Baş belası tedirginlik, titrek bacaklar, terleyen avuçlar... Bir gün pamuklara dokun, bir gün kotlara. Bir gün derilere, bir gün de ketenlere. Sil ama avuç içlerini. Dik gözünü duvara, bakıyormuş gibi yap. Ama düşünmeye devam et. Sorulan soruları kafanda cevapla ama tek kelime cümle kur. Sessiz fısılda kelimeleri sonra yüksek ses ile düzelt. Bahaneler diz. Ayrıntılar anlat. Çıkmak için bekle. Devam et kendini anlatmaya. Nefes almayı unut. Gözlerini dik tekrar, başla düşünmeye. Ez kendini. Hatırlat kendine. 'İnsansın sakin ol'. Başardın. Sattın ruhunu. Başladı tedirginlik. Ne yapsam diye düşün. Bataktan çıkar kötü düşünceleri, kapa gözlerini. Sonra başla kendini ezmeye. Öyle bir ez ki tedirginlik beslensin. Korkak ol. Ellerini birbirine sür. Kelimeleri yut. Anlamsız konuş. Konuş ama beklentisiz yap. Umut besleme. Devam et. Pazarla kendini. Açılmayan kapıları zorla. Seversin sen zorlamayı. Yap elinden geleni. Olmazsa bahanesi hazır zaten. Cesaretini kalabalıkta paylaş ama yalnızken törpüle üzerini. Sen zaten sattın ruhunu. Ama sen zaten bu saydıklarımı biliyorsundur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Parya
Non-FictionDeneme kitabıdır. Bazı cümlelerin altını çizdiğinde, onu yaşadığından mı çizersin? Yoksa seni yaraladığı için mi? Umarım ortak noktalarımız seni zamanında nefessiz bırakan tatlar hatırlatmaz. Lakin hayat yeterince düz, oysa önceleri dünyanın düz old...