yorum yaparsanız çok sevinirim<3-
"Sonra konuşalım Meriç. Beril hasta, şimdi onunla ilgilenmem gerek."
"Neyi var? Doktor çağırdınız mı?" Bu kabahatle içeri girdiğinde gözlerimi devirerek kapıyı kapattım. Oturma odasına gittiğinde Beril'in bakışları bize döndü ve gözleri şaşkınlıkla büyüdü. Doktoru bekliyorduk tabii, Meriç'i değil.
"Bunun ne işi var?" dedi Beril şaşkınca. Hasta olduğunda böyle mallaşabiliyordu işte. Çocuğun yüzüne karşo öyle söylenir mi?
Meriç'e "Doktor çağırdık, sen git." dediğimde Beril bakışlarını bana çevirip kaşlarını çattı. 'Niye yolluyorsun çocuğ' demeye çalıştığını anladım ve sinirle omuz silktim.
"Bir şey lazım mı? Alıp geleyim." Gözlerimi devirerek elimi Meriç'in sırtına koydum ve onu kapıya doğru çevirip ittirerek yürütmeye başladım.
"Gerek yok, ben seni sonra ararım tamam mı?" Kapıyı açtığımda Meriç'i dışarı çıkması için ittirecekken eli zile uzanmış babamla göz göze geldim. "Baba?" Onun ne işi vardı burada?
"Meriç?" Ne? Babam niye direkt Meriç'e dönmüştü, adını nereden biliyordu?
Babam şaşkınlıkla Meriç'e bakarken Meriç gülümseyerek bir adım geriledi ve kapıdan uzaklaşıp babama içeri girmesi için alan bıraktı.
"Nasılsınız?" dedi gülümseyerek babama bakarken. "İçeri gelin lütfen."
Ben şaşkınlıkla bir Meriç'e bir babama bakarken babam gözlerini Meriç'ten ayırmadan içeri girdi. "Senin ne işin var burada oğlum?"
Oğlum?
"NE!?" Şaşkınlıkla bağıran Beril'i hiçbirimiz umursamamıştık, üçümüz de şu an neler olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Meriç hariç tabii, o pek de şaşkın görünmüyordu.
"Bir dakika," dedim Meriç konuşmaya başlayacakken. "Siz... nereden tanışıyorsunuz? Ne oluyor?" Babamın bakışları sonunda bana döndüğünde derin bir nefes aldım.
"Pinnacle şirketinin ortaklarından biri, borcumuzu ödememize yardımcı olmuşlardı ya kızım." Babam bana hatırlatmak ister gibi bir ses tonuyla, iğneleyerek konuşurken duyduklarımı sindirmeye çalışıyordum. Zihnimden geçen düşüncelerle birlikte bakışlarımı yere çevirip gözlerimi hafifçe kıstım. "Siz tanışıyor musunuz?"
Belimde hissettiğim elin ardından Meriç, kolunu sararak beni kendine çekti. Bakışlarım ona döndü ama o gülümseyerek babama bakıyordu. "Tanışıyoruz tabii ki, kız arkadaşım olur kendisi."
"OHA!" Beril'den yine bir şaşkınlık nidası yükselirken bu kez bakışlarımız ona döndü. Film izler gibi, gözleri büyümüş bir şekilde bizi izliyordu.
"Beril," dedi babam ona doğru adım atarken. "Nasılsın kızım? Doktoru çağırmışsınız, ciddi bir şey yok değil mi?" Beril kafasını olumsuz anlamda salladığında babam ona hızlıca bir göz attı. İyi olduğuna emin olduğunda Beril'i başıyla onayladı ve bakışlarını bana çevirdi. "Seninle konuşmak için gelmiştim ama müsait değilsin sanırım. Yarın şirkete gel mutlaka."
Babamı kafamı sallayarak onayladım ve kapıya doğru yürüyüşünü sessizce izledikten sonra hızlıca Meriç'ten uzaklaştım. Ben kapıyı açarken babamın bakışları hemen yanımda duran Meriç'e dönmüştü.
"Müsait olduğunuzda yemeğe gelin," dedi babam gülümseyerek. "İlişkiniz var madem, tanışalım."
"Mutlaka geleceğiz." Meriç'in söylediğine gözlerimi devirip babama el salladım ve o gittikten sonra kapıyı kapattım. Meriç keyifle gülerken, "Neyse, baban beni seviyor en azından. Annen de sever değil mi?" dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/344117955-288-k341983.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANTRENÖR +18 | texting
Teen Fiction054* ***: benim seninle sevişme 054* ***: pardon antrenman yapma ihtimalim nedir? - : kapak tasarımı için @gokbuttired 'a çok teşekkür ederim.<3 :