-Giriş-

11 2 0
                                    


 Genç kadın zihniyle girdiği çetrefilli harbin içinde adımlarını atıyordu. Sızılara boğulmuş kalbini ısıtmak dahi mümkün müydü? İçini dolduran boşluğun sınırlarında gezinip duruyor oluşu tekrar yüzüne çarptı. Boşlukların sınırı olur muydu sahi? Lakin genç kadın üzerinde yürüdüğü sınırların içerisinde boğuluyordu. Yorgun bedeni , yaptığı gece mesaisi yetmezmiş gibi zihin mesaisini de başlatmıştı.

 Münih'in soğuk ara sokağını adımlayıp evine varmak istiyordu bir an önce. İçine çifter kat giyindiği kıyafetler bedenini ısıtmaya yetmiyordu zira. Takvim yapraklarından eksilen bir yılı daha geride bırakmıştı coşkulu şehir. Yeni yıla gireli henüz birkaç saat olmuştu. Yeni yılda kim çalışırdı ki?

Cevabı içinden yanıtladı ; kutlayacak kimsesi olmayanlar. 

Derin bir nefesi koyuverdi genç kadın. Ağzından çıkan buhar havaya karışıp yüzüyle temas edine yüzünü uyuşturan soğuğu tekrar hatırladı. Beynini istila eden düşüncelerden arınmak için cebindeki kulaklıkları kulağına geçirdi. Orta düzeyde tuttuğu sesli müzik zihninde konuşulan sesleri susturamayınca sesi sonuna kadar açtı. 

Çalıştığı hastanenin arka sokağını geçip ana yola çıkınca etrafta ki tek tük insanları fark etti. Giydikleri kabanların altında ki mutlu ve sarhoş bedenlerin arasından sıyrılıp ilerledi. Yolun karşısında büyük bir gece kulübü bulunuyordu. Muhtemelen kutlamalarına orda devam edeceklerdi.

 Sarı ışıkların aydınlattığı caddeden ilerlerken aklına eski anıları doldu. Hiçlik onu ve onun gibiler için kullanılması gerek bir sözcüktü. Kendi ülkesinde geçirdiği on iki yıl boyunca penceresi aynen böyle bir sokağa bakıyordu. Kaldığı yurdun önü dört şeritli bir ana yoldu. Çevresinde dükkanlar olması nedeniyle oldukça işlekti. Burada geçirdiği yıllar boyu unuttuğu anılar işe başladıktan sonra hatırasına gelmişti. Acil hemşiresi olarak işe başladığı hastanende geçirdiği yedinci aydı. Her nöbet bitiminde bu ara yolu kullanıp tramvay durağına yürüyordu. Mesafe nispeten uzak kalsa da genç kadın bu sokaklarda yürümeyi seviyordu. 

Karşısından ona doğru yürüyen çifti görünce bakışları takıldı. Kahkaha atan kadının sesini duymuyordu ama içtenliği ona sirayet etmişti. Çiftin arasında ki enerjiye dalan kadın farkında olmadan kaldırımdan yola inmişti. Normal şartlarda tehlike arz etmeyen durumdu bu. Kaldırım kenarına park edilen siyah arabaları fark etmeyen kadın arkasında ki kapıdan çıkan adamı da fark etmemişti. Ama ne yazık ki bunların hiç biri gelecek en büyük tehlikeden onu alı koyamamıştı. Üzerine doğru gelen arabayı kısa bir anda görmüş , daha idrakine varamadan kendini yerde bulmuştu.

 Beyninde hissettiği çınlama kulaklarına ulaşıyordu. Kulaklıkları düşmenin etkisiyle yola fırlamış , savrulan çantasının yanına düşmüştü. Boğuk gelen seslerden çıkan sözcükleri anlayamıyordu. Vücudundan yükselen sızının bir diğer nedeni de üzerine kapanmış ağırlıktı. Tüm algılama işlevini uğradığı şokla kaybeden kadın belinde ki elin farkına vardı ilkin. Sonra burnuna dolan kokunun. Üzerine düşen biri olduğunu anlamıştı anlamasına ama kim olduğunu görememişti. Kuvvetle muhtemeldi ki üzerine yuvarlanan bir adamdı. Oldukça ağır olan beden sızlayan kemiklerinin varlığını hissediyordu. Her şey çok hızlı oldu, havaya sıkılan iki el merminin sesi kulakları tıkanan kadını dünyaya bağladı tekrar. Girdiği şoktan çıkışı duymaktan en korktuğu ses tarafından gerçekleşmişti.

'Bu kızı teslim eden sensin Barbaros kızı!' 

Genç kadının şoktan sıyrılan bedeninden akan kan , nabzını yükseltiyordu. Tam olarak neresinin kanadığını anlamasa da en çok ağrı hissettiği yer kaburgalarıydı.

'Annenin suçu duydun mu?!' ıslanan yanakları yediği tokatların hakkını verircesine kızarıktı.

'Hayır!' küçük beden olağan gücüyle kabul etmeyen naralar atsa da , öyle olduğu biliyordu esasen.

'Çakır bulur kızını!'

'Anne beni burada bırakma!'

Yaralı bir kuş gibi titreyen kadın ona edilen müdahalenin arasında kaybolmuştu. Zihni , en diplere sıkıştırdı ne varsa önüne serip sızlamalarına karışıyordu. Dikkatlice yerleştirildiği sedye özel aracın içerisine bindirilirken bilinci kapanan kadına müdahale ediliyordu. O sırada davudi bir ses sokakta yankılandı,

"Parham!" 

Kolundan vurulan genç adam' ın kurşunu aratmayan sesi en yakın adamını sarmalamıştı. Parham sedyeye alınan kadının kapısını kapatıp koşar adımla ona seslenen adam yaklaştı.

"Yirmi dakikan var. Kadının otele sağ salim ulaştığından emin ol. Bende oraya geçiyorum."

Kati sureti verdiği emirlerin eksizliğini vurguluyordu. Verdiği dakikanın ne için olduğunun bilen adam kafasını bir kez eğip onayladı. Kollu kanla kaplı adamın vakur duruşu yapacaklarının teminatını verir gibiydi. Çenesiyle verdiği işaretle konuştu,

"Başladı!"

Emrini alan adam hızla uzaklaşıp önünde ki araca bindi. Genç adam giden arabanın arkasına bakarken onun için bekleyen arabalardan biri önünde durdu. Arka kapısı açılan arabanın sürücü koltuğuna adımlayıp kapısını açtı. Yanına kimseyi almadan bizzat kendisi kullanacaktı. 

İçeride oturan koruma o söylemeden inmişti.

"Abi kolun.." konuşan , genç adamın koruma şefiydi. Sözü önünden süratle geçen araba gibi havada kalmıştı. Öfkesiyle , Münih sokaklarını yakacak adam arabayı otele sürdü.

Kader'in hayatlara dahil oluşu gecenin karanlığında miladını işledi. Görünen ve görünmeyenlerin perdesi bulanık hayatlara kalkmış görünüyordu. Yılbaşı ağaçları ile donatılmış sokaklar kimsesiz kalplerin görmediği yerlerde ışıldıyordu. Duyguların havaya karıştığı en yoğun gecelerden biriydi. Tarih bir ocağı gösterirken , Aslan'a atılan ok hedef şaşırmış ormanları ateşe vermişti. Genç kadın ormanda yaşamıyordu pek tabi. Bilhassa ormanı yakan ateşin ta kendisiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 04, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ŞURİDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin