1.4

2K 140 8
                                    

Selaam! 4. Bölümle karşınızdayım💖 Oylayıp yorum atmayı unutmayın 😚✨

🍂


"Berşah, koş yardım çantamı getir!" Diye bağırarak abimin koluna girdim. Annem ise abimin diğer kolundan destekleyen kızı ittirip kendisi tutmaya başladı.

"Abi, abi duyuyor musun beni?" Dedim sesimi yükselterek. Mindere oturttuğumuz abimin düğmelerini açarak gömleğini üzerinden çıkarttım.

Omuzu kandan görülmüyordu. İlk yardım çantasını getiren Berşahı gördüğümde elinden alarak hemen içini açtım. Gazlı bez, tentürdiyot ve bazı gerekli şeyleri çıkartarak yanıma koydum. Tüm ev halkı etrafımızda toplanmıştı ve çevremiz çok kalabalıktı.

"Geriye doğru açılın!" Diye bağırdım. Herkes geriye adımladığında babamın arabayı hazırlattığını duymuştum.

"Abi, bana bak iyisin tamam mı? Kapatma gözlerini sakın." Abimin hafiften giden gözleri söylediklerimle zorlanarak açılmıştı.

Elimdeki bezle iyice kolunu silip, üzerine gazlı su damlattım. Bu hastaneye gidene kadar mikrop kapmamasını önleyecekti.

Tüm işlemleri halletiğimde, temiz bir bandajla iyice kolunu sardım. Geri çekildiğimde, üzerimde abimin kurumuş kan lekeleri vardı.

"Araba! Arabaya bindirin daha çok kan kaybetmeden." Yanımızda çalışan şoför ve çalışanlar çoktan abimi arabaya bindirmiş ve hastanenin yolunu tutmuşlardı.

Kardeşlik görevimi tamamlayıp abimin koluna ilk yardımı yapmıştım. Fakat bu daha hiçbir şeymiş daha sonrasında anlayacaktım...

😶


Avlu'ya sessizlik hâkim sürüyordu. Babam ve Ciwan abim, Berzan abimle birlikte hastaneye gitmişlerdi.

Abimin kaçırdığı kız ise sus pus olmuş bir şekilde minderde oturuyordu. Annemin tansiyonu düşmüş ve onu odaya götürmüşlerdi. Büyük avlu da, sadece o kız ile ben vardım.

"Nasıl oldu?" Dedim sakinliğimi koruyarak. Kız hafifçe başını kaldırarak bana baktı.

"Biz berzanla birbirimizi çok seviyorduk. Fakat tüm herşey dün başladı. Babamla kavga etmiştik ve babam beni sevmediğim bir adamla evlendirmekten söz ediyordu," dediğinde hüngür hüngür ağlamaya başladı.

"Tabii ben bunu berzana söyleyince, berzan çok sinirlendi. Beni isteyeceğini ama vermezlerse de kaçıracağını ve mutlu bir hayatımızın olacağını söyledi." Hıçkırdığında göz yaşlarını sildi.

"Böyle olacağını vallaha tahmin etmemiştim Rozerîn." Dedi. İsmimi nerden bildiğini umursamayarak, devam etmesi için kafamı salladım.

"Sonr-" tam devam edecekti ki kapının yumruklanması ve bağırış çağırışın bir anda olması korkuyla sözünü kesmesini sağlamıştı.

Kaşlarımı çatarak, ayağa kalktım. Bu hadsiz de kimdi ki, evime destursuz geliyordu.

Kapının yanında duran koruma silahına davranarak benden kapıyı açmak için bir hareket bekledi. Kafamı salladığımda kapıyı açtı fakat eli silahın birkez olsun ayrılmıyordu.

"Nerede lan o it!? Geberteceğim onu." Diye kükreyerek içeri giren adamla bir kaç adım ileri yaklaştım.

"Böyle bağırarak evime nasıl gelirsin sen hadsiz!" Diyerek bende yüksek sesle bağırarak, korkmadığımı belirttim.

Adamın yüzündeki ifadenin yumuşadığını gördüm fakat göz yanılsaması olmalıydı bu.

"O itin yerini söyle bana hırçın kız." Dediğinde şaşkınlıktan kısa bir süre kaşlarım havalandı.

ROZERÎN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin