Hayat Şaşırtır Hep Zaten

512 24 3
                                    

Sizin hiç bir saat içinde hayatınız tümden değişti mi? Benimki tamamen darmadağın oldu ama alışmaya çalışıyorum hem ne demiş Şems-i Tebrizi: "Düzenim bozulur hayatım alt üst olur diye endişe etme nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmadığını."

Size şöyle anlatayım en baştan:

Geçen ay çalıştığım yerde çıkan bir kavgaya karışmam sonucunda bayadır mahkeme koridorlarında sürünüyordum ama bu seferki farklıydı koskoca savcının kalemi beni özel olarak çağırmıştı. Açıkcası bu beni baya germişti. Hiç bir suçumun olmadığı kavgadan bu kadar zararlı çıkmam doğru muydu? Zaten olaya karışan herkes kovulmuştu.

Babamın bu olayları bilmemesi beni daha da geriyordu. Uzun süredir verdiğim yanlış kararlarla onu yeterince üzmüştüm bir de bunu öğrenmesini istemedim. Çalışırken yaralandığımı ve işten kendi isteğimle ayrıldığımı söylemiştim. Zaten çalışmamı istemiyorlardı işine gelmişti.

Aslında olay fazla büyük değildi ama sanrım benim yüzümden baya büyümüştü. Çalıştığım kafede iki genç grup arasında geçen baya kanlı kavganın arasında kalmıştım. En fazla kanın kaynağı da cama giren kolum olunca mecbur adli bir olaya dönüşmüştü. O patronum olacak adama çok sinirliydim. Hem çalışanlarını kavgayı ayırmak için zorlayıp hem de biz olay çıkarmışız gibi davranmıştı. Bunu kullanarak da kimsenin tazminatını ödemeden işin içinden sıyrılmıştı.

Bense en çok zarar gören olmama rağmen hala buralarda sürünüyordum.

Uzun bir bekleyişten sonra savcının kalemi, savcının beni çağırdığını söyledi. Zaten çağırdı diye geldik bir de beklettiniz, diyemedim tabi devlet memuru kadına. Teşekkür edip gösterdiği kapıya yaklaştım. Kapını yanındaki tabelayı okudum önce 'Cumhuriyet Savcısı Reha Dağlı'. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım. İçerden gelen sert ses ile daha da gerilsem de dönüş yoktu.

İçeri girdiğim gibi ayakta iri yarı gökdelenlerle yarışan adamla karşılaşınca ne yapacağımı bilemedim dondum kaldım. Onun da konuşası yoktu zaten uzun uzun inceledi beni hatta başörtüme baya şaşırdı. Bu kadar dikkatli bakması beni rahatsız etti. Bir kaç adım atım ben konuşmayı başlatmaya çalıştım. "Beni çağırmışsınız. Nedenini öğrenebilir miyim?"

Rahatsız olduğumu anlayıp önce kafasını eğdi sonra doğrudan gözlerime odakladı. Gözleri çok tanıdıktı her gün aynada gördüğüm gözler gibi. Her insan yeşil gözlü olabilir dedim içimden.

Aynen canım dünyadaki yüzde ikilik dilimi paylaştığımız her insan demek istedim.

Buna daha fazla takılmadan gözlerimi gözlerinden çektim tam o sırada gömleğinin yakasından çok az da olsa belli olan kırmızı leke ile karşılaştım. Kaşlarım çatıldı kendiliğinden. Bu lekeden bende de vardı hatta aşağı doğru daha da büyüyordu. Ben dikkatimi başka yönlere çekmeden elini boynuna atarak konuştu.

"Buyurun oturun, size bir konuda bir kaç bir şey sormam gerekti."

Sanırım o da benim bakmamdan rahatsız olmuştu. Bu saçma anın daha fazla uzamasını istemediğim için hemen gösterdiği yere oturdum.

" Öncelikle bu resmi bir sorgu değil lütfen rahat olun."

Nasıl rahat olayım karşımda bir savcı var sosyal ankastrem azacak şimdi. Ve bu adam dağ gibi soy adını yaşatıyor resmen.

"3 Şubat tarihinde bir olaya karışmışsınız, ağır yaralı olarak geçmiş kayıtlara şu an iyi misiniz?"

"İyiyim teşekkürler aslında o kadar ağır değildi. İfademi de okuduysanız biliyorsunuzdur kan görmekten pek hoşlanmıyorum. Biraz fazla kan kaybedince bayılmışım bu kadar."

Darmadağın [biyolojik aile hikayesi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin