kapıyı kilitlediğini görünce sinirle yanına giderek
" ne yapıyorsun sen ya kafayı mı yedin "
" yedim evet oldu mu "
" çınar ver şu anahtarı gideceğim ben "
" vermiyorum " diyerek anahtarı cebine koydu
" çınar beni burada sonsuza kadar tutamazsın "
" benimle sevgili olduğunu kabul edene kadar buradayız "
" çınar eve götür beni " diye bağırdığımda beni hiç takmadan başka bir odaya ilerleyerek
" kahve ister misin " dedi
" manyaksın sen ruh hastasısın normal değilsin duydun mu beni " dedim ama beni dinlemeyerek mutfağa gitti ben ise o sıradan kapıya yöneldim kilitli olduğunu bilmeme rağmen denemek istedim ve açamadım
" zorlama kapıyı zorlama "
" sus " diye bağırdım ardından sinirle koltuğa oturdum kısa süre sonra çınar elinde iki kahve ile karşıma oturdu
" yalnız burası baya soğukmuş şu şömineyi yakayım ısınırız " dedi ardından ayağa kalktı
" dışarıdan odun alacağım sende bir yere kımıldama"
" odun yerine kendini at şömineye çok bir farkınız yok gibi "
" çok komiksin " diyerek çıkıp kapıyı üstüme kilitleyerek gitti ve kısa süre sonra tekrar geri gelerek odunları şöminenin yanına koydu
" ee içsene kahveni için ısınsın "dediğinde geri cevap vermedim ve yüzüne bile bakmadım
" ne o konuşmuyor muyuz " yine cevap vermedim
" iyi konuşma benim vaktim bol " dediğinde sinirle ona dönerek
" çınar beni burada ne kadar tutmayı düşünüyorsun "
" itirafını yapana kadar "
" öyle bir şey olmayacak "
" o zaman bizde burada kalırız "
" çınar annemler eve dönecek "
" bir hafta yok onlar rezervasyonlarını uzattım "
" Neriman abla söyler "
" tembihledim "
" ruh hastası "
" aç mısın "
" sana duymak istediğin şeyleri söylemeyeceğim "
" iyi sonsuza kadar buradayız o zaman " dediğinde kendi kendime bağırarak sinir krizi geçirdim
" şömine tamam şimdi ben mutfağa gidiyorum atıştırmalık bir şeyler hazırlayacağım sende burada ustu uslu oturacaksın " diyerek içeriye gitti bende çok üşüdüğüm için şöminenin karşısına bir yastık koyarak yere oturdum ve bacaklarımı kendime çekerek kollarımda bacaklarımı sardım kısa süre sonra çınar geldiğinde yanıma oturdu ve elindeki sandviçi bana uzattı
" al bakalım "
" istemiyorum "
" kahvaltı da yapmadın açsın al işte "
" istemiyorum dedim "
" bu mu yani hiç yemek yemeyecek misin "
" yemeyeceğim "
" iyi keyfin bilir " diyerek hem benim tabağımı hem de kendi tabağını yere koyarak sırtını koltuğa yasladı yaklaşık 15 dakika kadar hiç bir şey konuşmadan oturduğumuzda sessizliğimizi çalan telefon böldü çınarın telefonu olduğunu anladığımda tekrar önüme döndüm
" efendim meral " dediğinde tekrar çınara döndüm
" ha evet evet iyiyiz sorun yok arkadaşın biraz hırçın çıktı ama idare ediyorum işte " dediğinde telefonu çınardan alarak kulağıma götürdüm
" senin bundan haberin var mıydı meral "
" ııı öykücüm sakin ol tatlım "
" sakinim ben meral söyle var mıydı yok muydu "
" belki " dedi çekinerek
" aferin meral aferin sana " diyerek telefonu çınara attım
" meral biz biraz daha buradayız gibi görünüyor.... tamamdır sağol... görüşürüz " diyerek telefonu kapattı
" arkadaşımı da mı alet ediyorsun pis oyunlarına "
" niyeti iyi kızma ona "
" çınar bu böyle olmaz "
" ney olmaz " dediğinde hıza ona dönerek bağdaş kurdum
" beni burada tutamazsın sana istediğin şeyi vermeyeceğim " dediğimde oda aynı benim gibi bana döndü
" neden öykü neden bir kerede kendi mutluluğunu düşünmüyorsun "
" çünkü benim mutluluğun birilerinin mutsuzluğu olacak " diye sesimi yükselttim
" işte senin hatan bu öykü sen kendin dışında herkes mutlu olsun istiyorsun ama kendini bir bataklığı attığını anlamıyorsun bile "
" ne yapmamı istiyorsun benden hı ne istiyorsun seninle sevgili olsam ne değişecek aynı evin içinde bile kaçamak oynuyoruz "
" bu da senin bahanen sen sadece korkuyorsun annen öğrenirse ne derim diye düşünüyorsun onun mutluluğu için kendini mutsuz ediyorsun "
" anlamıyorsun dimi ben annemi yıllar sonra gerçekten mutlu gördüm çınar babana o kadar aşık ki ben bunu bozamam buna hakkım yok "
" bencilsin " dediğinde gözlerim dolmaya başladı
" sen sadece kendini düşünüyorsun peki benim aşkım ne olacak bu yaşadığımız anılar ne olacak seni unutmamı mı bekliyorsun benden "
" ben... ben bilmiyorum " diyebildim gözyaşlarımın arasında o ise bana daha da yaklaşarak iyice üstüme eğildi ve göz yaşlarımı sildi
" bana öyle baktıktan sonra hiç bakmamış gibi davranamazsın beni öyle öptükten sonra hiç öpmemiş gibi davranamazsın beni sevdiğini söyledikten sonra çekip gidemezsin çünkü bırakmam " dediğinde iyice yaklaştı dudaklarımız birbirine değiyordu ama asla öpmüyordu
" bırak... bırak ki sende mutlu " diye fısıldarken dudaklarımız birbirine çarpıyordu
" ya birlikte ya hiç " diyerek bir anda dudaklarıma yapıştı her ne kadar onu geri itmek istesem de bunu yapamıyordum benim ondan uzak durabilmem için onun benden uzak durması gerekiyordu aksi halde bu benim için bir işkenceye dönüyordu
beni kendine daha çok çekerken kendimi bir anda onun kucağında buldum dudaklarını benden ayırdığı ilk fırsatta konuşmaya başladım
" hata yapıyoruz "
" olabilir "
" bunun bir sonu yok "
" muhtemelen "
" çok zor süreçlerden geçeceğiz "
" biliyorum "
" kimsenin karşısına geçerek sevgili olduğumuzu söyleyemeyeceğiz "
" söylemeyeyim "
" bizi kabullenemeyecekler "
" kabullenmesinler " diyerek belimden tuttu ve benim kendine çekerek öpmeye devam etti karşılık verince daha sert bir şekilde öpmeye başladı
bu çiftlik evi bizim kararlarımızı verdiğimiz bir yer oldu her ne kadar hala korksam da ondan gerçekten uzak duramadığımı fark ettim bundan sonraki zamanlar bizim için bir girdap gibi geçecekti ve bu beni çok korkutuyordu
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYAT
Teen FictionAnnesini yeniden evlenecek olması sebebiyle hayatı tamamen değişen öykü çıkmazdadır . Taşınacağı evde onu neler bekliyordu Başladığı okulda ne gibi atraksiyonlar yaşayacaktı İşte bunu sadece okuyarak öğreneceksin. ;)