Blake'in bilinci yavaş yavaş geri gelirken nerede olduğunu anlamakta zorlanıyordu. Yattığı yerdeki kumaş kendi dairesindeki kumaş değildi, bu da demek oluyor ki yabancı bir yerde yatıyordu. Yatıyor muydu? Neden yatıyordu ki? Ne olmuştu da burada yatması gerekmişti? O bunları düşünürken başında inanılmaz bir ağrı hissediyor, bütün kemikleri kırılmış gibi canı acıyor, vücudu deli gibi ter atıyordu. Sanki uçsuz bucaksız bir çölün ortasında gibi hissediyordu kendini, bedeni bir yudum su için kıvranıyordu, ancak bir yudum su isteyemeyecek kadar güçsüzdü. Yattığı yere nasıl geldiğini hatırlamak için bir kez daha hafızasını zorladı, tek hatırlayabildiğiyse bir çift delici bakış olmuştu. Bir süre daha yattıktan sonra çevresini daha iyi algılamaya başlamıştı. Aldığı kokulara bakılırsa bulunduğu yer bir revir ya da hastane olmalıydı, elinin altındaki kumaş ve yatak da bunu kanıtlar nitelikteydi. Gözlerini açıp etrafına bakmak istedi ama bunu dener denemez başına saplanan ağrı öyle şiddetli olmuştu ki, yeniden zihninin karanlık sularında bilincini kaybetti.
Genç üsteğmen tekrar kendine gelmeye başladığında algıları diğer seferden daha açıktı, fakat hala hatırlamakta zorlanıyordu, ne olmuştu kendisine? Yattığı yerde yalnız olmadığını yeni fark edebilmişti. Konuşmalara zar zor odaklanabiliyordu. Bir kadının sesini duydu, bu bilincini kaybetmeden önce gördüğü o keskin bakışların sahibi miydi?
" Neredeyse dört gün oldu. Sorgu odasında ne olduğunu hala bulabilmiş değiliz." Bu konuşan Taara olmalıydı.
"Ne yani dört gündür komutan bu halde mi? Neredeyse ölmüş gibi duruyor. O vahşi kadınla kavgaya girmediğine emin misin, sadece dokundukları için mi komutan dört gündür uyuyor?" Bu endişeli gelen gür ses Brown'dan başkası olamaz diye düşündü Blake, ancak daha da önemlisi dört gündür uyuyan kendi miydi? Deli gibi konuşup neler olduğunu öğrenmek istiyordu ancak bu basit eylem için bile hiç enerjisi yoktu.
Gözünün önüne anlık bir görüntü geldi genç üsteğmenin, hatta görüntüden de öte bir anının içindeydi. Bir odadaydı, tanıdık bir oda, galiba sorgu odasındaydı. Karşısında ufak tefek bir kadın duruyordu, ancak normal bir duruş değildi kadının nahif boynu Blake'in sağ eli tarafından sıkıca kavranmıştı. İyi de neden? Blake kadını tutan eline baktı, neredeyse kadının boynunu tek eliyle kolayca kıracaktı. Neden kadına böyle davranıyordu ki? Oysa kadın irice açılmış, keskin gözlerle Blake'e bakarken, sanki çok aradığı kıymetli bir şeyi bulmuş gibi görünüyordu. Bu kez kadına odaklanmaya başladı Üsteğmen. Ondan gelen hoş kokuyu hissetti, pespaye haline rağmen nasıl böyle göze güzel gelebiliyordu? Kendisi yavaş yavaş yere düşerken kadın ona bir şeyler söylüyordu. Adını hatırlayamadığı bu kadının ağzından çıkan cümleye muhtaçtı sanki. Fakat hatırlayamıyordu, hatırlamak için deli gibi bir ihtiyaç hissediyordu. Blake tüm bu kafasındakileri anlamlandırmak için inanılmaz bir çaba harcıyordu.
Taara, Blake'in amansız çabasından bihaber, Brown'u aydınlatmak için konuşmaya devam etti. "Komutan için endişelenmenizi anlıyorum efendim, merak etmeyin fiziksel taramada hiçbir şey çıkmadı. Şunu da belirtmeliyim ki, Üsteğmen odaya girdiğinde oradaydım fiziksel bir kavgaya girişmedi, içiniz rahat edecekse holovizyon kayıtlarına bakabiliriz birlikte. Her şey iki dakikada oldu, başta konuşur gibiydiler ya da deniyorlardı desem daha doğru olacak sanırım. Üsteğmen garip bir şekilde Gölge'ye itaat eder gibiydi, ancak direniyor gibiydi de. Sonra bir anda bağırıp Gölge'ye saldırdı. Öyle hızlı oldu ki her şey gözlerimle algılamak biraz zaman aldı. Bırakın kavgada yaralanmayı belki de komutanın karşısında Gölge değil bir başkası olsaydı oracıkta boynu kırılabilirdi. "
Brown, boylu boyunca yatan komutanına bakıp iç geçirdi. "Peki neden uyanmadığıyla ilgili doktorlar bir şey söyledi mi?
"Hayır efendim. Dört gündür onlarca test yapıldı ancak uyanmamasını sağlayacak herhangi bir sebebe rastlanmamış."
![](https://img.wattpad.com/cover/353625264-288-k288637.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Av Çizgisi - Askıda
Ciencia FicciónAllak bullak bir gelecekte yolları kesişen iki düşman asker ve birbirlerine öğretecek çok şeyleri var. Peki siz bu geleceği keşfetmeye hazır mısınız?