"Çocuğu niye yatağa yatırmadın?"
Annem kahvaltı masasını kurarken seslenmişti. Bir saat önce Mingyu'yu kanepede uyuyor halde gördüğünden beri bunu söylüyordu. Mingyu'yu o kadar seviyordu ki onu uyandırmış, misafir odasına geçmesini söylemişti ama her yeri tutulmuş olan arkadaşım kaslarını gevşetmek adına annemden masaj seansı almıştı.
Annemin ilaç gibi elleri sayesinde sırtı ve omzu daha iyi haldeydi, tek sorun annem ve Mingyu'nun bir olup üstüme gelmesiydi.
"Çok ağırdı anne. Domuz gibi herif. Taksiden buraya taşıyana kadar canım çıktı. Bir de üst kata mı çıkaracaktım?"
Annemin onaylamayan mırıltıları kulağıma doluyordu. Annem ve Miyeon teyzemin gözüne girmek için masayı kurmalarına yardım eden Mingyu'ya karşı yüzümü ekşittim.
"Şova bak. Çubukları taşırken yorulmuyor musun?" diye takıldım. Alfa bana yandan bir bakış attı ama cevap vermedi. "Küstün mü bana?"
"Evet."
"Tamam, bir daha barışmayalım."
Masanın düzenini ayarlarken tabakları taşıyan anneme "Siz bunu büyütürken vicdanını söküp aldınız mı?" diye soru yöneltti.
Miyeon teyzem, annem yerine cevap verdi. "Babası bunu bu hale getirdi."
Yine babamın dedikodusunun döneceğini anladığımda hemen yanlarına gittim, Mingyu'nun omzuna kendimi yasladım.
Annem ve Miyeon teyzem babam hakkında tartışırlarken gülmemeye çalışıyordum.
Miyeon teyzemle babam cidden iyi anlaşırlardı ama birbirlerine laf atmadan yapamazlardı. Babamın annemle arkadaşlığına gölge düşürdüğünü iddia ediyordu teyzem. Tatlı bir nefreti vardı bu yüzden.
"Hanımlar bölüyorum ama," diye aralarına girdim. İkili bana dönerken "Babam ve Hojun amca nerede?" dedim.
Hepimiz evdeyiz diye ailece kahvaltı yapalım demiştik ve bize getirdiğimi unuttuğum arkadaşım da dahil olmuştu bize. Kalktığımdan beri evde olmayan iki alfa ortada yoktu ama liseden beri yanımdan ayrılmayan alfa evdeydi.
Kimin evindeydik belli değildi.
"Markete diye çıktılar." Annem, Miyeon teyzemi kolundan tutup mutfağa ilerledi. "Birazdan gelirler herhalde."
Şüpheyle yanımdaki bedene başımı çevirdim. Sinsi bakışlarımız birbirini bulduğunda yüzümüzün aldığı sorgulayıcı ifade aynıydı.
Cidden yan yana kala kala tepkilerimiz bile aynı olmuştu.
"Busan'daki markete mi gitti bunlar? Yürüme mesafesiyle on beş dakikalık yol." dememle Mingyu aptalca fikrini sunmuştu.
"Bence başka omegalara gittiler."
Oflayarak sandalyeyi çektim. Yerime otururken bu çocuğun neden böyle olduğunu sorguluyordum.
"Başka omegalarla alıp veremediğin var senin."
"Alfalara çok güveniyorsunuz siz."
"Sen de alfasın?" dediğimde omuz silkti. Karşımdaki sandalyeye geçti.
"Benim ruhum eşime bağlı. Neyin nesi olduğum belli."
Göğsünü kabartarak konuşmasına burnumu kırıştırdım. Dün sarhoşken dert yanan o değildi sanki. Bir de tüm alfalar kötü, bir tek kendisi iyi sanıyordu. Sadık alfa profilini bana yedirmeye çalışıyordu.
"Haberin olsun diye diyorum babam ve amcam 25 yıl kadardır mühürlüler. Omegalarına da aşıklar."
Dirseklerini masaya yasladı, sır vermek istermiş gibi bana yaklaştı. "Alfalar böyle göz boyar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sweethearts
Genel KurguHaerin ve Miyeon çocuklarının yakın arkadaş olmalarını dilerken tanrı onları başka bir sürprizle karşılaştırmıştı. [ alfakook x omegatae ]