8- Dudak payı

5.1K 487 229
                                        

"Lisedeymiş gibi hissediyorum." Jungkook arkadaşına bakmadan büyük tiyatro salonunu dışarıdan incelerken söylendi. "Yine Taehyung'un provalarının bitişini bekliyoruz."

Mingyu güldü ve eskiden yaptığı gibi kolunu arkadaşının omzuna attı. Gözünün önünde canlanan anlarla "Deja vu." diye mırıldandı.

Alfa başını sallayarak onayladı. Provası ne zaman bitecekti hiç bilmiyordu ama Mingyu yarım saatten biraz fazla olduğunu söylemişti. Biraz daha burada dikileceklerdi ve bu asla sorun değildi. Onu yeniden bekliyor olmak eski, küçük Jungkook'un hislerini ortaya çıkarıyordu.

"Amerika'da ne yaptın? Hiç anlatmıyorsun."

Jungkook ailesine ve Taehyung'a geçirdiği zamanları güzelce anlatmış olsa da Mingyu için bu zaman olmamıştı. Arkadaşına yandan bir bakış attı, omuzlarını silkti. 

"Hiçbir şey diyebilirim."

Mingyu ona inanmadığını belli eden bakışlarını alfada tuttu. "Sence bu dediğine inanır mıyım? Partilerde gezmişsindir, gününü gün etmişsindir." Arkadaşından ayrıldı ve bir adım uzaklaştı ondan. Jungkook'u baştan aşağı süzerken değişen tarzına karşılık onaylamaz mırıltılar bıraktı. "Bir de tarzın bu hale geldiyse net yerinde durmamışsındır."

Jungkook, Mingyu'nun çıkarımlarına karşı göz devirdi. Arkadaşı neyi duymak istiyordu bilmiyordu ama dediklerine çok hak verdiği söylenemezdi.

"Birkaç kere partilere gittim ama sonra odağımı çok dağıtıyor diye spora yönlendim. Orada dövmeli kişiler gözüme çok havalı geliyordu, ben de denemek istedim. Sonra baktım piercing de hoşuma gidiyor, yaptım. Bu kadar yani."

"Partilerde odağının dağılması kulağıma hiç iyi gelmedi." diye imayla konuştu.

Jungkook arkadaşının omzuna yavaşça vurdu. "Çok aptalsın." Kınayarak söylenirken "Kast ettiğin şeyi anlamamazlıktan geliyorum." diye ekledi. "Sınırsız alkol alınıyordu ve oranları çok yüksek oluyordu. Ertesi gün olan dersleri kaçırıyordum, anlamıyordum ya da gidemiyordum direkt. Amerika'ya okumak için geldiğim kafama dank edince toparladım kendimi."

Mingyu başını aşağı yukarı salladı. Az önceki alaylı tavırları gitmiş, anlayışlı bir hale bürünmüştü. 

"İyi toparlamışsın ama. Bölümü birincilikle bitirdin resmen ve dört yıllık bursunu iki yıl daha uzattılar."

Jungkook aklına doluşan anılarıyla iç çekti.

Amerika'ya ilk gittiğinde yaşadığı şok iliklerine işlenmiş gibi kendini hatırlatıyordu. Farklı bir kültürde, tanımadığı insanlar arasında kendini bulması sudan çıkmış balığa dönmesine sebep olmuştu ve dışlanmamak, yalnız kalmamak için onlara ayak uydurması gerektiğini düşünmüştü.

Parti davetlerine giderdi, kendinden taviz vermeyerek oradakilerle arkadaşlık kurardı ama bir gün en iyi olduğu dersten düşük alınca beyninden vurulmuşa dönmüştü. Silkelenmiş, derslerine yeniden eski odağını vermişti.

Sosyalleşmek için de partileri değil, kütüphaneleri ve spor salonlarını tercih etmişti. Oradan tanıştığı kişilerle spor yapıyor ve gün sonunda ise kısa sohbetlerle günü bitiriyordu. Daha sağlıklı bir düzene girmesini sağlamıştı bu.

Partilerde gezen arkadaşları hep olmuştu ama onlardan biri olmasına gerek yoktu. Güzel arkadaşlıklar edinmişti. Amerika'nın ona kattığı çok güzel şeyler olmuştu.

Kendisini keşfetmiş, neyin kendisi için iyi ya da kötü olduğunu öğrenmişti. Ne yaşamış olursa olsun minnattardı. Kendini tanıyabilmişti o ülkede.

SweetheartsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin