"Artık gitmeliyiz Seokjin."
"Sen önden git. Ben biraz daha kalacağım."
"Ama akşam oluyor. Korkarsın."
"Gece olmadan dönerim."
"Pekala. Dikkatli ol."
Mezarlığın içinde yalnız kalana kadar bekledi Seokjin. Arkadaşı gidince de yalnız kalmadığını bilse bile aldırış etmedi.
"Taehyung..."
Sevdiği adamın mezar taşına bakakaldı bir süre. Gözünden yaşlar süzüldükçe daha da kırıldı kalbi.
"Hani bütün sorunların üstesinden beraber gelecektik? Seni sevdiğimi bile söyleyemedim ben daha."
Cümlesini bitirir bitirmez yağmur başladı. Kıpırdamadı Seokjin. Bir süre ıslandıktan sonra yağmuru hissetmemeye başladı. Etrafına baktığında yağmur hala devam ediyordu.
Aklına gelenle gökyüzüne bakınca tepesinde bir ağacın olmadığını görünce korkmaya başladı."Neler oluyor?"
Olduğu yer dışında her yer sırılsıklamdı. Üzerine bir damla düşmüyordu.
"Kafayı yiyorum sanırım."
Son kez mezar taşına bakarak ayrıldı mezarlıktan. İşin tuhaf yanı ise şiddetle yağan yağmurdan bir damla dahi düşmemişti üzerine.
Eve doğru yol alırken gözünün önüne geliyordu Taehyung."Deliriyorum."
Sonunda evine girip üstünü bile değiştirmeden Taehyung'un odasında buldu kendisini. Yatağına yatarak kokusunu içine çekti. Unutmak istemiyordu.
"Çok özledim Taehyung..."
'Ben de.'
Ses geldiği an duraksadı. Yavaşça yataktan kalkıp etrafını kontrol etmeye başladı.
"Kim var orada?!"
Titriyordu. Bir ses duyduğuna emindi. Bir süre sonra dayanamayıp Namjoon'u aradı. Kapı çaldığı an açılınca arkadaşı da şaşırmıştı.
"Ne oldu Seokjin? İyi misin?"
"Namjoon.. Ben galiba deliriyorum."
"Üzgünüm Seokjin ama böyle hissetmen çok normal. Sonuçta sevdiğin biri-"
"Hayır sadece o değil."
"Ne?"
"Mezarlıkta beni bıraktıktan sonra yağmur başladı. Üzerimde ne bir ağaç ne de bir şemsiye vardı ama ben yağmur damlalarını hissetmedim, ıslanmadım bile!"
"Nasıl ya?"
"Eve geldiğimde direkt Taehyung'un odasına girdim. Kokusunu alırım diye yatağa yatıp çok özledim dediğimde birisi ben de dedi! O kadar çok korktum ki seni aradım o telaşla."
"Bunlar tuhaf. Yorgunluk ve üzüntüden yaşamış olabilirsin. Uyumayı dene."
"Aslında yalnız kalmamak için seni çağırdım. Uyurken yanımda durur musun?"
"Sorman kabahat. Sen uyu hadi."
"Teşekkür ederim."
Seokjin kanepeye uzanıp kısa sürede uykuya daldığında sessizce telefonundaki bildirimleri kontrol ediyordu Namjoon. Bir anda tekrar yağmur yağmaya başladı.
"Gökyüzü de üzgün."
'Öyle mi?'
Namjoon duyduğu sesle olduğu yerde donakalmıştı. Nefes alış verişleri hızlanıyor göz bebekleri küçülüp büyüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Night We Met-TaeJin
FanfictionZamanın içindeki döngüde kaybolan Seokjin, Taehyung'u bulabilmek için bu zorluklara katlanmak zorunda kaldı. Sonlarını tahmin etmek kolay mıydı?