<11>

193 12 1
                                    

Özgürlüğümü kendi ellerimle kazanacağım ve nu oyun burada bitecek. En azından bensiz...

Odada bir pencere var ama bütün bir pencere. Yani açmak için bir kolu yok. Nasıl bir varlıksa artık, her şeyi düşünmüş. Zaten camı kırsam çok ses çıkar ve ben kaçamadan yakalar. Ayrıca bu elbiseyle hiç uzaklaşamam.

Elimdeki ikiye ayrılmış olan iki cama bakıp, kapını arkasına saklandım. Saçlarımın felaket durumda olduğunu hissedebiliyordum. Şu an onları düşünmeden işime konsantre olmaya çalıştım. Nerde olduğumu bile bilmeden kaçmayı düşünüyordum ama umurumda değil. Buradan kaçacaktım.

Sesler gelmeye başlamıştı. Ellerim titriyordu. O eğer bana bir şey yapacak olsaydı elleri titremezdi. Hatta gözünü bile kırpmazdı. Bende ona acımayacaktım. Sadece azıcık cesaret...

Duvara iyice yapıştım ve beklemeye başladım. Kapının kilit sesi geldi. Ardından kapı açıldı. Kafamı gizlice uzattım. Bir eli kapının kulpunda, diğer elinde ise kahvaltı tabağı vardı. Elimi kaldırıp, kulpta olan elinin omzuna dayadım. Anında kan akmaya başladı. Hızla omzunda eline kadar derin bir çizgi çektim. Tabii bu olay beş saniyeden az sürmüştü.

''Ah! Siktir, '' deyip tabağı yere düşürdü ve kolunu tuttu. O koluna bakıp, ne olduğunu anlamaya çalışırken bende hızla odadan çıktım. Uyandığımdaki ilk yere çıktım. Yine aynı hızla dış kapıya doğru koştum. Kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı. Çevreme baktım. Bartu yoktu. Elimde hala iki tane cam vardı. Biri kanlıydı tabi...

Elim ayağım birbirine dolaştı. Titriyordum. Kapılardan birini açıp, daldım. Mutfağa girmişim. Bir masa ve uzun bir tezgah vardı. Mutfaktaki cam açıktı. Hiç vakit kaybetmeden cama doğru koştum. Bir bacağımı dışarı atmıştım ki...Saçlarım geriye doğru çekilmeye başladı. Onu çok sinirlendirdiğimin farkındayım ama 'Kasap et derdinde koyun can derdinde' yani 'Bartu intikam derdinde ben özgürlük derdinde' tablo bu.Onu sinirlendirmiş olmak umurumdaydı tabi ki ucu bana dokunuyor.

İçeri girmek zorunda kaldım ve pencereden indim. Saçlarımdaki ellerinin çekti ama kolumdan daha sert bir şeklide tuttu.

''Bu oyuna aksiyon ve eğlence katmak istiyorsun sanırım. İyi fikirlerim var. Çok eğleneceğiz, '' dedi kulağıma fısıldayarak. Şu an tam bir psikopat gibiydi. Beni mutfağın çıkışına doğru sürüklemeye başladı. Korkunu en üst safhalarını yaşıyordum. Eğleneceğiz ne demek ya?

''Bartu lütfen bırak beni, '' dedim korkuyla. Asıl şimdi gözü dönmüştü. Beni yine ilk uyandığım yere getirdi. Bütün odalar burada çıkıyordu zaten.

Beni halını üzerine doğru savurdu ve masanın yanında olan sandalyeyi alıp, yanıma koydu. Kolumu tekrar sertçe tutup, sandalyeye oturtturdu. O kadar rahat hareket ediyordu ki sanki hiç kolu acımıyor dibiydi. Ben ise korkumdan hareket edemiyordum. Bana o kadar sinirliydi ki sanki nefes sesimi duysa öldürecekmiş gibi davranıyordu ve bu beni ürkütüyordu. Etrafta delice koşturuyordu. Kapını yanındaki dolabın çekmecelerini sertçe açıyor, bulamayınca da daha sert bir şekilde kapatıyordu. Bir şey arıyordu ama bulamıyordu. Aradığı şeyin bana hayırlı olmayacağını kestirebiliyordum.

Korkudan elerimle oynamaya başladım. '' Bartu, '' dedim çok kısık bir sesle. Beni duymamazlıktan geliyordu. Ellerimle daha sert oynamaya başladım. Eline aldığı kalın iple bana doğru gelemeye başladı. Bana bakmıyordu bile. Sadece elindeki ipi çözmeye çalışıyordu. Arkama geçip, sağ bileğimi çekti ve sandalyenin arkasına başlamaya başladı. ''Bartu bırak beni. Ne yapmaya çalışıyorsun? '' diye korkuyla bağırmaya başladım. Daha dün ellerimi bağlamadan bana geçmişi anlatıyordu. Tamam, sınırları ben zorlamıştım ama ona göre... Kendimce gayet mantıklı bir seçim yapmıştım.

BeklentiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin