Bölüm 9: Hançer

103 10 2
                                    


İşte hatırladım...

Vay be ben neymişim de haberim yokmuş

Prensesmişim
Kehanet varmış
Heralde güçlerimde var yani teknik olarak o cadı cadıysa bab- e benim babam ölmüştü yaşıyor mu?

Ceza evinde olduğunu düşündüğüm annem burda cadı bilmemnesiyse babam da vardır. O cadı babamı o zaman neden öldürdü?

Ben üvey miydim acaba?

Ben donmuş bir şekilde duvara bakıp düşünürken yanımdaki luna elini gözümün önünde ileri geri yaptı.

Kendime gelip kafamdaki soruları susturmaya çalıştım. Luna ya döndüm. En son kahvaltı diyordu. Bende resmen bi olay oluyo direk bayıl yak kal olmadı böyle.

Ben bu kadar bünyesi düşük biri değildim. Luna sıkılmış olmalı ki sorusunu tekrar etti.

"Kahvaltı etmek istermisin? "
Kafamı tamam anlamında salladım. Ayaklarımı yataktan aşağı doğru sarkıttım.

Ayağa kalktığımda yine sırtımda bir ağrı hissettim. Ama sanki bu ağrı kalbimde gibiydi çok garip bir duyguydu. Acımaya devam etsede yavaşça geçiyordu.

Yada bana öyle geliyordu. Çok yavaş sayılmayacak adımlarla banyo olduğunu düşündüğüm kapıyı açtım. Doğru tahmindi elimi yüzümü yıkayıp hızlıca çıktım.

Odaya girdiğimde yatak toplanmış üstünde temiz kıyafetler vardı. Aslında düş alsam iyi olurdu ama sanki ben uyurken yıkanılmış gibiydi. Temiz hissediyordum.

Zaman kaybetmeden kıyafetleri aldım. Siyah bol paça kot pantolon üstüne ise bordo crop tarzı kazağı giydim. Ayağındaki peluş terliklerin sıcaklığını bırakmak istemesemde kıyafet dolabının yanındaki beyaz spor ayakkabıları giyinip aynadan yüzüme baktım.

Güzel göründüğüme emin olunca kapıyı açtım. Kapıda asker olduğunu düşündüğüm biri duruyordu. Beni gördüğünde pozisyonunu değiştirdi.

"Hazırsanız kahvaltı için sizi bekliyorlar"

Başımı tamam anlamında salladım. Bana yol göstermek için önden ilerliyordu bende onu takip ediyordum. Bir yandanda etrafı inceliyordum.

Burası doğayla iç içe gibiydi. Ahşaptan yapılma çerçevelerin içinde kim olmadığını bilmediğim kişilerin resimleri vardı.

Bazıları aile tablosu bazıları ise portreydi. Asker durduğunda geldiğimizi anladım ve önüme baktım. Luna ve Marcus vardı. Diğerlerini tanımıyordum. Yine ahşaptan yapılma uzum bir masa vardı. Masa ile uyumlu ahşap sandalyeler vardı.

Tam Marcus un karşındaki sandelyeye oturdum. Masa uzundu ama ikimizde baştaydık. Benim oturmamla bakışlar marcus a döndü.
Ne sakınca olabirdi buraya oturmamda?

Marcus sorun yok bakışlarını gönderdi.
Masadaki insa- yok bunlarda da bir sıkıntı var gibi masadaki şahısların bakışları tekrar bana döndü. Aralarında fısıldaşıyorlardı ama bazı konuşmaları duymuştum.

"Bu kim ki Yüce nin karşısına oturuyor?"

"Yüceye saygısızlık yapıyor ne sanıyor kendini?"

"Çok güzel kızmış evli mi acaba?"

İlk ikisini anladım tamam bu yüceyi arşa çıkarmışınız da öbürü ne alaka?
Bunu söyleyen kişiye baktım.

Sarışındı ama göz rengini tam anlayamamıştım. Üstündeki kıyafetler soylu olduğunu kanıtlıyordu. Bakışlarımla bana göz kırptı.
Bende ona kötü bakışlarımdan birini gönderdim. Amacıma ulaşmıştım. Hızlıca önüne döndü.

Gece GüzeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin