Seçimler ve Seçilenler

250 11 1
                                    

İki şık arasında kalmak. Bir çok seçenekten birini seçmek. Hayatımızın başladığı ilk günden beri seçimler hep karşımıza çıkan engellerdir. Daha küçücük bir bebekken ilk kelimemizin ne olacağını seçeriz. Sonra ilk adımlarımızı kime atacağımız. Bunlar kendi içimizde yaptığımız seçimler.

Peki ya başkalarının bize sunduğu seçimler. Onlar her zaman daha zordur çünkü işin içine başkalarının görüşleri de karışmış durumdadır. "Anneni mi babanı mı daha çok seviyorsun? A şıkkını mı seçeceksin B şıkkını mı? Sevgilin mi arkadaşın mı?" gibi sorulara verdiğimiz her cevap yargılanmamıza neden olacaktır. "Nasıl anneni seçmezsin? Bu soruyu da bil artık. Sevgilini seçiyorsan senle arkadaş olunmaz zaten."

En zoru da kimsenin seçenek sunmadığı ama senin bir seçiminin yine yargılanmana neden olanlardır. Birini seçmek zorundasın kimse söylemese de. Seçimin iki farklı olumsuzluğa açılır, ikisi de bir birinden kötü. Şu an tam olarak öyle bir seçimin içindeyim. Bu seçimin geleceği belliydi ama bu kadar erken mi olması gerekiyordu cidden?

Kimse anneme bağıran Süheyla Hanım'ı durdurmaya çalışmayınca Reha hızlı adımlarla yanımdan ayrıldı, annesini tuttu. Bir yandan kulağına bir şeyler fısıldarken bir yandan da daha fazla bağırmasın diye ağzını kapatıyordu.

Aslında Süheyla hanım çok sakin birine benziyordu hiç bu kadar sinirlenmesini beklemezdim. Ama annem de birini bu kadar sinirlendiremeyecek kadar tatlı dilli bir insandır. Nasıl ortalık bu kadar karışmıştı bilmiyorum ama şimdi Süheyla Hanım sakinleşse de babam Ali Bey'le ablalarım ve Emir de diğerleriyle tartışıyordu.

Reha Süheyla Hanım'a ne söyledi bilmiyorum ama gözlerini kocaman açıp bana döndü. Süheyla Hanım'ı üzgün gözlerle izleyen annemde onun nereye döndüğünü öğrenmek için bana baktı. Sonuç olarak iki anne de bana benden bir hareket bekliyordu. Bir seçim.

"Ne yapıyorsunuz?" konuşmamla geldiğimi yeni fark ettiler. Babam ve Ali Bey suçlulukla gözlerini kaçırdı. İkisinden de aynı tepkiyi almam beni afallattı.

"Niye kavga ediyorsunuz? Bunun için mi geldik buraya?" şuan Dağlı ailesine bir şey deme hakkını kendimde görmüyordum ama sözlerim ortaya söylenmişti.

Reha da annesini bırakarak bana destek çıktı. "Sa... Nur doğru söylüyor buraya gelmemizin nedeni tanışmak ve kaynaşmaktı. Bu yaptığınız sadece onu arada bırakır."

Beni anladığı için ona minnetle baktım. O da kulağıma yaklaşıp sözlerine devam etti. "Ben şimdi bizimkileri götüreyim ortalık biraz durulsun. Yemeğe de sen tek gelsen daha iyi olacak gibi şimdilik."

"Teşekkür ederim. Davetinizi de değerlendireceğim." deyip ailemi nasıl ikna edeceğim düşüncesi ile onlara döndüğümde sinirle Reha'ya bakan Emir takıldı gözüme. Reha ailesiyle konuşurken bile gözünü ondan ayırmadı. Ben de bu süre boyunca ona bakınca o da istemeden de olsa bana baktı. Bana da sinirliydi ya da sinirini perdeleyemiyordu. Belki de buna gerek duymuyordu.

Daha fazla bu bakışlara katlanamayınca anneme döndüm. Üzgündü. Bir şey yapmamasına rağmen kendisini suçluyordu çünkü muhtemelen tüm olaylar onun Süheyla hanımla konuşmasından çıkmıştı.

Sarılmak istedim. Şakalar yapıp güldürmek istedim. Beni durduran şey Süheyla Hanım'ın varlığıydı. Yıllarca kızına kavuşmayı beklemiş bir anneye başka biriyle yaşadığı mutluluğu izletemezdim. Öz annem olduğunu daha birkaç saat önce öğrendiğim bu kadını yabancı olarak göremezdim. Daha çok fazla konuşmasak da o benim için kalbimde Emine annemin yanında yer edinmiş olan kişiydi, annemdi.

Dağlı ailesi restorandan çıkana kadar bekledim. Giderken hepsiyle selamlaştım. Süheyla Hanım yemek teklifini tekrar etti ona da düşüneceğimi söyledim. Ve en sonunda baş başa kaldık.

Darmadağın [biyolojik aile hikayesi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin