Not: Bu kitapta geçen kişiler ve olaylar tamamen hayal ürünü olup her bir ayrıntısına kadar kurgudan ibarettir!
Keyifli okumalar dilerim...
- 24 MART 2002/BAKÜ -Ürkek bakışlarını doktora çevirdi Lale doğum sedyesinden başını kaldırarak. "Neden ağlamıyor?" Sesi titrerken sol gözünden bir damla yaş alnından düşen terlerine karıştı. "Neden ağlamıyor doktor?"
"Lale hanım," dedi doktor bebeği bembeyaz kundak gibi bir şeye sardığında. Başını kaldırıp Lale'ye baktı gülümseyerek. "Tebrik ederim, kızınız sapasağlam doğdu."
Lale'nin o an sanki yangınına su serptiler. Derin bir oh çekti. Ama bebeğin ağlamaması içindeki karayı geçiremiyordu. "Neden ağlamıyor peki?" Kucağında bebekle ona gelen doktordan ela gözlerini çekmiyordu. "Ağlaması gerekiyor..."
Doktor bebeği Lale'nin göğsüne bırakırken gülümsemesi daha da büyüdü. "Sanırım," dedi ve devam etti. "Ağlamayı sevmiyor ve sevecek gibi..."
Derken bebekten bir mırıltı çıktı ve ardından bu bir ağlamaya dönüştü. Bebek, annesinin kokusunu alır almaz ağlamaya başlarken Lale'nin ürkek elaları evladına indi. Dolgun dudaklarında bir anda gülücükler açmaya başladığı sırada bebeğin ağlayışı daha da şiddetlendi. Hemencecik göğsüne bastı Lale kızını. Burnunu minik yüze yakınlaştırıp kokusunu içine çekti. Beyaz teni, kendine benzeyen büyük ela gözler, küçük burun, uzun kıvrımlı kirpikler, simsiyah saçlar, en çok babasına benzeyen yüzü olan bu bebek onun karanlık dünyasının tek ışığıydı. Bir güneş gibi doğmuştu bu minik bebek Lale'nin dünyasına, öyle de kalacaktı...
Çok geçmeden kısa süreliğine bebeği Lale'den almışlardı. Güzelce kundaklayıp kaldığı odaya getirmiş, ilk sütünü vermesine yardımcı olmuşlardı. İlk annesi sütü içmemek için dirensede, Lale'nin bir öpücüğüne bebek uysal bir kediye dönüşmüştü. Kapı açıldı aniden. Lale kızını severken içeri kocası girdi. Lale'nin bakışları kapıdan girene döndüğünde gülümsemesi silik bir tebessüme dönüştı ama kendini durduramadı.
"Rauf," dedi tebessüm ederek. "Gel lütfen. Kızımızı gör."
İfadeden yoksundu o an Rauf Eliyev'in yüzü. Kızını görmek mi? Değil görmek bir kızı olmasını bile istemiyordu oysa. Ama yine de karısının tebessümü karşısında yenik düştü. Soğuk ifade ve adımlarla karısına ve kucağındaki bebeğe doğru yürüdü. Yanlarına geldiğinde tepeden baktı kundaklar arasındaki bebeğe. Yüzü aynı kendisine benziyordu. Lanet olsundu onun için. Kaşları belli belirsiz çatıldı. Kendisine bu kadar benzemesinden nefret etti o an.
Lale'nin tebessümü yerli yerindeydi. "Sana benziyor," dedi hevesle. Kızının aşık olduğu adama benzemesi onun için bir şanstı. "Bu en çok istediğim şeydi biliyorsun. Gözleri benim gözlerim sadece, ama her şeyiyle sana benziyor."
Atabildiği en ters bakışını attı uyuklarken alt dudağı öne büzülen bebeğe. "Sen nasılsın?" diye sordu. Nasılsınız diye sormadı. Bebeği merak etmedi. Sadece karısını sordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/352510807-288-k673116.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE GİBİYİM
FanfictionNefes alıyordum ama yaşamıyordum. Konuşuyordum ama duyulmuyordum. Görüyordum ama her yer karanlıktı. Ve seviyorum, sadece seviyordum gerisi yoktu. Ben sevilmiyordum ve ben bazen gece gibiydim; karanlık, ıssız, sakin, kimsesiz...