Herkes gibi güne sıcak yatağımda başlamak isterdim fakat şu an öyle bir lüksüm yok. Yaklaşık 2 yıldır İngiltere'deyim ve bugün İstanbul'a geri döneceğim için havaalanındayım, uçağımı bekliyorum.
Biraz daha bekledikten sonra sonunda uçuş saatim gelmişti. Uçağa geçtiğimde hızlıca koltuğumu bulup yerleştim. Son kez aile grubuna uçakta olduğumu belirten bir mesaj atıp telefonumu kapattım. Yolculuğun devamı büyük ihtimalle uyuyarak geçecekti, zaten yapacak daha iyi bir aktivitem yoktu.
Dediğim gibide olmuştu aktarma için havaalanına gelene kadar uyumuştum. Heyecandan uykumu alamadığım için bu uyku baya iyi olmuştu. Bir şeyler atıştırırken telefonumu çıkarıp Zeynep'e snap attım. Saat 6'ya gelmek üzereydi. Bu saatte uyanık olmasını beklemiyordum, en erken 14'te görürdü artık. Onunla da bayramlar dışında görüşememiştik, telefondan da bir yere kadar oluyor vallahi.
Bu düşünceler içinde yemeğimi yeyip uçağa geçtim. Aynı şeyleri tekrarladıktan sonra iyice yerleştim. Tekrardan uyurdum kesin, bu uyku sevgisini bende çözemiyordum ama işime geliyordu.
Uyandığımda saate baktım, 11'di. Uçuşun bitmesine bir iki saat daha vardı. Uyuyacak yerimde kalmamıştı artık. Kalkıp tuvalate gittim, elimi yüzümü yıkadım. Açılmam gerekiyordu. Tekrar yerleşip ilk defa faydalı bir şey yapmaya, kitap okumaya, karar verdim. Yanımdaki küçük çantamdan daha 30 sayfası bile okunmamış olan kitabımı çıkardım.
Ben kitap okumaya başlayalı bir saat olmuştu sanırım. Kitap gerçekten güzelmiş, sarıyor yani. Fırsattan istifade kitabımı yarılmıştım. Uçak yolculuklarının en iyi yanıda buydu benim için, yoksa kitap açıp okumak gibi bir alışkanlığım yok.
Bir saatin sonunda İstanbul'a varmıştım. Telefonumu çıkarıp saate baktım, 13.24'tü. Halletmem gereken birkaç şeyide bitirdikten sonra annemleri aramaya başladım. Beni bekleyeceklerini söylemişlerdi. Hâlâ bulamamıştım, gizem yaratmaya gerek yoktu. Hemen Zeynep'i aradım ve nerede olduklarını sordum. Telefondan bile ne kadar heyecanlı olduğu belli oluyordu. Bu dahada mutlu etmişti işte, seni bekleyen birilerinin olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu. Tarif ettiği yere yürümeye başladım. Gözlerim kabile gibi gelen aileme rastladığında adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Şu an yürümekten çok koşuyordum. Onlarda beni görmüş olacak ki kardeşim bana doğru koşmaya başladı. Kavuştuğumuzda boyuna inip kollarını boynuma dolamasına izin verdim. Bende kollarımı beline sarıp kucağıma aldım, sıkı sıkı sarılıyorduk. Sanki birbirimizi yıllarca görmedik...
Kardeşimi indirip sırayla anneme, babama ve en sonunda Zeynep'e sarıldım. Bu kadar özleyeceğimi inanın hiç tahmin etmemiştim. Sarılma faslı bittiğinde bacağıma dolanan kardeşimi kucağıma aldım ve arabaya doğru ilerledik. İki saat daha arabada geçmişti. Eve vardığımızda ayakkabılarımdan kurtulduğum için binlerce kez şükrettim. Harbiden ayaklarım kopmuş, yeni fark ediyorum. Annem yemek hazırlayacağını söylediği için çok durmadan hemen odama geçtim. Hâlâ aynıydı, hiçbir şey değişmemişti ben yokken. Kıyamadılar tabii kızlarının odasına. Boş yapmamam gerektiğini fark edip hemen üzerimi değiştirdim. Klâsik eşofman tişört giyip banyoya girdim. Elimi yüzümü tekrar yıkadım. Sonra tekrar odama gidip çoraplarımı değiştirdim. Aynanın karşısında kendime övgüler yağdırırken içerden gelen, "yemek hazır" sesini duyup mutfağa geçtim. Masaya baktığımda neredeyse sevdiğim her şey vardı. Oturup mantıyı sömürürken aynı zamanda gelen sorulara bir ünlü edasıyla cevap vermeye başladım.
Yemekten sonra mutfak toplanmış, babam ve annem pastaneye geçmişti. Bugün benim için geç açmışlardı zaten, daha geç olmadan gitmeleri için ikna etmiştim. Kardeşimde annemlerle gitmişti zaten. Ev ben ve Zeynep'e kalmıştı. Mutfağa girip birer Türk kahvesi yaptık. Yanına atıştırmalık birkaç şey alıp balkona çıktık. Hava çok güzeldi, normalde olsa dışarı çıkıp gezer tozardık. Bugünlük kendimize izin vermiştik, evde oturabilirdik. Koyu bir sohbetin sonunda Zeynep evine gitmişti. Saat 1'e geliyordu ve ben daha yeni duştan çıkıyorum. Çıkar çıkmaz önceden hazırladığım pijama takımımı giydim ve yatağıma girdim. Sonunda kendi yuvamdaydım.
, , İç ses
Ha bu arada, biraz geç oldu ama ben Hilal. Hilal Akay. Tercümanım ve 22 yaşındayım. Üç kardeşin ortancasıyım. Annem İstanbullu, babam ise Rizeli. Bir pastanemiz var, fazlaca ilgi görüyor. Kardeşim kardeşim diye tutturduğum beyefendi ise Barış, 6 yaşında. Kendisi tam bir futbol bilgini, derslerine futbola gösterdiği ilgiyi gösterse yeminle bilim adamı olurdu. Zeynep'i anlamışsınızdır zaten, en yakın arkadaşım. Aynı yaştayız, çorabımıza kadar her bir şeyimiz neredeyse aynı. İkimizde tercümanız. O bir televizyon firmasında çalışıyor. Film, dizi ve çeviri yardımıyla izlediğimiz birçok şeyin çevirisini yapıyor. Söylemeden geçemeyeceğim, ilişki konusunda bana bir fark attı ki sormayın. Lise ikiden beri biriyle çıkıyor. 18 olduktan sonra ilişkisi düzene girdi, ailesine söyleyabildi sonunda. O günden beri daha rahatlar aileleri falanda tanıştı. Bunlar baya ciddi ha, yakında evlenirlerse şaşırmam yani. Böyle dediğime bakmayın be, her arkadaşta olduğu gibi bizde de hafif uğraşmalar söz konusu. Ama onun mutluluğu benim için her şeyden değerli.
Her neyse kaldığım yerden devam edeyim. Annem, Özge. Kendisi aşçı. Hamur işleri ile ilgilenmek istediği için pastane açtı. Babam, Bilal o da aynı şekilde aşçı. Çalıştıkları otelde tanışmışlar. Birbirlerine de deli gibi aşıklar. Babamda bu yüzden annem ile ortak bir pastane işine girişti. Şunu söyleyeyim, ikiside hâlâ genç. Erken yaşta evlenmişler, bu da bir avantaj sayılabilir bizim için.
, , İç ses sonu
Yatıp biraz daha telefonda gezindikten sonra artık gözlerimin kapamak üzere olduğunu hissediyordum. Telefonumu başucumdaki prize şarja taktım, hemen yanındaki lambayı da kapattım. Gözlerimden uyku aktığı için, hemen uyumuştum.
𓆩♡𓆪
MERHABALARRR
bu benim yazdığım ilk fan kurgusu aslında bunu Barış için değil de düz bir kitap olarak yazacaktım sonra dedim Barış için olsun tam Barışlık bir kurgu şimdiden hatalarım varsa affola yorum olarak neleri beğendiğinizi vesaire belirtebilirsiniz eleştiriye açığım çünkü dediğim gibi ilk yazışım şunuda belirteyim bu bölüm fazla uzun oldu sanırım ama sonunda bir tanıtım geçmek istedim kimin kim olduğunu bilmeniz iyi olur diye düşündüm merak etmeyin diğer bölümleri kısa tutmaya çalışacağımm
umarım beğenirsiniz çünkü cidden bunu yazmayı çok istiyorum boşa gitsin istemem bu da sizin desteğiniz sayesinde olacak bir şey oylayıp yorum yapıp bir de paylaşırsanız çok sevinirim ha unutmadan bi’ takibinizi alırım bebişler 😜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elmalı kurabiye, barış alper yılmaz
Fanfictionsıcak nefesini, dudaklarını ve tenini yüzümde hissedince anlamıştım. ben bugüne kadar hep üşümüştüm, herkesin sıcaktan yandığı yaz aylarında bile ben soğuktan donuyormuşum aslında. beni ısıtabilecek tek varlık oymuş meğer. ben çok geç anlamışım, ben...