Sevmeyeni sevebilmeyi kalbi küçüklerden öğrendim ben. Canım çok yandı ama, bana sevginin sevilmekle alakası olmadığını öğretti. Zamanın kırbaç gibi sol tarafıma indiğinde, sevilip sevilmemenin beni susuz çöllere sürüklediğinde öğrendim. Yaşamak zor çünkü sevilmiyorsun. Susuz yaşayamıyorsun yaa.. Öyle işte. Biri seni seviyor. Yani öyle söylüyor. Sen çölün ortasında serap görüyorsun sanki. Su var gibi. Koşuyorsun, koşuyorsun, düşüyorsun, yuvarlanıyorsun. Canın yanıyor ama yine de pes etmiyorsun. Kalkıyorsun yine koşuyorsun. Tam yaklaştığında elini uzattığında her şey tuzla buz oluyor. Gidiyor. Acıyı çok iyi öğreniyorsun. Yaşayamıyacağını. Ama yaşıyorsun yaa. En ilginç yanıda bu. Acı çekiyorsun, inciniyorsun, her şeye rağmen sevmeyeni sevebilmeyi öğreniyorsun. işte bu çok umut verici. Sevmekle sevilmek arasında aslında çok ince bir çizgi var. Ya sevdiğin seni sevmiyordur, yada sevildiğini bilmiyorsundur. İkiside mühim değil. Mutlu olmayı sevmelisiniz. Sevince sevilmedikten sonra üzülsen kime ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kır Papatyası
ChickLitMerhaba arkadaşlar. Burada kendi şiirlerimi ve yazılarımı yayımlamaya karar verdim. İlk yayımladığım şiirin ismini genel olarak kullanmak istedim. Umarım beğenirsiniz...