"Ö-öptü... beni öptü!"
- ❤️🩹 -
Yongbok'un bağırmasıyla tüm gözler ona döndü. Panikten dört dönüyordu, ağlamak üzereydi. Fark edilmemesi imkansızdı. "Beni öptü..." diye sayıklayıp dururken Jisung onu sakinleştirmeyi denedi ama nasıl yapacağını bilmiyordu. Dokunursa daha da gerilmesinden korktu.
Onu öpen adam da afallamıştı, ne olduğunu anlamadı. Yongbok'un elini tuttu, daha da panikleteceğini bilmeden. Bu sırada onu farkeden Hyunjin, kafesten dışarı atladı ve tüm kalabalığı bölüp kalıplı adamın bileğini büktü. Yumrukladı onu. "Kimsin sen orospu çocuğu?!"
"Asıl sen kimsin lan it?! Babası mısın?!"
"Aynen öyleyim." Dedi Hyunjin. Ardından genç adamı yakasından tutup, kavgayı ayırmaya gelen Minho'ya doğru ittirdi ve sinirle tısladı dişlerinin arasından. "Gözüm görmesin bir daha seni. Almayın şöyle piç kurularını buraya."
"Veledin embesil olduğunu bilsem öpmezdim zaten. Asıl sen oğlunu böyle yerlere getirme." Adamın dediğiyle Hyunjin tekrar onu pataklamaya hazırlanıyordu ki Minho ondan önce davranıp karın boşluğuna tekme attı. "Ağzını topla sikmeyeyim belanı."
Hyunjin'in onu güzelce benzetmesi tatmin edici olurdu ama izin veremezdi buna Minho. Eğer yarışmacılardan biri seyircilere saldırırsa kovulurdu, onun yerine güvenlik görevlisi olarak kendisi halletti.
Tekrar maç başlayacağı için ziller çalıyordu, ancak Hyunjin şimdi Yongbok'u sakinleştitmeye çalışıyordu. "Şaşırmış olmalısın, sorun değil. Geçti."
"Tiksindim! Öpmek yok! Sarılmak yok! Yok... yok!"
"Tamam yok. Ben varken kimse sana bir daha bunu yapamaz Yongbok. Sen bana şunu söyle, neden buradasın?"
"Merak ettim ne iş yaptığını." Dedi Yongbok. Bu sırada hakem Hyunjin'i çağırmaya geldi. "Şimdi gitmem lazım, yukarısı sessiz, orada bekle. Jisung, ona su verirsin. Beş dakikaya dönerim-"
"Gitme!" Dedi Yongbok onun elini tutup. Hyunjin gözlerini açtı. "T-tamam.."
"Şu piç gelmeyeceğini mi söylüyor? Bahis oynadık o kadar." Rakibin hala köpek gibi çemkirmesiyle bir anlığına bıraktı gencin elini Hyunjin ve koşarak rakibinin yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Ardından yere yığılmasıyla kenara tükürüp ekledi. "Bahismiş, beş kişi var mıdır acaba sana oynayan? Verin şunun parasını da siktir olup gitsin."
Hiç bir şey olmamış gibi tekrar Yongbok'un yanına adımladı ve güler yüzle, "yukarı çıkalım." Dedi. Yongbok ona şaşırıyordu ama hala rahatsızlık hissi geçmemişti içindeki.
Birlikte yukarı çıktılar ve sonunda kulaklarını açtı Yongbok. Ancak yanlış bir karardı, burada da kavga eden birileri vardı.
Tekrar kulaklarını kapatıp etrafında dönerken Hyunjin yaygara çıkaran Seungmin'in ağzını kapatıp sordu Chris'e. "Sorun ne?"
"Adının Kim Seungmin olduğunu söylüyor. Az önce aldım ama davetlini."
"Yolonco olon o!" Diye bağırdı Seungmin Hyunjin'in elinden kurtulmaya çalışırken. Ancak Hyunjin Chris ile konuşmaya devam etti. "Kimi aldın?"
"Şu ortalıkta gezinen veledi."
"O Seungmin değil, Seungmin bu."
"Böndö öylö döyörö-" Seungmin tekrar kapalı ağzıyla konuşmaya çalışırken yoruldu ve Hyunjin'in elini sertçe ittirip bağırdı. "Ben den öyle diyorum seni moron! Yongbok o. Baksana, reşit olmayan veletleri alıyor musunuz?"