ÖZEL BÖLÜM (Polat&Lara)

1.4K 74 6
                                    

- LARA ÖZSOY -

Arhan ile Gece'yi mutfakta yalnız bırakıp salona, Polat'ın yanına gittim. Arkasını yaslamış oturuyordu. Elimde tepsiyle karşısında durduğumda yaslandığı yerden kalkıp, centilmenliğini konuşturarak tepsiyi elimden aldı. Bu nazik tavrı hoşuma gitmişti. Tepsiyi masaya bıraktığın bende yanına oturdum.

"Kekle çayı Gece yaptı," dedim tepsiyi işaret edip. Kısa bir an tepsidekilere bakıp tekrar bana döndü. "Beğeneceğinden eminim." Onun kek tabağını tepsiden alıp karşısına bıraktım. Çay bardağını da elime aldım, tabağının yanına bırakacakken bakışlarım Polat'a kaydı. Tüm dikkatiyle beni izlediğini farkettiğimde bardak elimde havada kaldı. Birkaç saniye o bana baktı, bende ona. Kahveliklerini gözlerimden ayırmadan elimdeki bardağı alıp masaya bıraktı.

Gözlerime böyle dikkatlice bakması hafif utanmama sebep olmuştu. Normalde arsız biri olmama rağmen Polat'ın bakışları yanaklarımın yanmasına sebep oluyordu. Bu yüzden gözlerimi kaçırdım. Bir kaç saniye içinde elini kaldırıp işaret parmağını çeneme bıraktı. Yavaş yavaş yüzümü ona çevirmemi sağladı. Tenime dokunuşu sıcaktı. Dokunduğu gibi derimib altı cayır cayır yandı sanki.

Gözlerimiz kesiştiğinde derin bir nefes verdi dudaklarından. "Kaçırma benden deniz gözlerini."

Gözlerinin tam içine baktım. Dudaklarımı hafif yalayıp ıslattım. "Kaçırmıyorum ki," dedim zorlukla. Titrek bir nefes verdim. "Neden kaçırayım ki hem?"

Dudaklarının kenarı kıvrıldı. Sanırım utandığımı fark etmişti. Gözlerime hayranlıkla baktı. Dertli dertli iç çekerek, "O kadar güzelsin ki Lara..." dediğinde soluğum kesildi. "seni her gördüğümde elimle ayağımın birbirine girmemesi için zor toparlıyorum kendimi." Söylediği şeyle midemde kelebeklerin uçuşması bir oldu. Şimdiye kadar Polat'tan böyle bir şey duymamıştım. Ne yapmaya çalışıyordu?

Yutkundum. Gözlerinin tam içine bakıyordum. "Güzel miyim gerçekten?"

"Güzelsin." Başını omzuna yatırdı. "Hem de çok güzelsin."

Gülümsedim hemen. Maviliklerim onun kahveliklerine bakarken kalbimin daha hızlı artığını hissettim. O kadar güzel bakıyordu ki, bu bakışların bir tek bana özel olduğunu o an anladım. Herkese bakan sert bakışları, benimle göz göze gelirken yumuşuyordu. Bana bakarken koyu kahverengi gözleri bin bir tona giriyordu. Kahvenin en güzel tonlarını bana bakan gözlerinde görebiliyordum.

Bana doğru yaklaştı biraz. Dudaklarını ıslattı. "Sana daha önceden söylemek istediğim ama söylemekten korktuğum bir şey var Lara."

Geliyor sanırım gelmekte olan. Allah'ım ne olur, ne olur sevdiğini söylesin, çünkü bende boş değilim ona karşı. Seviyordum onu. Onunda beni sevmesi düşüncesi içimi kıpır kıpır ediyordu.

Merakla gözlerimi açtım. "Söyle," dedim heyecandan incelen sesimle. "Seni dinliyorum."

Heyecandan dudaklarının titrediğini fark ettim. Onu 2 yıldır tanıyordum. Polat genelde utangaç biriydi. Pek kızlarla arası yoktu. Üniversite sınıf arkadaşlarıyla bile konuşmazdı, kızlarla yani. Bir tek benimle yakındı. Bir tek bendim çevresinde kız olan. Son zamanlara kadar birbirimize artık arkadaş gözünde bakmıyorduk. Yani ben son zamandır arkadaş gözünde görmüyordum onu. Çünkü içimden bir ses Polat'ın bana uzun zamandır hisleri olduğunu diyordu. Ve yanılmamıştım. Evet Polat bana karşı arkadaştan öteydi. Ona aşık olduğumu yavaş yavaş anlıyordum. Daha arkadaş kalabileceğimi sanmıyordum. Polat her gün daha çok işliyordu kalbime.

Polat birkaç dakika sessiz kaldı. Ardından konuşmak için heyecandan kurumuş dudaklarını diliyle ıslattı. "Ben, Lara..." Duraksadı. Heyecanlanmıştı, kendini tekrar toparlamaya çalıştı. Anlıyordum. "Ben..." Derin bir nefes aldı. "Ben sana aşığım Lara." Bir nefeste söylemişti. Bana aşık olduğunu söylemişti. Sanki bunu beklemiyormuşum gibi öylece kaldım. Dudaklarıma benimde fark etmediğim şekilde bir gülümseme yerleşti. Titrek bir gülümseme dudaklarımda asılı kalırken ne tepki vereceğimi bilmiyordum.

Kalp atışlarım sanki kalbim yerinden çıkacak derecede hızlanmaya başladı. Bir anlık nefesimi tutup, tekrar bıraktım. Kelebekler bedenimin her tarafında uçuşmaya başladı. Oda öylece gözlerime bakıyor, ne diyeceğimi, ne tepki vereceğimi büyük bir endişeyle bekliyordu. Gözlerinden öyle büyük bir korku vardıki istesemde onu reddedemezdim.

Bir şey demedim. Sessizlik oluştu aramızda bilmem kaç dakika. Bu sessizlik cana tak ettiği için Polat, "Sana uzun zamandır söylemek istiyordum ama bir türlü cesaretimi toplayıp karşına çıkamadım,"dedi, ardından nefesini dışarı verdi. "Korktum. Reddedilmekten, bana cevabından korktum, ama şimdi bütün doğru ve saf hislerimle karşındayım." Sessizliğim onu korkutmuş olacak ki gözlerine hüzün çöktü. "Lara bir şey söy..."

Bir an kendimde cesaret hissedip, yap şunu, Lara! dedim. Onun sözünü ağzına tıkarak, ona yaklaşıp ellerimi yanaklarına bıraktım. Dudaklarımla dudaklarını buluşturdum. Bunu hiçbir şekilde beklemediği için şaşkınlıktan, hayır şoktan dolayı elleri havada kala kaldı. Gözlerimi açtığımda gözleri kocaman açılmıştı. Kendine gelmesi için dudağımı hareket ettirip gülümsedim. Gözlerimden gülümsediğimi fark etmiş olacak ki, havada kalan elleri belimi kavradı.

Belimden kavradığı gibi kendine çekti. Dudakları hareket etmeye başladığında bununla yetinmeyip bacaklarımda tutarak, iki bacağımı aralayıp kucağına oturttu. Şu an o koltuğa yaslanmış, bense bacaklarımı onun beline dolayarak kucağında oturmuş öpüşüyorduk. Benden olumlu cevabını aldığı için heyecanını üzerinden söküp atmıştı.

Alt dudağımı dişinin arasına alıp sıkarken, elleri sırtımda aşağı yukarı hakeret ediyordu. Ellerimi yanaklarından çekip omzuna bıraktım. Hafif dudaklarımı dudaklarından uzaklaştırdım. Dudaklarına doğru, "Cevabını aldın sanırım," diyerek nefesimi dudaklarına verdim. Bu onu kendinden geçirmiş olacak ki gözlerini kapatıp tekrar açtı.

"Aldım," dedi net bir şekilde. Gülümsediğim bu sefer Polat dudaklarımızı tekrar buluşturdu. Elleri sırtımı okşamayı bırakıp belimde sabitlendi. Büyük elleri belimde sıkılaştı.

Bilmem kaç dakika sonra dudaklarımız ayrıldı. Gözlerim gözlerinde durduğunda gülümsedi. Dolgun dudaklarına o güzel gülümsemesi konduğun içim kıpır kıpır oldu. Yüzüme gelen saçlarımı kulağım arkasına sıkıştırdı. Hayran bakışları yüzümün her zerresinde gezindi. Yutkunduğunda, "Bir an tokat yiyeceğimi hissettim," dedi. 

Güldüm. "Aşk olsun."

"Ne yapayım? Senin gibi bir kıza aşık olmak kolay mı sanıyorsun?"

"Buda ne demek?"

"Zor birisin Lara," dedi. Başını hafif omzuna yatırıp yüzümü inceledi. "Seni sevmekte zor. Aşkın daha çok zor." Dudakları iki yana kıvrıldı. "Bende zora satıldım işte. Geçmedi bir türlü. Daha çok çekildim sana." Gözlerinden isanın içini yakan bir ifade geçti. "Suç mu işledim?"

"Asla," dedim başımı sallayıp. "Suç değil. Ceza değil." Kollarımı boynuna doladım. "Bu bir ödül. Sevgin bana ödül Polat."

"Sevgin bana ödül," dedi beni tekrar ederek. "Varlığın bana ödül..."

Başımı göğsüne yasladım. Kolları belimi sardığında beni kendine daha çok bastırarak sarıldı. Babamdan sonra ilk defa bir erkeğin kollarımda kendimi huzurlu hisettim. Babam beni severdi, o gittikten sonra hep onun gibi seven birisinin olmasını istedim hayatımda. Ve olmuştu, Polat benim hayatım olmuştu. Biz istedikçe olmaya da devam edecekti. Babamın gidişi ceza, Polat'ın gelişi ödüldü. Babamın sevgisi derin bir hüzün, Polat'ın aşkı en büyük mutluluktu.

Artık Polat vardı, benim için kavga eden Polat. Benim için çiçek eken Polat. Benim haberim bile olmadan beni her şeyden, herkesten koruyan Polat.

Benim Polat'ım.

Sadece benim...

:)

Huhuuu özel bölüm nasıldı?

Kısa oldu ama beğendiyseniz bir oy ve kalbinizi alırım. :)

10. Bölümü Çarşamba günü yayınlayacağım. O zaman kadar sağlıklı kalın, özel kalın...

Laurana.

GECE GİBİYİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin