O soğuk Aralık gecesinde yaşama umuduyla dolu olan insanlar şimdi toprağın altında günahlarının kahrını çekiyor. Bir kumar masasında başladı herşey. O balo da ki yirmi dört oyuncu o gün sadece bir balo olduğunu biliyorlardı.
Son dört oyuncu kazanacaktı ama belli veya belirsiz bir nedenden dolayı yirmi dördüncü oyuncu öldü.
Bilmiyorlar ki geçmişlerini, şimdilerini ve geleceklerini bir masada ve bir sandalye üstünde otururken kaybedeceklerini.
Birkaç kişi kurtulucaktı bu durumdan belki de ama diğerleri cehennem ateşinin oluşturduğu bir halkada toplanıcak, kendilerine verilecek olan cezaları bekleyecekti.
Geleceklerini yaşatacak olanlar çocuklarıydı.
Belki de onları kurtarıcak olanlar da çocuklardı ama en büyük günahları sevgisiz yetişenlerdi . Sorsalardı sevgisiz yetişenlere anne ve babalarından kurtulmak isteyecek, çocuk ruhlarını kendi istedikleri gibi yaşayacaklardı.
Haklılardı belki de, sevgisiz yetişen her çocuk katilinden kurtulmak isteyecek, kendi özgürlüğünün ellerinde kalmasını arz edicekti.
Sevgisiz yetişenlerin ruhu büyüyüp başkalarına özgürlük verene kadar herkes bir yardım çığlığı atmaya devam edecekti.
En büyük günahtı belki de
Çocukların ruhlarını katledip bedenleri ile dans etmek.🃏
En son hatırladığım şey nefesimin kesilmesi idi. Hisar bir şişe su uzattığında içemeyecek hale gelmiştim. Geçmişim tekrar beni kendine esir ederken yaşam mücadelesi veriyordum.
Hisar suyu içemeyeceğimi anladığında şişenin kapağını açıp dudaklarıma yerleştirdi. Zor yutkunuyordum, zor nefes alıyordum.
Suyu yavaş bir şekilde içerken şoför ile aramızda olan cama baktım. Bizi izliyordu, camı indirmedim. Eğer indirseydim bana ne olduğunu soracaktı.Biraz daha izledikten sonra camı indirdi, evet hissettiğim gerçekti.
"Aren Hanım iyi misiniz?" Sorusunu ve dik bakışlarını bana yönelttiğinde başımı sallamak zorunda kaldım.
Bana olan bakışları elimdeki telefona yöneldiğinde bir tık gerileme neden oldu. Hisar hissetmiş olacak ki durumu ele aldı "Herhangi bir sorun yok, sadece birşey anlattım bu sebeple." Ve herzaman ki sıcak gülüşü.
Şöför başını sallayıp aradaki camı tekrar açtı. Gözleri hem yolda olup hemde ara sıra bize bakıyordu.
Murat ağabey gibiydi. O da herşeyi babama anında bildiriyordu. Herkesin yüzünde olan bu maskelerden yeterince sıkılmıştım.
Çünkü maske oldukça kimse gerçeği öğrenemeyecekti ve herkes bu kumar masasında oturmaya maruz kalıcaktı.
Gerçekler gün yüzüne çıkamayacaktı.
Bunu biliyordum.Hisar'ın endişe ile dolan gözlerine baktığımda en azından bir kişinin beni önemsediğini biliyordum.
Bir kişi, bir kişi önemseyip biliyordu beni.
Bir kişi hissediyordu hissettiklerimi ama yalanlarım ile hissediyordu hissettiklerimi.
Belki de Hisar bu yüzden değerliydi benim için..Bana inanıp güveniyordu, yalanlarımı dinliyordu.
Yalanlarıma inanıyordu ama bu onun kendi cehennemiydi.
Hisar'ın gözleri bir aşağı bir yukarı bakıyordu. İyi olduğumu anlamak istermiş gibi bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALAN SÖYLEME OYUNU
Misterio / SuspensoBu oyun ikiyüzlülerin ve yalancıların oynadığı tek oyundu. Bu oyuna layık olmak taç giymekten daha önemliydi çünkü doğruyu ve gerçekleri söylerseniz kaybetmiş oluyordunuz. Yıldızlar insanlara cenneti yaşatırken bana cehennemi yaşatıyordu. "Kendi iç...