3. "Yakmayan Sıcak"

222 97 131
                                    

Bölüm şarkısı : Lana Del Rey - Salvatore

Evettt 3. Bölümle sizlerleyimm..

Bu bölüm çok içime sindi ve hoşuma gittii 🤭

Arkadaşlar sizden istediğim şey şuu; okurken tepkilerinizi yorum olarak atmanız ve bölüm sonundaki yıldıza basmanızz. Çünkü yorumlarınızı okumak gerçekten çok güzel.

İyi okumalar diliyor, keyfinize bakın diyorum ❤️‍🩹

**************************************

2011, 11 Ağustos...

Güneş yakıcı olabilirdi ancak diğer yıldızların arasında sadece ufak bir kar tanesi kadar bile kalmazdı.

Omzundan düşen askıyı düzeltmeye tenezzül bile etmedi. Elleri yeteri kadar doluydu ve çantasının ağırlığı sinirini bozuyordu. Ancak bir şey onun tüm sinirini geride bırakabiliyordu; küçük kardeşi Diana. Onun, tatlı bir köpek yavrusu gibi bakan yeşil gözlerini birkaç ayda o kadar özlemişti ki...

Beyaz spor ayakkabılarını Güneş'in yaktığı düz kaldırımda gezdiriyordu. Bacakları sıcaktan kızarmıştı. Bembeyaz teni yaz günleri güneş kremi sürülmeden dışarı çıkmaması için yalvarıyordu ama onun umurunda bile değildi.

Siyah şortu o yürüdükçe daha da yukarı çıkıyordu ve bu pürüzsüz bacaklarını ortaya seriyordu. Asla bir kaygısı yoktu çünkü evinin etrafındaki insanlar, tek bir yanlışta neler yaşayabileceklerini çok iyi biliyorlardı.

Alexia zamanında hepsine çok iyi öğretmişti.

Sonunda iki katlı gri evin önünde durduğunda yüzünde en ufak bir sevinç belirtisi yoktu. Oysa yaz tatiline girmiş ve ailesinin yanına gelmişti, evine adımlarını atıyordu. Alexia ev demezdi, 'cehennem' diye tanımlardı bu tuğlaların örttüğü sahte gülücükleri.

Etraftaki diğer evler gibi onların evinin de bahçe kapısı ya da çitleri yoktu ama bu bir problem değildi. Bu gibi kasabalar böyle yaşamaya zaten alışmış durumdaydı.

Bahçenin ortasındaki düz beton yoldan yürürken yandaki çimlere bakıyordu, Diana kendi gibi çiçekler dikmişti. Onun varlığını renkli çiçeklere benzetiyordu; ışık ve güzel kokular yayıyor ve herkesi gülümsetiyordu. Alexia'nın asla anlam veremediği bir olaydı, Diana gibi mükemmel bir çocuğun bu aileden çıkması.

Yavaş adımlarını kahverengi ahşap kapıya doğru götürürken bir anda o ses kulaklarında çınladı.

"Abla!"

Alexia gözlerini sıkıca yumdu ve sokağın ortasında kahkaha atmamaya çalıştı. Onun bir kalkanı vardı ve bu kalkan onu herşeyden koruyordu. Ne yaparsa yapsın dudağındaki tebessümü saklayamadı. Bu hayat dolu ses nasıl birini gülümsetmezdi ki?

Neredeyse siyah olan yeşillerini kapıya çevirdiğinde onu gördü; pembe tişörtü ve sarı şortuyla tüm dişlerini sergileyerek ablasına bakıyordu. Alexia ona büyük bir özlemle baktığında, çıplak ayaklarıyla sevinç çığlıkları eşliğinde koşarak ablasına sarıldı. Şekerli kokusu, Alexia'nın en nefret ettiği kokuyken bir anda tüm dünya böyle koksun istedi.

"Diana," başını kendine bastırıp dağınık saçlarını koklayarak fısıldadı. Diana tüm gücüyle ona tutunmuştu.

"Abla ayaklarım yandı!" Küçük kardeşinin feryadını duyunca kısık sesle kıkırdadı ve onu kucağına aldı. Hızla eve girdiklerinde Diana ablasının kucağından atladı ve yüzüne gelen saçlarını yüzünden çekti. Çok heyecanlı görünüyordu ve bu Alexia'ya kimseden görmediği ilgiyi bahşediyordu.

GEREKSİZ VEDA İZLERİ (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin