"Evet, bana sarılabilirsin hyung."
- ❤️🩹 -
Hyunjin'in kollarını bedenine sarmasıyla vücudu dikleşti Yongbok'un. Yalnızca bir saniyeliğine iyi hissetti ve gülümsedi, ama sonra ellerini farketmeden geriye doğru çekip mırıldandı. "S-sıcak..."
Hyunjin duygusal bir çöküntü içinde olduğu için farketmedi ve sarılmaya devam etti. Bu gerçekten içindeki kırgınlığı yatıştırıyordu. Ayrıca Yongbok'un yara bandı olmaktan gocunduğu halde kendisine sarılmayı kabul etmesi ona daha da iyi hissettiriyordu. Değerli bir çocuktu o, korumak istediği bir çocuk.
Yongbok sarılma uzadıkça kendini rahatsız hissettiği için daha yüksek sesle konuştu. "Sıcak!"
Hyunjin farkına varıp hemen geri çekildi. Mahçupça özür diledi çünkü Yongbok'un bir daha sarılmak istemeyeceği biri olmak istemiyordu. "Ah özür dilerim."
Ancak Yongbok gülümsüyordu. "Wow wow wow! Hayatımda ilk defa kendi başıma hamle yapıp birine sarıldım!"
Bir süre daha endişeyle baktı Hyunjin, ardından onun mutlu göründüğüne sevindiği için gülümsedi.
Yongbok kazağının uzun kolunu kavradı ve uzanıp onun ıslak gözünün üzerine bastırdı. "Sana yakışmıyor." Dedi.
"Yakışmayan ne?"
"Yemekhanede Mingi hyungun bileğini büktüğünde çok havalıydın bence. Burada burnunu çekmek sana yakışmıyor." Dedi Yongbok. Hyunjin bir daha güldü. "Çok nadir olur bu~"
Yongbok Hyunjin ile kocaman bir yirmi dört saat geçirmek istemişti, hayal kırıklığı yaşıyordu, ama şimdi daha iyi hissediyordu. Az da olsa güzel vakit geçirdiklerini düşünüyordu çünkü.
Hyunjin onun da soğuk zemine oturduğunu farkedince üzerindeki hırkayı çıkardı ve onun beline sarıp ekledi. "Seni koruyacağım Yongbok."
İyi hissettiriyordu, iyi hissettirdiği için güzelce uyudu Yongbok. İyi hissettiren iyi kalpli bir genç ona geçici bir aile olmuştu. Geçiciydi çünkü ailesini bulacaktı, bulunca da onları Hyunjin ile tanıştırıp diyecekti ki, "Bu hyung bana güzelce baktı." Sitem edecekti belki de, "siz tatildeydiniz ama benimle ilgilenecek biriyle tanıştım." Diyecekti.
Hyunjin'in burada olmadığını bilerek açtı yeni güne gözlerini Yongbok. Bir endişesi yoktu, bulaşıkları yıkamak istemediği için kimse ona sataşmayacaktı, ya da yatakları toplamak istemediği için. Kartları da vardı, oyun oynayabilirdi Jisung ile.
Yemeği biter bitmez hemen Jisung'un yatağının başında bitti ve kartları önüne koyup oyun oynamak istediğini belli etti.
Jisung başını kaldırıp ona göz ucuyla baktı ve kartları ittirip ekledi. "Oynamak istemiyorum."
Yongbok dudaklarını büzüştürüp "tamam." Dedi. Onun yatağına oturdu, Jisung düzenli olarak çarşaflarını yıkıyordu bu yüzden rahattı.
O kartlarına bakarken Jisung tekrar başını kaldırıp sordu. "Keyfimin olmadığı belli değil mi? Ne olduğunu sorman gerekmez mi?"
"Evet, öyle mi? Sorun ne?"
"Bir şey yok."
"Peki."