Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar erken kalmıştım. İçimden işe giren aklıma birkaç küfür savurduktan sonra yatakta oturur pozisyona geldim ve etrafıma boş gözlerle bakmaya başladım. Sonunda ayaklanmış ve banyoya gitmiştim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın önünde durmuş rahat bir şeyler aramaya başlamıştım.
Kıyafet seçmeden önce pencereden dışarı baktım, gördüğüm kadarıyla soğuktu.
Tekrar dolabına adımladım ve az önce kafamda oluşturduğum kıyafetleri elime aldım.
Siyah giyinmek bir yerden sonra benide sıkmış olsada çok güzel kombinler çıkıyordu ortaya.
Seçtiklerimi giyinip saçımı taradım ve kıstırmalı tokamı kullanarak topuz yaptım.
Saat şu an 09.50 olduğu için annemlerde hâlâ evdeydi. Kahvaltıya çoktan başladıkları için çıkmak için hazırlanıyorlardı.
"Gidiyor musunuz?" Dedim.
"Evet kızım, tabağını hazırladım. Ye öyle git, aç acına olmaz." Dedi annem.
Başımı olumlu anlamda salladım ve mutfağa doğru adımladım. Annemlerde evden çıktığında bana hazırlanmış olan tabağı önüme aldım ve yemeye başladım. En geç 10.30'da tesiste olmam gerekiyordu. Saat 11'de de iş başlıyordu.
Kahvaltımı bitirip mutfağı topladıktan sonra odama gittim ve bez çantamın içine; cüzdan, sarj aleti ve kulaklığımı attım.
Kapının önüne oturup siyah converselerimi giydim. Askılıktaki anahtarı alıp çantamın içine attım, sonrasında yine kombinim gibi siyah olan her zamanki şişme montumu giydim.
Kapıyı açtım ve dışarı ilk adımımı attım. Sıcaktan bir anda dışarı çıkmış olmanın verdiği titreme ile bir süre yerimde kalmıştım.
Taksi mi yoksa dolmuş mu konusunda arada kalmıştım. Dolmuş ile gidersem geç kalacağımı biliyordum. Bilmediğim şey şu an nereden taksi bulacağımdı.
Aklımda olan diğer şey ise Barış'tı. Beni almasına o kadar alışmıştım ki kendimi boşlukta hissediyordum.
Düşüncelerimden sıyrılıp taksi bulabileceğimi bildiğim yere, mahallenin dışına, çıktım.
Tahmin ettiğim gibide olmuştu. Şehir merkezine fazla uzak olmayan mahalleden çıktığım gibi bir taksi bulup, hemen durdurmuştum.
Gideceğim yeri söylediğimde sessizlik içerisinde geçen yolcuğuma renk katmak için kulaklığımı taktım. Playlistimde karışık çala bastığımda gelen şarkı ile başımı cama yaslamış, instagrama girmiştim.
Mavi Griden, o ben olamam çalıyordu.
Ne olur tekrar yorma kendini
Uğradığım ihanete gücüm yetmedi
Yaranamadım, sevdiremedim kendimi
Aklım ermedi, ne istedin de vermedim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elmalı kurabiye, barış alper yılmaz
Fanfictionsıcak nefesini, dudaklarını ve tenini yüzümde hissedince anlamıştım. ben bugüne kadar hep üşümüştüm, herkesin sıcaktan yandığı yaz aylarında bile ben soğuktan donuyormuşum aslında. beni ısıtabilecek tek varlık oymuş meğer. ben çok geç anlamışım, ben...