen grup, üsteğmenin daha önce hiç görmediği bir hava aracı kullanıyordu, sanki kendi zamanlarının çok ötesinden gelmiş bir alet gibiydi. Aracın çok hızlı, çok sessiz olması bir yana, hareket etmiyorken bile neredeyse görünmez olması inanılmazdı. Görünmezlik, bu zaman için inanılmaz bir teknoloji değildi elbette, ancak bu kadar büyük, hızlı ve sessiz bir aletin görünmez oluşuna Blake hiç denk gelmemişti. Bu ileri teknoloji araca hayret etmesi henüz bitmemişken, yarım saatlik bir yolculuğun ardından, onları almaya gelen grupla birlikte çok yüksek ve karla kaplı bir dağın zirvesine iniş yaptılar.

Zirvedeki bu soğuk görüntünün hakkını verircesine, araçtan inen herkesi, insanın iliklerine işleyen buz gibi rüzgarlar karşılıyordu. Gölge ve Blake, daireden ayrılırken hazırlık yapmadıkları için bu hava koşullarına karşı üzerlerinde sadece normal giysiler vardı. Gölge çok tepki göstermese de, Blake soğuk nedeniyle kollarını vücuduna dolayarak ısınmaya çalışıyordu.

"Bu taraftan!"

Ekip liderinin gösterdiği tarafa bakan, Blake ve Gölge o yönde alabildiğine uzanan bembeyaz kar yığınından başka bir şey görmüyordu, ancak ekibin tamamı o yönde yürüdüğü için onları takip etmekten başka bir seçenekleri de yoktu. Blake, neden bu devasa kar tepesine doğru gittiklerini sormaya niyetlendiği sırada en önde yürüyen ekip liderinin önünde kocaman bir bir kapı belirdi. Hayretle kapının büyüklüğünü anlamaya çalışırken, kapının içerisinde sakladıklarını görünce onu tamamen unutuvermişti.

Yavaş yavaş içeri girerken, gördüklerine o kadar odaklandı ki önüne bakmadığı için birkaç kez sendeleyip düşecek duruma geldi. İçerisi kilometrelerce kare büyüklüğünde olmalıydı. Çok farklı yaşam alanları kopya edilmiş ve uzun bir koridorun etrafına dizilmiş odalar gibi yan yana sıralanmıştı. Gözle hepsini görmek biraz zordu ama yine de çoğu şey anlaşılabiliyordu. Kimi yaşam alanı, alabildiğine yeşil, yağmurlu ve gür bitki örtüsüne sahipti, kimisi de sapsarı, çorak ve kavurucu sıcaklıktaki kumlara sahipti. Bu devasa alan dağın yamacı boyunca kurulmuş olduğu için eğimli bir yapıdaydı. İçerisi ortalama bir sıcaklıktaydı.

"Üsteğmen?"

Adını duyunca kendine gelen Blake, kafasını sesin geldiği yere çevirince, ekip liderinin ona baktığını gördü.

"Üsteğmen, yolculuğun geri kalan kısmında size başka bir ekip eşlik edecek." Adam holofonunun ekranından saate baktı. "Yirmi, yirmi beş dakika içerisinde burada olurlar. O vakte kadar biraz gezinseniz de göz önünden uzaklaşmayın lütfen."

Blake kafasını sallayıp adamı onayladı, ancak adam olumsuz bir hareketle, Blake'e Gölge'yi gösterdi. "Sorun ettiğim siz değilsiniz. O. Ona dikkat edin yeter!"

Adam son bir kez daha ters ters, Gölge'ye baktıktan sonra başka bir şey söylemeden yanlarından ayrıldı. Kafasını Gölge'ye çeviren Blake, adamın gerilmekte haklı olduğunu biliyordu. Bu zararsız görünüşlü, uyumlu ve ağırbaşlı tavırlara sahip kadının gazabına kendisi de uğramıştı. Görüntüsünün aksine sağı solu pek de belli olmuyordu.

"Başınızı belaya sokacak bir şey yapmayacağım üsteğmen, canınızı sıkmayın lütfen. Biraz yürüyüp etrafa bakalım mı? Eminim bizi şaşırtacak daha bir sürü şey vardır burada."

Gölge yavaşça yürümeye başlarken, eliyle de Blake'i önlerinde uzanan devasa yaşam alanlarının arasındaki eğimli yola davet ediyordu. Blake de davete karşılık Gölge'nin yanında yerini almak için hareket etti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 20 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Av Çizgisi - AskıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin