Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı Taehyung. İyice esneyip kalktı yatağından.
Yüzünü yıkayıp mutfağa doğru yol aldı."Kahvaltıyı hazırlasam iyi olur. "
Kendi kendine konuşarak mutfağa girerken aniden durdu.
"Oh, Jin?"
"Taehyung? Ahh, sesler yüzünden mi uyandın? Özür dilerim dikkatli davranmaya çalıştım ama-"
"Seslerden uyanmadım. Erken uyanmışken size kahvaltı hazırlamak için inmiştim.. Sen iyi misin?"
"Anladım. Ben iyiyim teşekkürler sorduğun için."
"Peki. Yorgun görünüyorsun biraz daha uyu istersen. Ben kahvaltıyı hallederim."
"İşe gideceğim hazırlanmam gerek."
"Tamam o halde."
Derin nefesler alarak çıktı merdivenleri. Odasına girip göğsündeki ağrıyı azaltmak istese de başaramadı.
Üzerine gömleğini ve pantolonunu giyip saçlarını düzeltti. Bunları yaparken hiç sorgulamıyordu kendini. Normal hayatına geri döndüğünü anlıyor, yaşadıklarını hatırlıyordu yavaş yavaş."Bir şey yok. Sakin ol."
Kendi kendine konuşmaya başladığını fark edince susup çıktı odasından. Yüzüne bir gülümseme yerleştirip mutfağa girerken anında soldu gülüşü. Soojin Taehyung'a arkasından sarılırken gülüşerek kahvaltı hazırlıyorlardı.
Bir süre sadece izledi Seokjin. Artık onu sevmek istemiyordu. 'Yeterince yorulduğum yetmiyormuş gibi bunun acısını çekiyorum.' Diye geçirdi içinden."Günaydın Seokjin neden burada bekliyor-"
Rosa ikiliyi görünce sustu. Seokjin'in yüzündeki kırgınlığı fark edebiliyordu.
"Ah, geldiniz mi? Oturun hadi kahvaltı hazır."
Derin bir nefes aldı Seokjin.
"Size afiyet olsun."
Koşarak çıktı evden. Hepsi şaşkınlıkla bakakaldı ardından.
"Nesi var?"
"Bilmiyorum.. İşe geç kaldığını düşündü sanırım."
"O çok tuhaf. Buraya geldiğimden beri tanışamadan kayboluyor."
Soojin alayla konuşurken Rosa'nın bakışlarıyla sustu.
"Seokjin nerede çalışıyor?"
"Gündüzleri garsonluk yapıyor. Bazı geceler de kuryecilik."
"Okul?"
"O da senin gibi sanatla ilgileniyordu! Okula vakit bulduğunda gidiyor. Bir de üzerinde çalıştığı bir kitabı var!"
"Yazar mı yani? Bütün bunlara nasıl vakit ayırıyor? Yorulmuyor mu?"
"Yorulmaz mı? Destek olayım diyorum kabul etmiyor."
Onlar konuşmaya devam ederken restorana çoktan giriş yapmıştı Seokjin. Depodaki önlüğünü giyip çıktı dışarı. Henüz patronu dışında kimse gelmemişti.
"Seokjin?"
"Buyrun efendim."
"Ben bir şeyi kontrol etmeye gelmiştim sen hangi ara geldin? Hem de bu saatte?"
"Kusuruma bakmayın ben saate bakmadan çıkmışım yola. Açılış saatine kadar yazı yazabilir miyim?"
"Şu meşhur defterin yanında mı?"
"Evet."
"O halde tabii yazabilirsin. Benim çıkmam gerekiyor. Anahtarı sana versem açarsın değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Night We Met-TaeJin
FanfictionZamanın içindeki döngüde kaybolan Seokjin, Taehyung'u bulabilmek için bu zorluklara katlanmak zorunda kaldı. Sonlarını tahmin etmek kolay mıydı?