3. Bölüm

30 4 1
                                    

Araba tam evin önünde durunca geldiğimizi anladım.

Çok değişik hissediyordum boğazım düğüm olmuştu karnıma kramplar giriyordu ve baş ağrım biraz daha kendini belli etmişti.

Derin derin nefes alıp verdim ve şoförün kapıyı açmasıyla zar zor aşağıya indim.

Etraf çok genişti bir taraf açık araziyken diğer taraf ormanlıktı ve ev bu ikisinin arasında kalıyordu.

Beyaz tonlarından oluşan ev gerçekten büyüktü evin kapısına kadar ekilmiş çeşitli çiçekler vardı ve bu çok hoş gözüküyordu. Heyecanlandığımı hissediyordum.

Ne zaman geldiğini fark etmediğim adam tam önümde durarak "şöyle buyurun" deyince onu takip etmeye başladım. Şoför de arkamızdan bavulumu getiriyordu.

Her adımda kalbim daha hızlı atıyor ve sıkışıyordu. Kesik kesik nefes alıyordum o kadar heyecanlanmıştım ki şuracıkta bayılabilirdim.

Şoförün omzuma ellemesiyle birden titredim. Kulağıma eğilip "bence biraz sakinleşmelisin" dedi.

Heyecanlandığım o kadar belli mi oluyordu yani, kendimi biraz daha toplamaya çalıştım.

Kapıya geldiğimizde kapı zaten açıktı üstümü başımı düzeltip önümdeki adamın arkasından içeri girdim.

Bizim içeri girmemizle sonradan fark ettiğim kadın kapıyı örttü.

Hemen girişte holün ortasında yukarıya doğru çıkan bir merdiven vardı ve merdivenin arka kısmı salondu.

Merdivenin hemen yanındaysa bir kapı daha vardı gerçekten lüks bir evdi.

Merdivenden aşağıya doğru inen adım seslerinin yankı yapmasıyla bakışlarımı oraya çevirdim.

Adımlar tam merdivenin ortasında durunca gözlerim inen adamın yüzüne kaydı. Kahverengi ağarmaya yüz tutmuş saçları ve sert bakan kuzguni gözleri buradan belliydi.

Adam şoföre dönerek "Koray sen o bavulu yukarıdaki odaya bırak " dedi.

Demek şoförümüzün adı Koraydı. Koray "tabi Aydın bey" diye cevapladı.

boş boş etrafa bakarken birden kafama dank etti.

Konuşan benim babam mıydı?

Sonra bunun ne kadar gülünç olduğunu fark ettim o benim babam olamazdı. İlk defa gördüğüm bir insan babam olamazdı.

Babalık merdivenlerden yavaşça inerek yanıma kadar gelip elini bana doğru uzatarak gülümsedi.

"hoş geldin" öylece ellerine baktım sadece, ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Ellerini tutmayacağımı fark ettiğinde elini indirdi, onun da ne diyeceğini bilemezmiş gibi bir hali vardı.

"ee odanı hazırladık tam olarak zevkini bilmediğim için klasik bir şekilde düzenlendi ama beğenmezsen değiştirebiliriz, istersen baştan dizayn ederiz yani söylemen yeter."

Yere doğru bakarak, istemeyerek "teşekkür ederim" demekle yetindim.

Ne diyebilirdim ki şimdiye kadar neredeydin, neden bizi terk ettin falan mı diyecektim.

Aslında ne derse desin bizi terk ettiği ve bu zamana kadar gelmediği gerçeğini değiştirmeyecekti bu yüzden merak etmiyordum.

"Aslında bunu sana borçluydum o yüzden teşekküre gerek yok ve ne istersen benle paylaşabilirsin."

"sana odanı göstereyim" deyip merdivenlere yöneldi.

Bende onu arkasından takip etmeye başladım. Biraz daha rahatlamıştım en azından o büyük karşılaşma olmuş ve bitmişti.

Merdivenlerden çıkıp koridorda biraz ilerleyip sağa döndük burası gerçekten büyüktü sonra bir odanın önünde durdu ve bana döndü.

Utanarak kafasını eğip "burası benim kızımın odası senle aynı yaşta."

Biraz duraksadı ve tekrar konuştu "onunla da konuşabilirsin" kapıyı aralayıp kafasını içeri soktu.

"müsait misin kızım?" dedi o an içimde bir şeyler koptu garip hissettim. Gerçeği söylemek gerekirse onu kıskanmıştım. Onun ona kızım diyen bir babası vardı.

Bazıları şanslı doğar bazıları ise kendi başının çaresine bakmak zorundadır.

İçerden girebilirsin diye bir kız sesi gelince kapıyı açıp içeri girdi bense kapıdan onlara bakmakla yetindim.

Kız yatağın üzerine uzanmış müzik dinleyerek kitap okuyordu düz uzun siyah saçları salıktı.

Bizi görünce kulaklığı çıkarıp ayağa kalktı. Sarıya kaçan ela gözleri ve siyah saçlarıyla gerçekten güzeldi.

Babalık bizim konuşmayacağımızı anlayınca kendi konuşmaya başladı.

"Kızım bu Esin sabah sana bahsetmiştim ya" diyerek gözüyle beni gösterdi sonra tamamen bana dönüp "Bu da benim kızım Heves" dedi.

Babalıktan kafamı çevirip Heves'e baktığımda bana çok değişik bakıyordu bomboş, dümdüz. Aslında benim de ondan bir farkım yoktu.

Babalık tekrar araya girip "siz sonra uzun uzun konuşursunuz şimdi Esin yerleşsin" diyerek bana doğru yürüdü.

Kenara çekilip geçmesi için yer verdim. Odanın kapısını kapatıp bu odanın çaprazındaki odayı gösterdi.

"Senin odan da orası üstünü değiştirdikten sonra aşağıya in birlikte yemek yiyelim hem konuşup sohbet ederiz" dedi.

Biraz duraksadıktan sonra gülümseyerek ekledi.

"Ailecek"

RUH EŞİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin